Bu hafta size çok ilginç bir gazetecilik hikâyesi anlatmak istiyorum.
Habercinin bizzat haberin kendisine dönüştüğü bir hikâye bu…
Hikâyemiz aslında çok daha eskiye uzanıyor fakat arşivlerin taranmasına varan olaylar zinciri Washington Post yayın yönetmeni Sally Buzbee’nin kısa bir süre önce aniden ve hiçbir açıklama yapmadan istifa etmesiyle başlıyor.
Buzbee’nin bu ani istifasının arka planına geçmeden önce bir bilgi daha aktarmak istiyorum.
Washington Post yayın yönetmeni Sally Buzbee
Siyasi yelpazede “ortanın sağında” diye adlandırabileceğimiz bir çizgide yayın yapan Washington Post uzun süredir ciddi miktarda zarar ediyor. Gazetenin sadece geçen yılki zararı 77 milyon dolar.
Bunu gazeteciliğe dair bazı eksiklikler, teknolojik adaptasyon sorunları, editöryal vizyonsuzlukla açıklamak mümkün. Fakat bir yandan da Trump fenomeni sonrası ortanın sağı diye bir siyasi pozisyonun Amerikan toplumda neredeyse hiç karşılığının kalmadığının da altını çizmek isterim.
Cumhuriyetçi tabanın hızla radikal sağa savrulduğu, Trump karşıtı herkesin Demokratlar çatısı altında pozisyon elde ettiği, dolayısıyla Demokratların da -hadi merkezin sağına demeyelim- merkeze doğru sağa kaydığı bir siyasi iklimden söz ediyoruz.
Amazon’un sahibi Jeff Bezos’a ait Washington Post’un böyle bir siyasi iklimde sahip olduğu pozisyonun toplumda bir alıcısı kalmadı ve gazete paranın yanı sıra saygınlık açısından da büyük kayba uğradı.
İşte tam bu noktada Jeff Bezos, Washington Post’u yeniden kâra geçirmesi ve haber merkezini yeniden şekillendirmesi için İngiltere’den bir ismi, Will Lewis’i gazetenin başına getirdi.
Lewis gazetenin CEO’su ve yayıncısı olarak göreve başladı. (“Publisher” yani “yayıncı” kelimesi bizde kullanıldığında genelde sahipliğe denk düşer ama aslında “imtiyaz sahibi” yahut en üst düzey yöneticisi olarak anlamak lazım. Lewis de Amazon’un da sahibi Jeff Bezos’a ait olan Washington Post’un en tepesindeki isim).
Buraya bir not daha düşmek isterim: Lewis’in geçmişinde haber merkezi tecrübesi olsa da CEO veya “yayıncı” pozisyonu Amerikan gazeteciliğinde editoryal süreçlerin dışında kalan bir pozisyon. Bizim gibi içeriğe müdahalenin gazetenin sahibinden başladığı bir ülkede anlaması güç biliyorum ama CEO haber merkezini baştan aşağıya yeniden dizayn edebilse de içeriklere müdahale edemiyor.
Lewis de içeriğe müdahale edemese de zaten Washington Post haber merkezini yeniden düzenleyeceğini bir açıklamayla duyurdu. Buna göre haber merkezi üç ana birimden oluşacaktı. Birimlerden biri politika, ekonomi ve diğer günlük haberlerin yer alacağı içeriklerle ilgilenecekti. Bir diğeri köşe yazıları, analizler vesairenin yer alacağı “Görüş” kısmı olacaktı. Bir de İngilizcede “service journalism” denilen ve sağlık, yaşam tarzı, eğlence alanlarında haberlerinin yer alacağı yeni bir departman kurulacaktı. Lewis’in Buzbee’ye bu yeni kurulacak birimin şefliğini önerdiği fakat yayın yönetmeninin istifasında bu teklifin de rol oynadığı yazıldı, çizildi.
Biz gelelim istifanın öbür yüzünde yaşananlara…
Olaylara geçmeden önce The Daily Telegraph’ta şef editörlük görevinde bulunan Lewis’in kariyerinin bir döneminde üstlendiği bir başka görevi anlatmak istiyorum. Zira sabık yayın yönetmeni Buzbee’yi istifaya götüren asıl neden burada gizli.
Lewis, 2010’da medyanın karanlık prensi Rupert Murdoch’ın News Corporation’ında Yönetim ve Standartlar Komitesi isminde bir komitenin başına getirildi ve iddialara göre bu pozisyonda aslında News Corp’un karıştığı büyük bir skandalı örtbas etmekle görevlendirildi.
