Akademik iktisadın en önde gelenlerinden olan Prof. Robert M. Solow, geçen hafta 21 Aralık 2023’te 99 yaşında vefat etti. Solow, ekonomik büyüme ve teknolojik gelişme konusunda önemli katkılar yaptı. Bu katkılarının birkaçını ve kendisiyle ilgili bazı anılarımı, gözlemlerimi kısaca aktarmak istiyorum.
Solow’un bulguları ve yaptığı öneriler bugünün Türkiyesi için de çok önemlidir. Özellikle teknoloji vurgulamasını ve “paraya takılıp kalmayın, reel ekonomiye uzun vadeli de bakın” sözlerini Türkiye için de söylemiştir. Mutlaka dikkate alınmalıdır.
IEA’nın 13. Dünya Kongresi
Uluslararası Ekonomi Birliği IEA’nın (International Economic Association) 13. Dünya Kongresi 9-13 Eylül 2002 tarihlerinde Portekiz’in başkenti Lizbon’da yapılacaktı. Bu kongreye bir bildiri sunarak katılmak iyi olur diye düşünüyordum ki, IEA Başkanı Prof. Robert M. Solow’dan adıma bir teleks notu geldiğini bildirdiler.
Açıkçası heyecanlanmıştım. Çünkü Solow, akademik iktisadın duayenlerinden biriydi ve IEA’nın başkanı idi. 1964’te Uluslararası Ekonometri Derneğinin (Econometric Society), 1979’da ABD İktisatçılar Birliğinin (American Economic Association) başkanlığını yapmıştı.
Bu arada belirteyim, Ekonometri Derneği 29 Aralık 1930’da kurulmuştur; Keynes ve Schumpeter dahil o dönemin tüm önde gelen iktisatçılarını bünyesinde toplamıştır. Ekonometrinin, bir bilim dalı olarak, bu dernekle birlikte doğduğu kabul edilir; ekonometri bugün 94 yaşına girmiştir.
Gönderilen teleks notunda 2002 Lizbon Kongresine konuşmacı olarak davet edildiğim yazıyordu. (Neden teleks notu? Çünkü internet bağlantısı Türkiye’de 1993’te başlamıştı ama henüz tüm kurumlarda yoktu. Birileri “Türkiye’ye interneti biz getirdik” demesin diye belirteyim istedim.)
Konuşmamda, Türkiye’de 2000-2001’de yaşanan derin bunalımı ve sonrasını anlatmam isteniyordu. Bu daveti hemen kabul ettim. Konuşma başlığını “Türkiye’de iki aşamalı bunalım ve sonrası” (The two-tier crises in Turkey and the aftermath) olarak bildirdim.
Kongrenin açılış konuşmasını Solow yaptı. Konuşmasının başlığı “Maliye politikası mümkün mü, istenir mi?” (Is Fiscal Policy Possible? Is It Desirable?) idi. Portekiz cumhurbaşkanı ve bazı AB yetkililerinin de dahil olduğu 2 bin kişilik salonda insanlar Solow’u çıt çıkarmadan dikkatle izlediler.
Solow konuşmasında Milton Friedman başta olmak üzere parasalcı (monetarist) ve neoliberal iktisatçıları eleştirdi. Bunların AB’deki uzantısına da yüklendi. Bu bağlamda, “iktisat politikası olarak yalnızca para politikası önemlidir” görüşünün yanlış olduğunu vurguladı. Bu görüşle ekonomiye kısa vadeli bakıldığını anlattı.
Solow, Milton Friedman’ın her konuyu paraya ve para politikasına bağlamasına karşı çıkıyordu.
Solow, Friedman’la ilgili şöyle demişti:
“Friedman ve benim aramda başka bir fark daha var. Herşey Friedman’a para arzını hatırlatıyor. Bana da birçok şey seksi hatırlatıyor, ama bu konuyu kağıda, yazılarıma dökmeyip dışarıda tutuyorum.” Solow (1966). Friedman ve diğer parasalcı, neoliberal iktisatçılar ile Solow gibi Keynesyen iktisatçılar karşılaştırması için bakınız Krugman. (2007)
Solow, kongrede yapacağım sunuma katılamayacağını, çünkü AB yetkilileri ile toplantısı olduğunu söyledi. Sonra beni çağırtıp sunumumdaki önemli noktaları ve IMF programının nasıl gittiğini sordu. Dinledikten sonra konuyu yine ekonomi politikasına getirdi:
“Para politikasına takılıp kalmayın. Ekonominin teknoloji yanına, eğitime, insan sermayesi yanına önem verin. Elbette enflasyon düşmeli, ama neden enflasyon var? Öncelikle bunu düşünmeli. Teknolojiyi, eğitimi ve nitelikli insan gücünü unutursanız enflasyon sonra yine karşınıza çıkar zaten. Rekabet de edemezsiniz.”
