Eren Alkan

17 Ocak 2021

Birleşik Devletler'de bir aktivizm olarak nefret grupları (1)

Washington D.C.'de bulunan ve büyük çoğunluğunun etkinliğini sürdürdüğü on dokuz farklı nefret grubu var. Bu yazıda, bu grupların en geniş çaplılarından biri olan ACT for America'dan bahsedeceğiz

Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentinde yaşananlar dünya gündemini ziyadesiyle meşgul etmeye devam ediyor. Biden'ın başkanlığının netlik kazanacağı meclis oturumunu basan grupların eylemleri ve Trump'ın hem bu grupları motive eden ön konuşmaları hem de eylem sonrası tutumu Amerika'nın temsil ettiği "demokrasi ülküsünün" de tartışmalı olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu dizide, doğrudan yaşanan baskın ya da Trumpizm analizinden ziyade, aslında tüm ülkede yaygın olan nefret gruplarının ülkenin başkentinde de nasıl kümelendiklerini ve hangi motivasyonla nefreti dolaşıma soktuklarını incelemek istiyorum. Böylece, Amerika da dahil bu gibi eylemlerin nasıl mobilize olabildiğinde dair farklı bir açıdan bakılabilir belki.

Southern Poverty Law Center'a (SPLC) göre Washington D.C.'de bulunan ve büyük çoğunluğunun etkinliğini sürdürdüğü on dokuz farklı nefret grubu var. Bu yazıda, bu grupların en geniş çaplılarından biri olan ACT for America'dan bahsetmek istiyorum. 

2007 yılında Lübnan'dan Amerika'ya göç ettikten sonra Amerikan vatandaşlığına geçen Brigitte Gabriel tarafından kurulan ve 750 bin üyesi ve bin bölge kuruluşu olduğu tahmin edilen grup, Amerika'da bulunan Müslüman karşıtı grupların içindeki en büyük olanı. Grubun lideri Gabriel, The New York Times Magazine tarafından "radikal İslamofobik" olarak nitelendirilen, bununla birlikte CNN ve Beyaz Saray gibi pek çok önemli kurumda boy gösteren ve çeşitli konferanslara konuşmacı olarak katılan ünlü bir figür aslında. Müslümanlığın şartlarını yerine getirerek Kuran okuyan, beş vakit namaz kılan ve Cuma namazlarına katılan herhangi birisinin Amerika'nın sadık vatandaşı olamayacağını ifade eden Gabriel, ülkenin de önde gelen nefret konuşmacılarından birisi.

ACT grubunun temel referans noktası elbette 9/11 saldırıları. Buradan hareketle, misyonlarını da "vatandaşları ve kamu görevlilerini ulusal güvenliğin temini ve terörizmi defetmek üzere eğitmek" olarak açıklıyorlar. Çalışmalarını ise daha çok yerelde ve federal düzeyde Müslüman karşıtı yasamanın oluşması üzerine yapıyorlar. Grubun, SPLC tarafından Müslüman karşıtı bir nefret grubu olarak adlandırılmasının temel sebepleri ise komplo teorileri üretmeleri ve Amerikalı Müslümanları genel olarak radikal olmakla itham etmeleri. ACT, çeşitli medya araçları ve kampanyalarla Müslüman grupların camilerde radikalleştiklerini ve CIA, Pentagon ve FBI gibi kurumlara sızdıklarını her fırsatta dile getiriyor. İnce Mavi Hat olarak bilinen ve emniyet güçlerini bir tarafı kaos, diğer tarafı düzen olan bir levhada bu ikisini tam ortadan bölen mavi ve ince bir çizgi olarak konumlayan militarist bir sembolden yola çıkarak, polislerin güç kullanımını meşrulaştırmaya çalışan yasa çalışmalarına açık bir destek veren ACT, bu desteği bir adım öteye götürerek, Müslüman cemaatlerin liderleri ile üniversitelerdeki Müslüman öğrenci grup temsilcilerinin isim ve adreslerini içeren bir web sitesi yayınlayarak bu kişileri hedef haline getirmiş ve ülkede büyük tepki toplamıştı. Bu yönüyle McCarthyismi de diri tutmaya çalışan bir grup olarak, şeriat karşıtı çeşitli kanunlar ile Andy Law olarak bilinen Müslüman karşıtı yasanın (bir suçlu eğer Müslüman bir cemaatten ise ya da örneğin bir cami imamı ise, kendisi dışında cemaati ya da o camide onu görevlendiren kurum da bu suça iştirak etmiş sayılabilecektir) kimi eyaletlerde onaylanmasında kampanyaları ile büyük katkı sağladılar. Özellikle Trump'ın başkanlık kampanyasına açık destek veren grubun lideri Gabriel, Trump'ın başkan seçilmesinden sonra grup üyelerine gönderdiği e-postada seçim sonuçlarından ne kadar mutlu olduklarını ve ACT'le yakın temasları bulunan General Mike Flynn (bir dönem ACT'in danışmanlığını yapmıştı, 2016'da ise ACT'in düzenlediği ulusal bir konferansta baş konuşmacı olarak yer almıştı) ve Mike Pompeo'nun Trump yönetiminde etkin olacak olmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirmişti. Pompeo da birçok defa ACT konferanslarında konuşmacı olarak yer almış, ayrıca Capitol'de ACT konferansları için mekân dahi tahsis etmişti.

