Zelenski’nin işi çok zor
Şu anda siyaset adamlarının en son isteyebilecekleri şey Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin yerinde olmaktır her halde. Nasıl isteyebilirler ki? Üç yıldır dünyanın en büyük askeri güçlerinden biri olan komşunuzun saldırısı altındayken, şimdiye kadar sizi desteklemiş olan Batı dünyasının lideri sayılan ülkenin yeni başkanı tarafından son derece haksız ithamlarla eleştirildiğinizi, bin bir yalanla hakkınızda iftiralar atıldığını, şahsınız bir yana, uğrunda binlerce şehit verilen ulusal onurunuzun ayaklar altına alındığını, şantajla topraklarınızın ve yeraltı zenginliklerinizin üzerine çökülmek istendiğini düşünün. Bu duruma kim düşmek ister?
Batının lider koltuğuna rakiplerinin zayıflığı nedeniyle yeniden oturmayı başaran seri yalancı, sabıkalı playboy bozuntusunun Zelenski ile alıp veremediğinin ne olduğu hakkında çeşitli teoriler ortaya atılıyor. Ukrayna’nın değerli yeraltı minerallerine çökmekten, saldırgan Rusya’nın ABD’nin esas rakibi Çin’in kucağından koparılmasına kadar çeşitli nedenler sıralanıyor. Bunlar arasında Zelenski’nin Trump’ın ilk rakibi Biden’ı seçimde zora sokacak bazı dosyaları vermemesi de var. Belki en aklı yatkın neden de bu. Kesin olan bir şey varsa o da, sabıkalı playboyun eli kanlı diktatör Putin’le daha iyi anlaşıyor olması. Çünkü her ikisinin de kumaşı aynı.
Trump Zelenski’yi, savaş ortamında seçim yapamadığını bildiği halde, iktidara yapışmış bir diktatör olmakla suçluyor. Üstelik kimin saldırgan olduğu, savaşı kimin çıkardığı apaçık ortadayken, savaşın sorumluluğunu ona yüklemeye tevessül ediyor.
Bunlar Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin başına gelenlerin bir küçük bir kısmı. Hakkında onlarca soruşturma dosyası bulunan Trump seçim yapmamayı Zelenski’nin başına kakarken, yalanlarıyla kışkırttığı taraftarlarının Amerikan Kongresi’ni bastığını unutuyor. Neyse ki İngilizler Trump’a İkinci Dünya Savaşı’nda Churchill’in de seçim yapamadığını hatırlattılar da diktatör suçlaması boşa düştü. Ama İngilizlerin sözleri tarih ve demokrasi kültürü kıt Trump’ın bir kulağından girdi, ötekinden çıktı.
Trump’ın derdi başka. Hazret her şeye tüccar gözüyle bakıyor. Ukrayna’ya verilen hibe yardımlarını borç olarak gösterip misli ile kıymetli madenler olarak geri almak istiyor. ‘Avrupalıların Rusya’dan dertleri varsa kendileri halletsin, bizi bulaştırmasınlar’ diye düşünüyor. NATO dayanışması umurunda bile değil. ‘Ukrayna zamanında Rusya’ya istediği tavizleri verseydi, savaş çıkmazdı’ şeklinde, gerçeklerle taban tabana zıt bir mantık yürütüyor. Oysa Rusya’nın saldırganlığı 2022’de başlamadı. 2014’te ilk olarak Kırım’ı ilhak etti. Aynı yıl silahlandırdığı paramiliter güçler aracılığıyla Donbas bölgesini fiilen Ukrayna’dan kapardı. 2008’de de Gürcistan’a girmişti. Abhazya ve Güney Osetya’yı bu ülkeden ayırdı. Bunlar olurken hep aynı lider baştaydı: Putin.
