UEFA ve Şampiyonlar Ligi kuraları çekildi. Üç Türk takımı da şanlı guruplara düştüler. Anormal bir durum olmazsa üçü de bir üst tura kolay çıkar.
Bu haftanın bir başka futbol haberi de, Milli Takım aday kadrosunun açıklanması oldu. Kadronun şaşırtıcı yanı, Fatih Terim’in, santrafor mevkiine Batuhan ve Mevlüt’ü dahil ederken, Cenk Tosun’u görmezden gelmesi idi. Lige fırtına gibi başlayıp, üç maçta dört gol atan bir oyuncuyu kadroya almamasının mantıklı bir izahı olamaz.
Türk futbolunu geliştirecek diye serbest bırakılan yabancı futbolcu sayısı kuralı Türk futbolunun sonunu hazırlıyor. Sınırlı bütçe ve imkanlara sahip Gaziantepspor bile maça sekiz yabancı oyuncu ile çıkıyorsa Milli Takıma nereden futbolcu bulunacak? Avrupa’da yetişmiş gurbetçi oyunculardan oluşturulacak Milli Takımlar mı Türk futbolunu geliştirecek?
Seyrettiğimiz maç zevksiz olunca, ister istemez maç dışındaki diğer konulara girdik. Şimdi dönelim maçın analizine;
Şenol Hoca, Trabzonspor maçı taktiği ile maça başladı. Kadroda ise iki değişiklik vardı; Quaresma’nın yokluğunda Sosa’ya, Cenk Tosun yerine ise Mario Gomez’e ilk on birde forma vermişti. Kalede Tolga, sağ bekte Beck, sol bekte Tosiç, defansın ortasında Rhodolfo- Ersan ikilisi, onların önünde Atiba ve Oğuzhan, bu ikilinin önünde Sosa, Gökhan, Olcay, ileri uçta ise Mario Gomez vardı.
İlk yarıya Beşiktaş her zamanki olduğu gibi baskılı başladı. Ancak bu baskı 10 dakika sürdü. Daha sonra Gaziantep takımı oyunu dengeledi. Gaziantep takımının hücum elemanları etkili ataklar üretemeyince oyun orta saha mücadelesine dönüştü. Beşiktaş takımı hücuma çıkarken son derece etkisizdi. Oyun kurma görevini üstlenen Sosa halen beklenen formunda değil. İlk kez ilk on birde forma şansı bulan Gomez ise istediği toplarla buluşamadı.
Gomez’in gol pozisyonu üretebilmesi için, kanatlardan yapılacak ortalara ve Gomez’e yakın oynayacak forvet oyuncularına ihtiyaç var. Şenol Hoca, bugüne kadar yönettiği tüm takımlarda, beklerini ileri çıkartan bir taktik uygulamıştır. Beşiktaş’ta da aynı taktiği uygulamak istiyor ama ne Tosiç ne de Beck kendilerinden beklenen ortaları yapamıyor. Böyle olunca da Gomez etkisiz kalıyor. Zaten bu ikili ileri çıktığında da ne Gökhan ne de Olcay gerekli savunma desteğini veremiyor. Bu ikilinin hücumda kaybettiği her top rakip için bir kontra atağa dönüşüyor.
Şenol Hoca çift ön liberolu sistemi de pek sevmiyor. Her ne kadar Atiba’nın yanına Oğuzhan’ı koysa da, bu oyuncu pek fazla savunma görevi yapamıyor. Savunma yapacağım derken de gerçek yeteneklerini sahaya yansıtamıyor. Oğuzhan gibi bir oyuncuya orta sahada savunma görevi vermek bu oyuncuya yapılan en büyük haksızlıktır. Ayrıca bu oyun taktiğinde, Atiba son 15-20 dakikaya son derece yorulmuş giriyor ve hata yapmaya başlıyor. Orta sahanın tüm savunma rolünü tek başına Atiba’ya yüklemek de doğru değil.
İlk yarıda her iki takım da net gol pozisyonları üretemedi. Kelimenin tam anlamıyla seyirciyi uyuttular. Gaziantep kalecisine, kendi arkadaşının ters vuruşu dışında, tehlikeli bir şut gelmedi.