Peki bu topluluğun, nefret grubu olarak adlandırılmasında verebileceğimiz somut örnekler neler? Mesela, Maine eyaletindeki ACT bölge kuruluşundan Frank Thiboutot, 2017'de İslam'ın "din görünümlü üstüncü, totaliter bir siyasi ideoloji" ve "Nazizm ya da komünizm kadar tehlikeli ve yok edilmesi gereken bir şey" olduğunu dile getirmişti. 2016'da Arkansas'dan bir başka ACT mensubu Charles Fuqua "İslam'a inanmanın Birleşik Devletler'e karşı hainlik olduğunu" düşündüğünü ve Amerika'nın uykudan uyanıp bu hainlerden kurtulmaları gerektiğini ifade etmişti. 2015'te ise ACT kurucusu Gabriel, Breitbart News'e verdiği demeçte Avrupa'nın 2050 yılında artık Avrupalılıktan çıkacağını ve çoktan Avrarabistan olduğunu dile getirmişti. Aynı demeçte Gabriel; Libya, Mısır ve Tunus gibi ülkelerden gelen insanların kendileri gibi çok çalışıp vergi ödeyen kişilerin üzerinden para kazandıklarını ifade etmişti. 2014'te ise Gabriel, bilimsel verilere dayanmayan demecinde Batı medeniyetini yok etmeye çalışan 180 ila 300 milyon arasında bir Müslüman toplumu olduğunu, istihbarat birimlerinin genel oranlarından kaba bir ortalama alarak kamuoyuyla paylaşmıştı. Gabriel,  They Must Be Stopped: Why We Must Defeat Radical Islam and How We Can Do It (Durdurulmaları Gerek: Radikal İslamı Neden Defetmeliyiz ve Bunu Nasıl Başarabiliriz) (2008) ve Because They Hate: A Survivor of Islamic Terror Warns America (Çünkü Nefret Ediyorlar: İslamcı Terörden Kurtulan Felaketzede Amerika'yı Uyarıyor) (2006) gibi kitaplarında da ana tema olarak Arap ve Müslüman kültürünün Batı medeniyeti önündeki en önemli tehdit olduğunu dile getirmiştir.

ACT, ilk önemli ulusal toplantısını Washington D.C.'de 2010'da "Ulusal Konferans ve Yasama Brifingi" ismiyle yapmış ve ülkenin önde gelen Müslüman karşıtı lideri ve pek çok politikacı da bu etkinliğe katılmıştır. Yasamayla ilgilenmeleri ACT aktivistlerinin ulusal güvenlik politikaları bağlamında siyasilerle temas kurmalarını da kolaylaştırmıştır.  ACT, özellikle eğitimcilere ve askeri okullarda öğrenim görenlere verdikleri eğitimlerle Müslüman-karşıtı görüşlerini ulusal güvenlikle bağlantılandırarak etki alanlarını genişletmeye devam ediyorlar. Kısaca, söylemlerinde Amerika'daki tüm Müslümanların öldürülmesi gerektiğinden, Müslümanlığın kanser olduğuna dair görüşlere kadar ekstrem nefret söylemleri bulunabilen bu geniş tabanlı grubun, Trump sonrası etkinliklerinde nasıl bir evrim geçirecekleri merak konusu.


Yazının içeriğindeki bilgilerin kaynağı büyük oranda SFLC'nin araştırmalarına dayanmaktadır.