Putin’i taviz vererek durdurmak mümkün değil
Putin’in saldırganlığına ilk başta sert tepki gösterilseydi Ukrayna bugünkü duruma düşmezdi. Putin’in amacı belli, SSCB’den ayrılan cumhuriyetlerin Batı’ya yaklaşmasını hazmedemiyor. Başını kaldıranın başını eziyor. İçeride de aynısını yapıyor. Siyasi rakiplerini, onu eleştirenleri acımasızca ortadan kaldırıyor. Onlarca insan bu yüzden herkesin gözünün önünde yok edildi. Alexei Navalny bunların en bilineni.
Trump tarih bilmeyebilir ama zamanın İngiltere Başbakanı Chamberlain’in 1938’de Hitler’e Münih’te verdiği taviz unutulmadı. Chamberlain Hitler’e Çekoslavakya’nın Südet bölgesini vererek yatıştıracağını sanmıştı. Ama tam tersi oldu, Hitler daha da azgınlaştı. Trump ise Ukrayna’nın işgal altındaki topraklarını Rusya’ya vererek Avrupa’ya barış getireceğini sanıyor. Hatta bu yolla kendisine Nobel barış ödülü verilmesini bekliyor. Ödülü her halde Trump Tower’da sergileyecek.
Ukrayna’nın geleceği Trump’ın umurunda bile değil. Ukrayna’yı vererek Putin’i yatıştırabileceğini sanıyorsa çok yanılıyor. Ukrayna’nın güvenliği garanti altına alınmazsa, bir barış anlaşması imzalansa dahi, kısa sürede Rusya tarafından yutulup yok edilir. Sonra sıra Baltık ülkelerine ve Doğu Avrupa’ya gelir. Doğu Avrupa ve Baltıklar bu yüzden NATO’ya girdiler. En son uzun yılların tarafsız ülkeleri İsveç ve Finlandiya aynı sebeple çareyi NATO’ya sığınmakta buldular. Ama Trump son hızla NATO’yu baltalamakla meşgul.
Türkiye’deki anti NATO-Ukrayna koalisyonunun Trump ve Putin’le aynı tarafta olması ne tuhaf değil mi?
Rusya’nın Ukrayna savaşından muzaffer çıkması Türkiye için de olumsuz sonuçlar yaratır. Karadeniz’de güçlenecek bir Rusya Türkiye’nin çıkarları bakımından hiç istemememiz gereken bir durum. Türkiye bu yüzden haklı olarak Rusya’dan Kırım dahil işgal ettiği tüm Ukrayna topraklarını terk etmesini istiyor. Bu konuda Türkiye’nin çıkarları hem Ukrayna ile hem de Avrupa ile uyumlu.
Batı ittifakı BM’de Trump’tan ağır bir darbe yedi
Batı ittifakının Trump’tan yediği en ağır darbe dört gün önce BM’de gerçekleşti. BM Genel Kurulu’nda savaşın üçüncü yılının dolması münasebetiyle batılı ülkeler tarafından hazırlanan, Rusya’yı saldırganlıkla suçlayan ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan karar tasarısına ABD, Kuzey Kore, Beyaz Rusya ve İsrail gibi birkaç ülkeyle beraber karşı oy kullandı. BM Güvenlik Konseyi’nde ise, ABD tarafından hazırlanan, Rusya’ya suçlama içermeyen, iki tarafa eşit mesafede yaklaşan karar tasarısı Rusya’nın da desteği ile kabul edildi. BMGK’daki ABD tasarısına daimi üyeler İngiltere ve Fransa çekimser oy kullandılar. BM tarihinde ilk kez ABD batılı müttefiklerini karşısına alarak Rusya ile birlikte davrandı. Bundan sonra Batı ittifakından veya dayanışmasından bahsetmek artık çok zor.
