Ercan Uygur

29 Ocak 2025

Mülteciler, dış ticaret ve gümrük vergisi üçgeni

Suriye’de hangi gelişmeler olacağı önemli ölçüde Trump’ın ABD’sine bağlıdır. Türkiye, Suriyeli mülteciler gelirken onlara "misafir" dedi, Suriye yönetiminin birkaç ay içinde çökeceğini varsaydı, halka yanlış bilgiler verdi. Şimdi de yanlış beklentiler ve yönlendirmeler yapmaması gerekir, “yanıldık, aldatıldık” dememek için...

ABD’nin yeni başkanı Trump icraatlarına başladı. İlk icraatlarından birisi belgeleri eksik ve kaçak mültecileri sınır dışı etmek oldu. Bu konuda Trump’ın Kolombiya başkanı Petro’ya “mültecilerinizi geri alın, yoksa ticareti vergi ve kısıtlarla engellerim” tavrı, sonrası için önemli bilgiler veriyor.

Bu tedirgin edici tartışma bu yazının ilk bölümünü oluşturuyor. İkinci bölümde bu kez Türkiye’nin Suriye yönetimi ile olan mülteci-dış ticaret-gümrük vergisi ilişkisi var. Bu ilişkide Türkiye aslında ABD’nin durumunda. Ama benzer tavrı göstermiyor, tepkiler tümüyle farklı ve şaşırtıcı.

ABD ve Kolombiya’nın mülteci, ticaret ve gümrük vergisi tartışması

Donald Trump idaresi geçen hafta belgeleri eksik ve kaçak mültecileri geldikleri Latin Amerika ülkelerine geri göndermeye başladı. Bu ülkeler arasında örneğin Brezilya, Guatemala, Honduras, Meksika vardı.

ABD, Kolombiyalı mültecileri de bu ülkeye geri göndermek üzere hazırlık yaptı; iki askeri nakliye uçağı Kolombiya’ya yola çıktı. Ancak Kolombiya başkanı Gustavo Petro bu askeri uçaklara iniş izni vermedi. ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre önce izin verdi, sonra bu izni geri çekti.

Kolombiya yönetimi ise askeri uçaklara izin verilmediğini, iznin sivil uçaklar için verildiğini açıkladı.

Petro’ya göre mültecileri askeri uçaklarla kötü koşullarda taşımak onlar için onur kırıcı ve aşağılayıcı idi. Onları sivil uçaklarla taşımak uygun olurdu. Gerekirse Başkan Petro’ya ve devlete tahsis edilmiş uçaklar da kullanılabilirdi.

Kolombiyalı mültecileri taşıyan ABD’nin askeri uçaklarına Başkan Petro izin vermedi ve bu uçaklar ABD’ye geri dönmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Trump şu açıklamayı yaptı:

(i). Kolombiya’dan yapılan tüm ithalata hemen yüzde 25 gümrük vergisi konmuştur. Yetmedi.

(ii). ABD, gümrük vergilerini bir hafta sonra da yüzde 50’ye çıkarıyordu.

(iii). ABD ve Kolombiya arasındaki parasal ve finansal işlemler durduruluyordu.

(iv). Trump, Dışişleri Bakanlığı’na talimat verdi; Kolombiya Başkanı'na, tüm hükümet üyelerine ve ailelerine vize sınırlaması getirildi.

(v). Kolombiyalılara yapılan tüm vize işlemleri de durduruldu.

Halbuki, ABD ile Kolombiya arasında serbest ticaret anlaşması vardı. Ayrıca, iki ülke arasındaki ticarette ABD fazla veriyordu. Ama Trump’a göre Kolombiya yönetimi “kendi suçlularını ve canilerini” geri almamakla ABD’nin ulusal güvenliğini tehlikeye atıyordu. 

