Eray Özer

16 Eylül 2024

Sosyalistlerin cenazelerinde hiçbiriniz konuşmayın, hiçbiriniz!

Cenazede devlet büyüklerimiz dile getirmedi “her nedense”, ben dile getireyim: Sosyalistti Ayşenur Ezgi. Devletimiz bunu böyle bilsin. Sosyalist Ayşenur Ezgi Eygi bir devrim şehididir

Ayşenur Ezgi Eygi

Bir kadın geçti bu dünyadan.

Özel bir kadın.

İyiliği gözlerinden taşan, gülüşünden akan bir kadın.

Pamuk anneannesinin bile kelimelere sığdıramadığı, “Çok başkaydı. Çok!” diye tarif etmekle yetindiği bir kadın.

İsmi Ayşenur Ezgi Eygi.

Ailenin Ayşenur’u, sosyalist arkadaşlarının, yoldaşlarının Ezgi’si.

1998’de Antalya’da açtığı gözlerini içindeki devrimci ateşle 2024’te Batı Şeria’da kapadı Ezgi.

Sosyalistti.

Sosyalizmle, ailesiyle birlikte çocuk yaşta yaşamaya başladığı kapitalizmin anayurdu Amerika’da tanışmıştı.

Evet, sosyalizmin ve komünizmin en büyük öcü olarak tarif edildiği coğrafyalarda da sosyalist olunabiliyordu.

Dünyada ezilen tüm halkların kardeşliğine inanıyordu Ezgi.

Ezilen tüm halkların ezenlere karşı durması gerektiğine, ancak bu birlikten doğacak güçle daha adil, daha eşit, daha özgür bir dünya kurabileceğimize inanıyordu.

Çünkü sosyalizm; ondan en çok korkanların tüm insanlığı inandırmaya çalıştıklarının aksine inancı, kültürü, kimliği ne olursa olsun yoksulların, işçilerin, emekçilerin tek bir milletten olduklarını öğretmişti ona.

İsrail’in üzerine bomba yağdırdığı çocukların acısına bizzat şahitlik etmek, onları anlamak, onlarla yoldaş olmak için düşmüştü Filistin yollarına.

Daha bu yıl mezun olduğu Washington Üniversitesi’nde Filistin’le Dayanışma eylemlerine öncülük ederken, diplomasını almak için sahneye Filistin bayrağıyla çıkarken, mezuniyet kepinin altına sardığı kefiyesiyle poz verirken koymuştu kafasına: Filistin’e gidecekti.

Ortadoğu’da Feminist Sinema” dersini veren ve kendi de 2013’te Batı Şeria’da Filistin’e destek eylemlerine katılan üniversiteden hocası Aria Fani’den de biraz etkilenmişti belki.

Ama Ezgi’ninki öyle gençliğin verdiği ateşle alınmış devrimci romantik bir karar değildi.

Hocası Fani, “Batı Şeria’da kendisini nasıl bir ortamın beklediğine dair inanılmaz derecede bilgi sahibiydi. Asla naif, ne olduğundan habersiz bir gezgin değildi. Aksine aktivizmle geçen yılların tecrübesiyle neyle karşılaşacağının gayet farkındaydı” diye anlatıyor Ezgi’nin bilinçli aktivizmini.

Liseden beri sosyalistti. Nereden baksanız en az sekiz senedir bilinçli bir devrimci olarak yaşıyordu hayatını.

Sekiz senedir eylemlere katılıyor, yazılar yazıyor, protestolara liderlik ediyordu.

Hayatın anlamının “bir şeylere sahip olmakta” değil, “bir şeyleri değiştirmek için mücadele etmekte” yattığına inanıyordu.

Ailesinin anlatımlarına bakınca onun böyle doğduğunu anlıyoruz.

Zarif bir ruhla… Bir şeyleri değiştirme azmiyle… Kötülüğe karşı durma refleksiyle…

Marx’ın “Sosyalist olunmaz, sosyalist doğulur” diye bir sözü yok. Zira sosyalist doğulmaz; okuyarak, öğrenerek, bilinçlenerek sosyalist olunur.

Fakat Ezgi ruhuna en yakışan siyasi kimliği giymişti üstüne ve hayatı böyle yaşamayı, kalbinin ve aklının ona fısıldadığı gerçeğin peşinden gitmeyi tercih etmişti.

İki gün önce bu dünyadan uğurladık Ezgi’yi.

Cenazesinde devlet büyüklerimiz, siyasi liderlerimiz vardı.

Belli ki, sosyalist Ezgi’nin Filistin’e desteği devletimizin hoşuna gitmişti.

Devletimizin büyüklerinin bazıları konuştu cenazesinde. Konuşamayanlar öfkelendi.

Birbirleriyle kavga ettiler. Cenazede.

Bir de lüks arabalarından tanıdığımız Diyanet’in başkan yardımcısı söz aldı, “Şehidimiz Ayşenur kardeşimiz, artık milletimize mal olmuştur, ilelebet aziz milletimizin bağrında yaşamaya devam edecektir” dedi.

Kimse Ezgi’nin anlı şanlı bir sosyalist olduğunu söylemedi.

Bir fotoğraf duruyor önümde.

18 yaşındaki Ezgi, Kuzey Dakota’da Sioux yerlilerinin koruma altındaki alanında suyu kirleten petrol şirketlerine karşı eylemde sağ yumruğu havada poz veriyor.

Bir başka fotoğrafı da ben açıyorum.

Reşit Kibar gürül gürül Karadeniz ormanlarının önünde. Artvin Hopa’da ormanlarına bungalov yaptırmamak için yollara dökülen Reşit Kibar. “Bir ağacı ben ölürsem keserler” diyen Reşit Kibar. Öldüğü gün sadece tek bir ağacı kesebilenlerin kör kurşununa hedef olan Reşit Kibar.

Ayşenur Ezgi Eygi, Reşit Kibar’dı.

Ayşenur Ezgi Eygi, Narin Güran’dı.

Ayşenur Ezgi Eygi, Polonez işçisiydi.

Filistinliydi.

Sioux’ydu.

Zapatista’ydı.

1 Mayıs’ta alanlara çıkandı.

Biber gazlarıyla müdahale ettiğiniz bir eylemde cop yiyendi.

Diyarbakır’da bir Kürt, Hopa’da bir Laz, Bursa’da bir Roman’dı.

Muktedirin sesini yok saydığı, kesmek istediği, zindanlara hapsettiği herkesti Ayşenur Ezgi.

Cenazede devlet büyüklerimiz dile getirmedi “her nedense”, ben dile getireyim:

Sosyalistti Ayşenur Ezgi.

Devletimiz bunu böyle bilsin.

Sosyalist Ayşenur Ezgi Eygi bir devrim şehididir.

Ruhu şad olsun.

“Çalışan insanların gerçek bir sesi olsaydı, en kötü ile ikinci en kötü arasında seçim yapmak zorunda kalmazdık.”

                                                                                               Ayşenur Ezgi Eygi

Eray Özer kimdir?

Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.

Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.

Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.