Batılılar Trump’ı gittiği tehlikeli yoldan geri çevirmek için bir yandan ardı ardına Washington’u ziyaret ediyorlar, bir yandan da başlarının çaresine bakmak için kendi aralarında toplantı üzerine toplantı yapıyorlar. Bu hafta başında Macron Washington’daydı, dün de İngiltere Başbakanı Starmer gitti. Macron basın toplantısında Trump’ın yalanlarına dayanamayarak sözünü kesip Avrupa’nın Ukrayna’ya yardımlarının salt borç olmadığını, büyük bölümünün hibe ve dondurulan Rus fonlarından geldiğini, Ukrayna’nın Batı’ya olabilecek borçları için henüz karar verilmediğini, bunların zamana yayılabileceğini söyledi. Oysa Trump, Biden zamanında verilen çoğu hibe şeklindeki yardımların miktarını abarttığı gibi, tamamını borç olarak kabul ediyor ve bunların ülkenin kıymetli yeraltı mineral kaynaklarından ödenmesi için bir an önce anlaşma imzalamak istiyor. Zelenski bu amaçla bugün (Cuma) Washington’da olacak. Zelenski anlaşma imzalanmadan Ukrayna’ya ne gibi güvenlik garantileri verileceğinin henüz belli olamadığını söyledi. Bu konu halledilmeden Zelenski’nin anlaşmayı imzalaması büyük hata olur. Trump Washington’da Zelenski’ye boyun eğdirmek için elinden geleni yapacaktır.
Zelenski kolay lokma değil
Ama Zelenski o kadar kolay lokma değil. Trump tarafından ‘vasat komedyen’ diye alaya alınan bu kişi daha savaşın başında Kiev Rus kuvvetlerinin tehdidi altındayken Biden’ın tahliye teklifini “sizden taksi değil kendimizi savunacak silah istiyoruz” diye reddederek direnme kararlılığını göstermiş bir lider. Zelenski’nin hatırda kalan bir sözü de “bu savaş nice komutanları komedyen, nice komedyenleri komutan yaptı” olmuştu. Putin tarafından yapay bir ulus olmakla küçültülmeye çalışılan Ukrayna halkının üç yıldır Rusya karşısında kararlılıkla direnebilmesi Zelenski’nin sergilediği liderlik sayesinde gerçekleşti. Zelenski’yle alay eden Trump, hep ısrarla söylediğimiz üzere, günün sonunda kendi yazdığı komedinin baş aktörü durumuna düşebilir. Çünkü Zelenski’nin arkasındaki uluslararasındaki destek artarken, Trump’a karşı özellikle BM’deki oylamalardan sonra kendi partisi içinden bile eleştiriler yükselmeye başladı.
Dünya’daki demokratlar Trump’ın küstahlığına ve Putin’in saldırganlığına karşı Zelenski’nin arkasında birleşirlerse 1938’de Chamberlain tarafından Münih’te işlenen hata tekrarlanmaz. Macron, Starmer ve Merz’in bu konuda ön almış olmaları iyi işaretler.
Düzeltme ve açıklama: Son yazımda NATO Savunma Bakanları Toplantısına MSB Yaşar Güler’in yerine NATO Daimi Temsilcisinin katıldığını belirterek, Güler’in o sırada Cumhurbaşkanına refakaten Pakistan gezisinde olmasını eleştirmiştim. Toplantıya katılan eski Daimi Temsilci, yeni Dışişleri Bakan Yardımcısı olacak, düzeltirim. Ama eleştirilerim hala geçerli. Avrupa’da yeni güvenlik sorunlarına ve Ukrayna konusuna çözüm aramak üzere toplantılar yapılırken ve bu toplantılara Türkiye davet edilmezken, Savunma Bakanı’nın üyesi olduğumuz NATO Bakanlar toplantısına katılmamış olması büyük hata. Sayın Bakanının her zamankinden daha sık önemli Avrupa başkentlerini ziyaret etmesinde ve NATO toplantılarını kaçırmamasında sonsuz yarar var. Ayrıca Savunma Bakan Yardımcıları varken toplantıya eski Daimi Temsilci de olsa, Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın katılmasını da anlamış değilim. Savunma Bakan Yardımcıları bu görevi yerine getiremiyorlarsa, ne işe yarıyorlar?