Petro’nun ABD askeri uçaklarına izin vermek istemeyişinin önemli bir nedeni, iki gün önce Brezilya’ya götürülen Brezilyalı mültecilerin el ve ayaklarına kelepçe vurulması idi. Ayrıca bu mülteciler kendilerine yol boyunca su verilmediğini, tuvalet için bile izin verilmediğini ağlayarak anlattılar.

Bunun üzerine Petro, ABD’den yapılan ithalata, karşılıklılık ilkesi uyarınca, yüzde 25 gümrük vergisi getirildiğini açıkladı. Ayrıca, Trump’ın kendisini devirmeye çalıştığını, köle tacirleri ile el sıkışmayacağını açıkladı. Trump bunlara karşılık olarak “o zaten bir sosyalist” ve “halk desteği düşüyor” dedi.  

Ancak, aradan 24 saat geçmeden, pazar akşamı, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Kolombiya’nın askeri uçakların mülteci taşımasına izin verdiği ve tüm koşulları kabul ettiği bildirildi. Kolombiya’dan yapılan açıklamada da ABD ile mülteci geri dönüşleri konusunda sorunların giderildiğini bildiren bir açıklama geldi. 

ABD’den, beyaz saraydan yapılan son açıklamada “bugünün olayları, ABD’nin yeniden saygı kazandığını açıkça göstermektedir” diyordu. Açıklama ayrıca, Kolombiya için gümrük vergilerinin ve ticaret kısıtlarının yedekte beklediğini belirtti. Vizelerle ilgili sınırlamalar ise mülteciler Kolombiya’ya varıncaya kadar kaldırılmayacaktı.

Yeni dünya düzeni bu olsa gerekir. İki ülke arasındaki mal ve hizmet ticaretini hangi unsurlar belirler? İktisatçılar, öncelikle dış talebin ve göreli fiyatların etkili olduğunu söyler. Yeni dünyada başka unsurlar öne çıkıyor olabilir.

Nitekim ABD’nin giden başkanı Biden, giderayak, şu açıklamayı yaptı:

(i). Yapay zekâ (AI) yongaları ve yarı iletkenlerinin ABD’den ihracatı tercihli ülkelere sınırlama olmadan yapılacak. Güney Kore, Hollanda, İngiltere, İtalya, Japonya gibi 18 ülke bu listede yer alıyor.

(ii). Çin, Rusya, Kuzey Kore gibi bazı ülkelere ambargo uygulanacak, ihracat olmayacak.

(iii). Türkiye gibi başka bazılarına ise sınırlı miktarda ihracat yapılacak.

Türkiye ve Suriye’nin mülteci, ticaret ve gümrük vergisi ilişkisi

Resmi verilere göre Türkiye’de yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteci var. Aslında doğru ifade şu; geçici koruma altında yaklaşık 3 milyon Suriyeli var. Ancak, kayıtlarda olmayan, kaçak önemli miktarda Suriyeli (ve Afgan) de var.

Bazı ülkelerdeki göstergelere bakarsak, kayıt dışı Suriyeli mülteci sayısı, kayıtlı olanların yaklaşık iki katıdır. Örneğin, Ürdün’de 2021’de kayıtlı Suriyeli mülteci ayısı 670 bin. Yapılan nüfus sayımına göre ise Suriyeli mülteci sayısı 1,30 milyon. Yani yaklaşık kayıtlı mülteci kadar kayıt dışı mülteci de bulunuyor. Karasapan (27 Ocak 2022).

Bir başka örnek Lübnan. 2024 yılındaki son İsrail bombalamasından önce, 20212 yılında bu ülkede kayıtlı Suriyeli mülteci sayısı 844 bin.  Yine yapılan sayıma göre, Suriyeli mülteci sayısı 1,50 milyon. Kayıtlı mültecinin yaklaşık yüzde sekseni kadar kayıt dışı mülteci var. Karasapan (27 Ocak 2022).

Bu verilerden hareketle Türkiye’deki toplam Suriyeli mülteci sayısının yaklaşık 6 milyon olduğunu söyleyebiliriz. TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı bu ülkede iç savaş başlamadan önce 2010’da 1,85 milyar dolar, iç savaş başladığında 2011’de 1,61 milyar dolar. 2024’te ihracatın yaklaşık 265 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Değerler oldukça düşüktür. 

