Hayri Cem

25 Temmuz 2021

Hizmet ayağımıza gelsin

Gençlerimiz zannediyor ki, hizmetin ayaklarına gelmesi, internetin kullanılmasıyla başladı. Yanılıyorlar; ülkemizde hizmetin ayağa gelmesi yüzyıllardır uygulanıyor. Nasıl mı? Anlatalım da bu tatil gününde biraz şaşırsınlar.

Çok eskiye gitmeden, kendi çocukluğumdan örnekler vereyim:

Bizlerin çocukluğunda, semt manavları olmasına rağmen, seyyar sebze ve meyve satan zerzevatçılar vardı. Bu zerzevatçılar, sebze ve meyvelerini, ya eşeklerin sırtında ya da el arabaları ile mahallelere getirip satarlardı.

Bizler çocukken, evlerimizdeki musluklardan su içebilirdik. Musluk suları tertemizdi. O dönemin kapitalistlerinin acımasızlığını vurgulamak için; "Bunlar yakında havayı da suyu da satarlar" diye kinaye yapılırdı. Havayı satamadılarsa da suyu sattılar.

O yıllarda, henüz su bağlanmamış semtler vardı. Bu semtlerde birer mahalle çeşmesi bulunurdu. Mahalle çeşmesinden akan su içilebilir kalitede olmadığından, içme suyu sakalardan satın alınırdı.

Şimdi gençler saka nedir diye soracaklardır. Saka, eşeğin sırtına yüklediği teneke bidonlarla su satan kişilere denir. Yani, iyi suyu ayağınıza getiren tüccarlardır.

Taze yoğurdu ayağımıza getiren seyyar yoğurtçularımız vardı. Uzun bir değneğin iki ucuna yoğurt tepsilerini iplerle bağlar ve değneği omuzlarının üstüne yerleştirip, bütün gün bir mahalleden diğerine gezerlerdi.

O yıllarda yoğurtlar en fazla üç günde ekşirdi. Dolayısıyla, seyyar yoğurtçularımız mahallelerin en çok aranan esnaflarındandı.

Balıkçılarımız da seyyardı. Onlar da yoğurtçuların kullandığı taşıma yöntemi ile günlük balıklarını ayağımıza kadar getirirlerdi.

Şimdi gençlere hallaç nedir diye sorsam, doğal olarak, bilmezler. Onu da anlatayım:

Eskiden yatak ve yorganlarımız yün ya da pamuktan imal edilirdi. Uzun süre kullanıldıklarında pamuk ve yünler topaklaşır, yatanı rahatsız ederdi. Bu yün ve pamukları yataktan söküp, elindeki büyük bir yay ve tokmak ile döverek, eski kıvamına getirmek hallaçların işiydi.

Kapı kapı dolaşan kalaycılarımız vardı. Bakır kap kacağı kalayla kaplar, kullanıcıların bakırdan zehirlenmesini engellerlerdi. O dönemde henüz alüminyum ve plastik kap kacak çok yaygın değildi.

Züccaciyecimiz bile seyyardı. Plastik kap kacağı, el arabaları ya da at arabaları ile dolaşarak satarlardı. Bazıları ise, kullanılmayan eski eşyalar karşılığında, plastik eşya takası yaparlardı. Yani şimdilerde internet üzerinden satmaya çalıştığımız eski eşyaları, o yıllarda, kapımıza gelen eskicilere satardık.

O yıllarda da hizmette sınır yoktu! Henüz seyyar satıcılar aç gözlülük yapıp, birbirlerinin işlerine el uzatmıyorlardı. Zerzevatçı sadece sebze-meyve, yoğurtçu ise sadece yoğurt satardı. Muhallebici dükkânında döner-pilav satan açgözlüler henüz türememişti.

Bir süre sonra bu hizmetler tek elden yapılmaya başlandı. Migros, kamyonlarını küçük birer dükkâna dönüştürerek, mahalle aralarında dolaştırmaya başladı. Park ettikleri boş arsada şoför, kamyonun yan kapağını açıp, tezgâh haline getiriyor ve günlük her türlü ihtiyacımızı ayağımıza kadar getiriyordu.

O dönemlerde büyük marketler henüz yoktu. Semt pazarlarından, evinizde ihtiyaç duyduğunuz her şeyi almak mümkündü. Gross Marketler ve AVM'lerin ortaya çıkışı ile değişik ihtiyaçlarımızı tek bir merkezden temin etme dönemine girdik. Ancak bu devasa tesislerin ömürleri de çok kısa oldu. İnternetin yaygınlaşması ile yine bir rehavete kapıldık; akıllı telefonlarımız üzerindeki uygulamalar vasıtasıyla her türlü ihtiyacımızı ayağımıza getirmeye başladık.

İnternet alışverişinin yaygınlaşması yeni bir mesleği doğurdu; motosikletli, mor giysili adamlar artık siparişlerimizi kapımıza getiriyorlar.

Ama maalesef onların devri de çok uzun olmayacak. Pandemi döneminde, Çin'de ilaç dağıtımında kullanılan insansız araçların, perakende sektöründe de kullanılmasının denemelerine başlandı bile. Bir yandan da dronlar ile sevkiyat denemeleri yapılıyor. Bu konulara önümüzdeki hafta gireriz.

Özetle insanlık, yaşamında konforu artırmanın yollarını hep aradı. Arz cephesinde olanlar ürettiklerini talep cephesinde olanların ayağına götürmeyi hedeflediler. Bu hedef hiç değişmedi ancak hedefe ulaşmak için kullanılan araçlar ve teknoloji gelişip, değişti.