Para miktarı değişmesi ile enflasyon arasındaki ilişki 1980'lerin başlarından bu yana kopmuştur. Bu nedenle enflasyonu düşük tutmak için geçmişte uygulanmış olan para hedeflemesi yaklaşımı daha 1980'ler başında terkedilmiştir.
Bunun yerine bazı ülkeler döviz kuru hedeflemesi uygulamışlar, ancak bunlar da birçok kez para/döviz bunalımları ile sona ermiştir. Türkiye'nin 1999 sonundan 2001 başına kadar uyguladığı kur hedeflemesi de bunalımla bitmiştir.
Sonuçta, 1982'den itibaren Kanada ve Yeni Zelanda merkez bankaları ile enflasyon hedeflemesi başlamış ve yaygınlaşmıştır. Bu konularda bakınız Uygur (2001). Şu anda Türkiye'de bir enflasyon hedeflemesi var denilse de, maalesef yalnızca adı vardır.
Kısacası, TCMB başta faiz olmak üzere politika araçlarını kullanamaz ve haliyle somut bir hedef de koyamaz durumdadır. Bu bağlamda dikkat çeken iki nokta var. Birisi para tanımlarıyla, diğeri de para miktarı ve kur ilişkisi ile ilgilidir. Bu yazıda bu iki konuya açıklık getirmek istiyoruz.
Para miktarı içinde döviz var
Uzunca bir süredir özellikle tez yapan arkadaşlarımızı uyarıyoruz, ancak gözden kaçıranlar olabiliyor, bu bakımdan burada da vurgulamak istiyoruz. TCMB'nin M1, M2 ve M3 para stoku tanımları içinde döviz mevduatları/yabancı paralar (YP) da yer alıyor.
Tabloda altındaki tanımlarda görüldüğü gibi, M1 tanımı içinde vadesiz döviz mevduatları var. M2 tanımı içinde de hem vadesiz hem vadeli döviz mevduatları yer alıyor. M3 için de aynı durum geçerli. Bu tanımlar 2005 sonundan bu yana yapılıyor.
Tabloda hem M1'de hem M2'de 20 Aralıktan 24 Aralığa geçince aşağı doğru bir kırılma dikkat çekiyor. Nedeni, vadesiz ve vadeli döviz (YP)mevdutlarındaki hızlı azalma, bunun da nedeni kurlardaki önemli azalmadır. Sonrasında, 31 Aralık'tan itibaren tekrar artış başlıyor. Bunun da nedeni bu kez kurlarda tekrar artış olmasıdır. Döviz mevduatlarında çok değişiklik yoktur.
Şimdiye kadar anlaşılmaz bir durum yok. Ancak anlaşılmaz veya olağan dışı olan şu; böyle M1, M2 ve M3 tanımları, bildiğimiz kadarıyla, başka hiçbir ülkede yok. Ülkelerin parasal büyüklükleri kendi ulusal paraları cinsinden ifade edilir. Arjantin ve Hindistan için bu durumu özellikle araştırdık. Bu konuda Prof. Dr. Cecilia Rumi ve Prof. Dr. Tarun Das'a teşekkür ederiz.
Türkiye için M1, M2 ve M3 ile kur ve enflasyon ilişkisi araştırması yaparken bu konuya dikkat etmek gerekir. Bazen gözden kaçtığı oluyor.
2005 sonuna kadar M1 içinde döviz mevduatları yok. M2 içinde de yok, ancak döviz mevduatlarını içeren M2Y adını alan ayrı bir para tanımı var. Aynı durum M3 için de var ve döviz mevduatını içeren değişkene M3Y denilmiş.
Para miktarı, kur ve enflasyon ilişkisi
İçinde döviz mevduatları olduğu için, Türkiye'deki M1, M2 ve M3 değişmeleri ile döviz kuru değişmeleri arasında haliyle yüksek bir ilişki var. Bu sonuç, para miktarlarının tanımından geliyor.
Ancak, M1, M2 ve M3 değişmeleri ile enflasyon arasındaki ilişki daha zayıf.
Bu durumu aşağıdaki şekilde görebiliyoruz. Bu şekilde TLM1 değişkeni, M1'den vadesiz döviz mevduatı çıkarıldıktan sonra geriye kalan TL cinsinden M1'dir. Benzer şekilde TLM2, M2'den vadeli döviz mevduatı çıkarıldıktan sonra geriye kalan M2'dir. Bu nedenle adları TLM1 ve TLM2'dir. Enflasyon da TÜFE enflasyonudur.
Birkaç noktayı belirtelim.
- Benzer bir ilişki M2 ve TLM2 değişmeleri ile TÜFE enflasyonu arasında da vardır. Yani bu ilişki de zayıftır.
- M1 ile TLM1 değişmeleri arasındaki ilişki yüksektir. Aynı biçimde, M2 ve TLM2 değişmeleri arasında da ilişki yüksektir. Bu ilişkilerde TLM1 ve TLM2 değişmeleri önden gelmekte ve M1 ve M2'yi etkilemektedir.
- a) Bunun bir nedeni, TL mevduatlardan döviz mevduatlara, enflasyon beklentileri ve faiz oranları ile şekillenen, geçişler olabilir.
- b) Bir başka neden, enflasyon ile TCMB'nin gecikmeli para yaratma zorunluluğu olabilir. Diğer bir ifade ile, TCMB, gecikmeli içsel para yaratıyor olabilir.
- Aradaki zayıf ilişki TÜFE enflasyonunun hatalı ölçülmesinden kaynaklanıyor olabilir. Varasayıyoruz ki, parasal değişkenler doğru olarak ölçülüp yayınlanmaktadır.
- Ancak para değişmesi ve enflasyon arasındaki zayıf ilişki evrenseldir ve şaşrtıcı değildir.
İlginç bir soru şudur; TLM1 değişmeleri ile kur değişmeleri arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu soruyu aşağıdaki şekil yardımı ile yanıtlıyoruz. Bu şekilde TLM1 değişmesi ile efektif kur değişmesi yer alıyor. Efektif kur yüzde 50 dolar, yüzde 50 euro ile oluşturulmuştur.
Şekilde şu görülüyor; 2012 yılına kadar iki değişken arasında belirgin bir ilişki yok; bazen artı işaretli, bazen eksi işaretli bir ilişki var. Ancak 2012 sonrasında, özellikle 2017'den itibaren TLM1 değiştikten bir süre sonra kurda da aynı yönde değişme oluyor. Belirtelim, benzer bir ilişki TLM2 değişmesi ile kur değişmesi arasında da var, ancak daha zayıf.
Buradan şu sonuca varıyoruz; 2017'den itibaren gevşek para politikası ile TL yaratıldıkça, özellikle faiz baskılandıkça, önceki şekil ile de ifade ettiğimiz gibi, dövize talep artmaktadır. Böylece M1 ve M2 yükselmektedir. Bu talep doğal olarak kurları arttırmaktadır.
Bu beklenen bir sonuçtur.
Kaynakça
Uygur, Ercan (2001), “Enflasyon, Para ve Mali Baskı: İktisat Politikasında Geri
Kalmışlık”, İktisat, İşletme ve Finans, Yıl 16, Sayı 189, Aralık.