Şimdi düşünüyorum. Solow sanki Türkiye’nin sonraki günlerini, bugünlerini görmüş gibi konuşmuştu. Türkiye şu anda eğitime, nitelikli insan gücü yetiştirmeye eğilmiyor. Tersine, iktidar kendine seçmen yetiştirmeye çalışıyor. Dini eğitim verdiği kişiler kendisini destekleyecek varsayımı ile onlara istihdam yaratmaya çalışıyor.
Solow’un katkıları ve önerileri
Solow, üniversite eğitimine Harvard’da sosyoloji okumakla başlıyor. Ancak 2. Dünya Savaşında orduya katılıyor. Dönüşte, daha sonra evleneceği kızın da etkisiyle, yine Harvard’da iktisada yöneliyor. Burada Wassily Leontief ile girdi-çıktı (input-output) modelleri üzerinde çalışıyor.
Leontief ile yaptığı çalışmalarda verilerle de uğraştığı için istatistik ve ekonometriye kayıyor. Bu sırada MIT’den gelen öğretim üyeliği teklifini kabul edip ekonometri dersleri vermeye başlıyor. The Nobel Prize (1987). MIT’de Paul Samuelson ile yaptığı ortak çalışmalarla makroiktisada yöneliyor.
Solow’un 1950’ler başındaki çalışmaları, 1956’da yayınlanan Ekonomik Büyüme Teorisine Bir Katkı (A Contribution to the Theory of Economic Growth) makalesine doğru götürüyor ve kendi alanında o dönemin en önemli yayını kabul ediliyor.
Bu makalede kişi başına üretim miktarı, sabit bir tasarruf oranı varsayımı altında, sermaye birikimi (yatırım) ve işgücü (nüfus) artışı ile sağlanıyor. Üretim başlarda hızlı artıyor, ancak sermayenin giderek azalan verimi ile büyüme giderek yavaşlıyor ve çok uzun dönemde duruyor.
Solow’un bu modeline göre teknolojik gelişme yoksa, uzun dönemde büyüme artamıyor, tersine duruyor. Büyümenin sürmesi için teknolojik gelişmenin ve işgücü eğitiminin yükselmesi gerekiyor.
Solow’un 1957’de yayınlanan Teknolojik Gelişme ve Üretim Fonksiyonu ile 1960’da yayınlanan Yatırım ve Teknolojik Gelişme çalışmaları büyümenin verilerle açıklanmasına yöneliktir. Bunlar, Solow’un deyimiyle “büyüme muhasebesi” çalışmalarıdır.
Bu çalışmalarda ve başkalarının yaptığı araştırmalarda gösterildiği gibi, kişi başına üretim sermaye birikiminden ve işgücü artışından daha fazladır. Yani ortada, faktör artışlarıyla açıklanamayan bir “Solow artığı” vardır. Bu da teknolojik gelişmeden kaynaklanmaktadır.
Ancak Solow’un bu ilk büyüme modelinde teknolojik gelişme dışarıdan gelmektedir, dışsaldır. Bu nedenle bu modele “dışsal büyüme modeli” de denmiştir. Bu durumu aşmak üzere Solow ve bazı öğrencileri, 1960’larda teknolojik gelişmenin yeni (vintage) makinalarla birlikte geldiğini dikkate alan ek çalışmalar yaptılar.
Yeni makinalar için elbette daha iyi eğitilmiş, yeni teknolojiyi bilen işgücü gereklidir. Bu yönüyle yeni çalışmalar eğitimi vurgulamaya başladılar.
Daha sonraki çalışmalarda teknolojik gelişmenin model içinde, içsel olarak açıklandığı büyüme modelleri de vardır. Bu modellere de işsel büyüme modelleri deniliyor.
Tüm bu çalışmaların getirdiği önemli sonuç şudur; uzun dönemde sürdürülebilir büyüme için hem teknolojik gelişmeyi, hem işgücünün, daha geniş olarak nüfusun eğitimini önceleyen politikalar uygulanmalıdır. Ancak böylece uluslararası rekabet de sağlanabilir.
Türkiye’de iktidarlar, özellikle son yıllarda büyüme konusuna maalesef böyle bakmıyorlar. Şunu sıkça duyuyoruz; “gelsinler kredi verelim, yatırım yapsınlar, sonra da ürettiklerini ihraç etsinler.” Bu yaklaşım on yıllardır yapılan büyüme çalışmaları ışığında çok anlamsızdır, saçmadır.
Daha da kötüsü eğitime yaklaşımdır. Eğitimde ağırlık giderek dini (veya manevi) konulara veriliyor. Gerçek dünyadaki rekabeti dikkate alamayan, nüfusun refahını düşünemeyen bir yaklaşımdır. Bunun sonunda Türkiye giderek daha gerilere düşmektedir.
Yazıyı bitirirken merak ettiğim bir konuya açıklık getireyim. Prof. Solow beni tanımıyordu. Nasıl oldu da IEA Lizbon konferansına Türkiye’nin 2000-2001’deki bunalımını ve IMF destekli istikrar programını anlatayım diye davet etti?
Bu sorunun yanıtını kesin olmamakla birlikte sonra öğrendim. Beni, kendisiyle birlikte LINK projesinde çalıştığım Prof. Lawrence Klein önermişti. Klein ile ilgili bazı anıları da daha sonra yazmak isterim.