Şenol Hoca ikinci yarıya, Sosa- Cenk Tosun değişikliği ile başladı. Böylece Beşiktaş 4-4-2 taktiğine dönmüş oldu. Ancak bu taktik de gol pozisyonu üretemeyince, Gomez’i oyundan alıp Necip’i oyuna sokarak yine 4-3-2-1 taktiğine döndü. Tek değişiklik, iki defansif ön liberonun oyunda olması ve Oğuzhan’ın serbest kalarak oyun kurucu rolünü üstlenmesi idi.
Bu değişiklik saha kenarında hazırlanırken, Oğuzhan son derece güzel bir frikik golü ile Gaziantep takımına ilk darbeyi vurmuştu. Yapılan değişiklik Beşiktaş’a dinamizm getirdi ve son 15 dakikada üç gol daha buldu.
İkinci golde Beşiktaş lehine verilmiş penaltı kararı son derece doğru idi. Penaltı kararı Cenk’in düşürülmesine verildi ama pozisyonun başında elle oynama da vardı. Yani nereden bakarsan bak pozisyon penaltı. Penaltı vuruşunu Cenk Tosun gole çevirdi. Golden sonra ise, eski takımına duyduğu saygıdan ötürü, sevinç gösterisi yapmamasını saygıyla karşılıyorum.
Durum 2-0 olduktan sonra Gaziantep takımı havlu attı. Geçen seneki Beşiktaş olsa bu sonucu korumaya yönelik bir futbol sergilerdi. Ancak artık skorun üstüne yatmak gibi bir anlayışı yıkmışlar. Bu da Şenol Hoca’nın farkı olsa gerek.
Quaresma’nın yokluğunda Gökhan Töre çok daha faydalı bir oyun ortaya koyuyor. Üçüncü gol, Cenk-Gökhan- Olcay üçlüsünün yarattığı kolektif bir gol idi. Cenk’in kendi yarı sahasından attığı uzun ara pasına hareketlenen Gökhan, hızını ve gücünü kullanarak iki rakip oyuncu arasından topu alarak tüm yarı sahayı kat etti ve kaleci ile karşı karşıya kaldığı anda sağdan bindirme yapan Olcay’a pasını çıkardı. Olcay da kolay bir vuruşla Beşiktaş’ı 3-0 öne geçirdi.
Dördüncü gol ise, oyuna sonradan giren Kerim’den geldi. Bu golde de yine asisti Gökhan yaptı. Kerim, Mersin maçı ve bu maçta attığı gollerle, ‘ben de varım’ dedi.
Maçın bütününe bakarsak, Gaziantep gibi zayıf ve henüz bir arada oynamaya başlamış bir takıma karşı alınan sonuç sürpriz değil. Ama atılan dört gol Beşiktaş’ın çok iyi oynadığı sonucunu doğurmasın. Bence Beşiktaş halen ihtiyaç duyduğu bekleri bulmuş değil. Ön libero mevkii bir şekilde Necip ve/veya Serdar Kurtuluş’la doldurulur, dolayısıyla transferde defansa ve kaleciye yoğunlaşmak daha doğru olur.
Maçın ayrıntıları
Stat: Kamil Ocak
Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun, Serkan Ok(4. Hakem)
Beşiktaş: Tolga, Beck, Rhodolfo, Ersan, Tosic, Atiba, Oğuzhan(Dk.89 Kerim), Sosa(Dk.46 Cenk), Gökhan, Olcay, Gomez(Dk.78 Necip)
Yedekler: Günay, İsmail, Serdar, Necip, Kerim, Cenk, Mustafa
Teknik Direktör: Şenol Güneş
Gaziantepspor: Karcemarskas, Vranjes, Marcal, Arokoyo, Barış, Abuda(Dk.85 İsmail), Abdülkadir(Dk.77 Erdem), Larsson, Chibuike, Camara, Muhammet(Dk.64 Orkan)
Yedekler: Alperen, Mehmet, Süleyman, İsmail, Erdem, Orkan, Mustafa
Teknik Direktör: Mutlu Topçu
Goller: Oğuzhan (Dk.76), Cenk (Dk.83), Olcay (Dk.87), Kerim (Dk.90+1)
Sarı Kartlar: Arokoyo (Dk.47), Oğuzhan (Dk.51), Abuda (Dk.63), Abdülkadir (Dk.75)