Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından ilan edilen ve 1992 yılından beri her yıl 10 Ekim’de kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bu yıl ki teması "Herkes için Ruh Sağlığı" olarak belirlenmiştir. Kuşkusuz ruh sağlığı günü tek bir gün ile sınırlı olmayıp konunun önemini vurgulamak ve gerek halk gerekse de yöneticilerin konuya olan ilgisini artırmak için bu gün belirlenmiştir.
Ruh sağlığının tanımı konusunda farklı farklı açıklamalar bulunmakta ve üzerinde uzlaşılmış bir tanımlama bulunmamaktadır. Ruh sağlığını "çalışmak ve sevmek" olarak tanımlayanlar olduğu gibi, herhangi bir ruhsal sıkıntının olmaması ya da normal dışı davranışların görülmemesi şeklinde kabaca tanımlayanlar da bulunmaktadır. 2001 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün ruh sağlığı tanımı ise "bireyin kendi yeteneklerinin farkına vardığı, yaşamın normal gerginlikleriyle başa çıkabildiği, üretken ve verimli bir şekilde çalışabildiği ve içinde yaşadığı topluma katkıda bulunabildiği bir iyilik hali" şeklindedir.
10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü bu yıl Covid - 19 salgını gölgesinde kutlanacaktır. Bütün dünyayı etkisi altına alan ve bugüne kadar resmi verilere göre 36 milyon kişinin Covid - 19 ile enfekte olduğu ve 1 milyonun üzerinde insanın da öldüğü görülmektedir. Tek başına Covid - 19 salgınının bile dünyada yaşayan bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyeceği açıktır. Hastalığa yakalanma ve ölme korkusunun yarattığı kaygı, endişe ve travmatik ruhsal yaşantı sonucunda ruhsal hastalıkların görülme sıklıklarında artış gözlemlenmektedir.
Ruhsal sıkıntılar ve hastalıklarda görülen artışa karşın bu bireylere sunulan ruh sağlığı hizmetlerinin bütün ülkelerde aksadığı ve ihtiyacı karşılayamadığı bildirilmektedir. Gelişmiş ülkelerde bile aksayan ruh sağlığı hizmetlerinin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise daha da olumsuz olduğu bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü ülkelerin sağlık hizmetlerinden ruh sağlığı hizmetlerine ayrılan oranın gelişmiş ülkeler lehine olmak üzere yüzde 1 - 5 arasında değiştiğini bildirmektedir. Sadece depresyon açısından bakıldığında dünyada en yaygın görülen ve yeti yitimine neden olan hastalıklar içinde ikinci sıradadır. Dünyada yeti yitimine neden olan on hastalıktan beşinin ruhsal kaynaklı olduğu saptanmıştır.
Ruhsal hastalıkların nedenlerine bakıldığında biyolojik, psikolojik ve sosyal nedenler üzerinde durulabilir. Ruhsal sorunların oluşumunda çeşitli risk faktörleri bulunmaktadır. Bu risk faktörleri arasında olumsuz yaşam olayları, işsizlik, ekonomik sorunlar, kadın olmak, erken çocukluk çağı travmaları, göç etmek, insan hakları ihlalleri, savaş ortamı, adaletsizlik gibi birçok neden sayılabilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün ruh sağlığı tanımına geri dönersek, günümüzde yaşanan birçok sorun ve eğitim sisteminden kaynaklı olarak bireylerin kendi yeteneklerini fark edebilmeleri ve yeteneklerini geliştirebilmeleri büyük çoğunluk için hayal gibi görünmektedir.
Yaşamın normal gerginlikleriyle başa çıkabilmek kısmında ise yaşanan coğrafya etkili olmakta ve savaş ve çatışmaların eksik olmadığı ve yoksulluğun hüküm sürdüğü yerlerde "normalleşen" gerginliklerle baş edebilmek de zorlaşmaktadır.
Tanımın devamında yer alan üretken ve verimli bir şekilde çalışabilmek için öncelikle bireylere iş olanaklarının yaratılması ve istihdam sağlanması gereklidir. Ülkelerdeki işsizlik rakamlarına bakıldığında birçok insanın bu tanımı karşılamaya olanağının bile olmadığı görülecektir. Covid - 19 salgını ile birlikte daha da artacak olan işsizlik rakamları tabloyu daha da kötüleştirecektir.
Tanımın son kısmında yer alan "içinde yaşanılan topluma katkıda bulunabilmek" için ise hem bireylerin üretim sürecinde yer alabilmesi hem de demokratik süreçlerin işletilmesi gereklidir. Bireyler demokratik işleyen süreçlerde yaşadığı topluma daha fazla katkıda bulunabilir ve toplumun daha da gelişmesi için çaba sarf edebilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu ruh sağlığı tanımı ışığında, Covid - 19 salgını gölgesinde ve ruh sağlığı istatistiklerinin gösterdiklerinden hareketle hem birey hem de toplumların ruh sağlığını korumak ve geliştirmek için eğitim ve sağlık alanında ruh sağlığına gerekli önem verilmelidir. Ekonomik düzeyde bireylerin refahını sağlayacak adımlar atılmalı ve işsiz kalan bireyler için asgari düzeyde ihtiyaçlarının karşılanabileceği sistemler acilen kurulmalıdır. Bireylerin kendilerini daha fazla ifade edebilmesinin önündeki engeller kaldırılmalı ve dünyada gelirin daha adil paylaşılması sağlanmalıdır.
İçinden geçtiğimiz bu zor dönemde ruhsal sıkıntı yaşayan bireylerin sağlık hizmeti sunucularına ulaşmasında da bir takım zorluklar yaşanmaktadır. Ülkemiz için ruh sağlığı hizmetlerinin daha fazla olarak sunulduğu hastanelerde gerek ruh sağlığı uzmanı sayısındaki yetersizlik gerekse de fazla başvurunun olması hem bireylerin gerekli hizmeti alamamasına neden olmakta hem de alınan hizmetin kalitesini düşürmektedir. Bu bağlamda gerek hastanelerdeki ruh sağlığı hizmetlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekse de toplum temelli ruh sağlığı hizmetlerinin hayata geçirilmesi elzemdir.
Ruh sağlığı bütün paydaşları ile bir bütündür ve işbirliği esastır. Fakat ülkemizde ruh sağlığı alanında hem hizmet sunumunda hem de sunanların görev tanımı anlamında da karmaşalar yaşanmaktadır. Ülkemizde ruh sağlığı yasasının çıkarılması için ruh sağlığı ile ilgili dernekler çeşitli çalışmalar yapmışlar ve eleştiriler olsa da Meclis'te bekleyen bir ruh sağlığı yasasının hazırlanmasını sağlamışlardır. Ancak Meclis bu yasayı bir türlü gündemine almamıştır. Ruh sağlığı yasasının çıkarılması ülkemiz için son derece önemli ve gereklidir.
10 Ekim gününden başlayarak ruh sağlığının toplumların sağlığı için gerekli en önemli koşullardan biri olduğunun bilinci ile her düzeyde gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Tek tek her bireyin ruh sağlığının önemli olduğu gerçeğinden hareketle koruyucu ve hastalıkların gelişimini önleyici çalışmalar yapılmalı ve ruh sağlığının güçlendirilmesi için gerekli bütün adımlar ivedilikle atılmalıdır.
"Herkes için ruh sağlığı!"