Diğer yandan birçok kaynağa göre Türkiye Aralık 2024’te iktidarı ele geçiren HTŞ’ye ve ayrıca Suriye Milli Ordusuna (SMO) mali ve her türlü yardım yapıyor. Wall Street Journal (8 Aralık 2024). ABD, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin de HTŞ’ye mali yardım yaptıkları biliniyor.

Öyleyse, haklı olarak, Türkiye’nin Suriye’ye ihracatının artması beklendi, bu beklenti ile hesaplar yapıldı. Ayrıca, Suriyeli mültecilerin önemli bölümünün Suriye’ye döneceği resmi beklentisi yaratıldı. Ancak her iki beklentinin de, en azından şimdiye kadar, gerçekleşmediği, resmi hesapların yanlış yapıldığı anlaşılıyor.

Birincisi, Suriye’deki yeni yönetim, Suriye’nin Türkiye’den yaptığı gümrük vergilerini yüzde 500’e kadar yükseltti. Buna karşılık özellikle Körfez ülkelerinden yapılan ithalat vergilerinin düştüğü görüldü. Böylece, eski vergilere göre Türk ihracatçıların imzalamış olduğu anlaşmalar bile yerine getirilmedi, Suriyeli ithalatçılar ithalatı durdurdu.

Yani, Türkiye’nin Suriye’deki yeni yönetimi desteklemiş olması, milyonlarca Suriyeli mültecinin Türkiye’de olması iki ülkenin dış ticaretine bir katkı yapmadı. Gümrük vergileri konusunda görüşmeler olduğu ve bu vergilerin değişeceği söylenmiş olsa da, şimdiye kadar bir değişiklik gözlenmedi.   

İkincisi, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin Suriye’ye geri dönmesi de şimdiye kadar sınırlı oldu. BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) yaptığı bir anket çalışmasına göre, Suriye’ye geri dönmeyi düşünenlerin oranı oldukça düşüktür.

Ocak 2025’te Irak, Lübnan, Mısır, Ürdün’de yaşayan Suriyeli mültecilere uygulanan bir ankete göre; güvenlik ve siyasi istikrar sağlanırsa Suriye’ye gelecek 12 ay içinde dönmeyi düşünenlerin oranı yüzde 27’dir. Oran yükselmiş olsa da düşük sayılmalıdır. UNHCR (27 Ocak 2025).

Bu anket sonucundan hareketle, Suriyeli mültecilerin büyük bölümünün Türkiye’de kalmayı tercih edeceği açıktır.

Şöyle bitireyim; Suriye’de hangi gelişmelerin olacağı önemli ölçüde Trump’ın ABD’sine bağlıdır. ABD, Suudi Arabistan’ı da önemli ölçüde yönlendiriyor. Bu hafta sonu Suudi Arabistan’dan neler alıp vereceğini anlayacağız.

Türkiye, Suriyeli mülteciler gelirken onlara misafir dedi, Suriye yönetiminin birkaç ay içinde çökeceğini varsaydı, halka yanlış bilgiler verdi. Şimdi de yanlış beklentiler ve yönlendirmeler yapmaması gerekir. Bir kez daha “yanıldık, aldatıldık” dememek için.


Kaynaklar:

UNHCR (27 Ocak 2025) UNHCR’s Grandi calls for global action to support Syrians returning home.

https://www.unhcr.org/news/press-releases/unhcr-s-grandi-calls-global-action-support-syrians-returning-home

Wall Street Journal (8 Aralık 2024) Who Are the Syrian Rebels and Their Backers?

https://www.wsj.com/livecoverage/syria-civil-war-damascus/card/who-are-the-rebels-and-their-backers--ESKuupqev8BdKqWxnveX

Ercan Uygur kimdir?

Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alan Prof. Dr. Ercan Uygur, 1969'da ODTÜ'yü bitirdi. Mezuniyetinin ardından Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) 'uzman yardımcılığı' sınavına girdi. Ancak, Uygur'un da aralarında olduğu sınavda başarılı olan üç kişi göreve başlatılmadı.

Uygur, daha sonra sınavına girdiği Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. Bir yıl sonra iki yıllık lisansüstü öğrenim bursu için OECD'ye yaptığı başvuru, davet edildiği mülakatın ardından kabul edildi. İngiltere Warwick Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı. Doktorasını East Anglia Üniversitesi'nde yaptı; bu sırada bir yıl 'ekonometri' dersi verdi. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat ve Maliye Bölümü'ndeki 'ekonometri' kürsüsünde asistanlık sınavına girdi; aynı yıl bu kürsüde göreve başladı.

Doçentlik çalışmaları için 1981'de dokuz aylık Norveç Hükümeti bursu ile bu ülkeye gitti, Prof. Dr. Leif Johansen ile çalıştı. Türkiye'deki doçentlik sözlü sınavının yapılacağı gün, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile iki jüri üyesi, Prof. Dr. Tuncer Bulutay ve Prof. Dr. Nuri Karacan üniversiteden uzaklaştırılınca yapılamayan jüri toplantısı yedi ay sonra gerçekleştirilebildi. 12 Eylül 1980 darbesini izleyen süreçte üniversiteden uzaklaştırılan Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Bulutay'ın "Bizleri temsilen Mülkiye'de kalacaksın" dediği Uygur, 1983'te 'doçent' unvanını aldı.

1988'de Fulbright bursu ile ABD'ye gitti, Prof. Dr. Lawrence Klein ile LINK projesinde çalıştı. 1989'da 'profesör' unvanını aldı. 1994-2012 döneminde Koç Üniversitesi'nde yaz dersleri verdi.

Mülkiye'den 2010 sonunda erken emekli oldu. Mülkiye'de öğretim üyesiyken şu kurumlara danışmanlık yaptı: - İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (1986-1994) - Wharton Econometric Forecasting Associates (1988-1991) - T. C. Merkez Bankası (1988-1993 ve 1997-1998) - Devlet İstatistik Enstitüsü, TÜİK (1990-1996) - ILO / Uluslararası Çalışma Örgütü (proje danışmanı, 1990) - T. C. Hazine Müsteşarlığı (proje danışmanı, 1992-1993 ve 1997-1999) - Dünya Bankası (proje danışmanı, 1999, 2002, 2009, 2010-2011) - Birleşmiş Milletler ECE (proje danışmanı, 1999-2000) - Third World Network (2009)

Yeni Yüzyıl gazetesinde köşe yazarlığı (1995-1998), Mülkiye'de İktisat Bölümü Başkanlığı (1996-2008), Ankara Üniversitesi Bilim Kurulu üyeliği (2002-2010), Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanlığı (2003 -2019), Ekonomi-Tek dergisi editörlüğü (2012-2020), Uluslararası Final Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve İİBF Dekanlığı (2016-2021) yaptı.

2011'de Uluslararası Ekonomi Birliği (IEA) Danışma Kurulu üyeliğine seçildi, bu görevi halen devam ediyor. 2012'de Kyoto Ödülü Danışma Kurulu üyeliğine davet edildi; editörlüğünü yaptıkları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce 12 kitabı yayımlandı, 50'nin üzerinde bilimsel makale yazdı. Eylül 2021'den itibaren, Mülkiye'den öğrencilerinin kurup yönettiği T24'te köşe yazısı yazıyor. Prof. Dr. Ercan Uygur, 38 yıllık üniversite hayatını; 18 Mayıs 2017'de davet edildiği Mülkiyeliler Birliği Çarşamba Söyleşileri'nde Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın konuşması için koyduğu başlıkla özetliyor: "ODTÜ'de Öğrenci, Mülkiye'de Hoca…"