Not: Yeni yılınızı en iyi dileklerle kutlarım. Dilerim en kötüsü geride kalmıştır.
Kaynakça
Krugman, Paul (2007) “Who Was Milton Friedman?” The New York Review of Books, 54 (2), February ss. 1-15.
Solow, Robert M. (2004) “Is Fiscal Policy Possible? Is It Desirable?” Structural Reform and Economic Policy içinde, derleyen Robert M. Solow. International Economic Association. Palgrave MacMillan, New York ss. 23-40.
Solow, Robert M. (1966) “Comments”, Guidelines: Informal Controls and te Market Place George Shultz and Robert Aliber (Ed.). University of Chicago Press ss. 62-66.
The Nobel Prize (1987) “Robert M. Solow Biographical”
Uygur, Ercan (2002) “The two-tier crises in Turkey and the aftermath”, International Economic Association World Congress, Invited Paper, 9-13 September, Lisbon.
Ercan Uygur kimdir?Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alan Prof. Dr. Ercan Uygur, 1969'da ODTÜ'yü bitirdi. Mezuniyetinin ardından Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) ‘uzman yardımcılığı' sınavına girdi. Ancak, Uygur'un da aralarında olduğu sınavda başarılı olan üç kişi göreve başlatılmadı. Uygur, daha sonra sınavına girdiği Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. Bir yıl sonra iki yıllık lisansüstü öğrenim bursu için OECD'ye yaptığı başvuru, davet edildiği mülakatın ardından kabul edildi. İngiltere Warwick Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı. Doktorasını East Anglia Üniversitesi'nde yaptı; bu sırada bir yıl ‘ekonometri' dersi verdi. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat ve Maliye Bölümü'ndeki ‘ekonometri' kürsüsünde asistanlık sınavına girdi; aynı yıl bu kürsüde göreve başladı. Doçentlik çalışmaları için 1981'de dokuz aylık Norveç Hükümeti bursu ile bu ülkeye gitti, Prof. Dr. Leif Johansen ile çalıştı. Türkiye'deki doçentlik sözlü sınavının yapılacağı gün, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile iki jüri üyesi, Prof. Dr. Tuncer Bulutay ve Prof. Dr. Nuri Karacan üniversiteden uzaklaştırılınca yapılamayan jüri toplantısı yedi ay sonra gerçekleştirilebildi. 12 Eylül 1980 darbesini izleyen süreçte üniversiteden uzaklaştırılan Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Bulutay'ın "Bizleri temsilen Mülkiye'de kalacaksın" dediği Uygur, 1983'te ‘doçent' unvanını aldı. 1988'de Fulbright bursu ile ABD'ye gitti, Prof. Dr. Lawrence Klein ile LINK projesinde çalıştı. 1989'da ‘profesör' unvanını aldı. 1994-2012 döneminde Koç Üniversitesi'nde yaz dersleri verdi. Mülkiye'den 2010 sonunda erken emekli oldu. Mülkiye'de öğretim üyesiyken şu kurumlara danışmanlık yaptı: - İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (1986-1994) - Wharton Econometric Forecasting Associates (1988-1991) - T. C. Merkez Bankası (1988-1993 ve 1997-1998) - Devlet İstatistik Enstitüsü, TÜİK (1990-1996) - ILO / Uluslararası Çalışma Örgütü (proje danışmanı, 1990) - T. C. Hazine Müsteşarlığı (proje danışmanı, 1992-1993 ve 1997-1999) - Dünya Bankası (proje danışmanı, 1999, 2002, 2009, 2010-2011) - Birleşmiş Milletler ECE (proje danışmanı, 1999-2000) - Third World Network (2009) Yeni Yüzyıl gazetesinde köşe yazarlığı (1995-1998), Mülkiye'de İktisat Bölümü Başkanlığı (1996-2008), Ankara Üniversitesi Bilim Kurulu üyeliği (2002-2010), Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanlığı (2003 -2019), Ekonomi-Tek dergisi editörlüğü (2012-2020), Uluslararası Final Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve İİBF Dekanlığı (2016-2021) yaptı. 2011'de Uluslararası Ekonomi Birliği (IEA) Danışma Kurulu üyeliğine seçildi, bu görevi halen devam ediyor. 2012'de Kyoto Ödülü Danışma Kurulu üyeliğine davet edildi; editörlüğünü yaptıkları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce 12 kitabı yayımlandı, 50'nin üzerinde bilimsel makale yazdı. Eylül 2021'den itibaren, Mülkiye'den öğrencilerinin kurup yönettiği T24'te köşe yazısı yazıyor. Prof. Dr. Ercan Uygur, 38 yıllık üniversite hayatını; 18 Mayıs 2017'de davet edildiği Mülkiyeliler Birliği Çarşamba Söyleşileri'nde Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın konuşması için koyduğu başlıkla özetliyor: "ODTÜ'de Öğrenci, Mülkiye'de Hoca…" |