Peki, News Corp’un mağdurlara milyar dolara ulaşan tazminatlar ödemesiyle sonuçlanan bu skandal neydi?
Şöyle ki… 2011’de News Corp’a ait bazı gazetelerin; ünlülerin, siyasi isimlerin, İngiliz kraliyet ailesi üyelerinin ve hatta oğlunu cinayete kurban veren bir ailenin de olduğu bir grup mağdurun cep telefonlarını hacklemek suretiyle (kendileri hacklemiyor tabii, anladığımız bunun için hackerlarla çalışıyorlar) fotoğraflar, sesli mesajlar gibi bazı özel içeriklere eriştiği ortaya çıktı.
Aralarında Elton John ve Prens Harry’nin de yer aldığı mağdurlar konuyu yargıya taşıdı. News Corp mağdurlara toplamı milyar dolara ulaşan tazminatlar ödemek zorunda kaldı.
İddiaya göre bugün Washington Post’un en tepe pozisyonunda yer alan Will Lewis yargıya taşınan bu skandalı News Corp’un emriyle bundan yaklaşık 13 yıl önce “temizlemekle” görevlendirilmişti ve bu amaçla kurum içi bazı e-postaları imha etmişti. Daha sonra sayıları on binleri bulan bu yazışmaların başka bir nedenle silindiği öne sürülmüştü.
Aradan geçen uzun yıllara rağmen mesele kapanmadı. Londra’da bir yargıcın 2023 sonlarında telefon hackleme mağdurlarının davada daha fazla iddiada bulunabileceklerini karara bağlamasıyla yeniden gündeme geldi.
Dananın kuyruğu tam burada koptu.
Washington Post’un yayın yönetmeni Sally Buzbee bu konuyu yeni gelişmeler ışığında haberleştirmek istedi, buna karşın haber merkezine müdahale etmemesi gereken Will Lewis yayın yönetmeniyle konunun haber değeri taşıyıp taşımadığına dair bir tartışmaya girdi.
Lewis haber merkezine kendisinin de içinde yer aldığı skandallar zincirini haberleştirmemeleri için baskı yapmadığını iddia ediyor fakat New York Times, geçen hafta Buzbee’nin istifasına dair içeriden aldığı bilgilerin bu iddiayı desteklemediğini belirten bir makale yayımladı.
NY Times, Buzbee ve Lewis’in bu konuda iki kez tartıştığını ve her seferinde Buzbee’nin istifaya bir adım daha yaklaştığını öne sürdü.
Bu da yetmiyormuş gibi Lewis’in bir başka gazeteciye bu konuda haber yapmaması için baskı yaptığı ortaya çıktı. NPR Haber’den David Folkenflik, Lewis’in 2023’ün Aralık ayında hackleme skandalını haberleştirmemesi için kendisine baskı yaptığını, hatta haber yapmama karşılığında kendisine Washington Post’taki planlarını anlatacağı özel bir röportaj vermeyi defalarca teklif ettiğini açıkladı.
Üstelik Lewis’le Washington Post haber merkezi arasındaki gerilimi patlama noktasına getiren sadece bu iddialar değil.
Lewis, The Telegraph’ın başındayken Amerikan gazetecilik ekolü açısından kabul edilemez bulunan başka eylemlere de girişmiş bir isim.
Örneğin Telegraph yayın yönetmeniyken Britanya parlamentosu üyelerinin usulsüz harcama belgelerine ulaşmak için haber kaynağına 140 bin dolar ödemeyi kabul etmesi Amerika’da geçerli olan gazetecilik ilkelerine aykırı bulunuyor.
Lewis’in ABD seçimlerinden sonra Buzbee’den boşalan koltuğa geleceğini ilan ettiği eski yardımcısı Robert Winnett da eleştirilerin odağında. (Seçime kadar Post’un gediklilerinden Matt Murray görev yapacak.)
Haber kaynağına ödeme yapma meselesinde Winnett’ın da suç ortağı olduğuna dikkat çeken The Guardian; Lewis ve Winnett’la ilgili haberinde etik açından problemli bir başka konuya daha yer verdi.
Buna göre, 2004 yılında kıdemli muhabir olarak Sunday Times’ta çalışan Robert Winnett, bir meslektaşıyla giriştiği gizli bir habercilik operasyonunda o dönem gazetede stajyer muhabir olarak çalışan Claire Newell isimli gazeteciyi kimliğini gizleyerek bir sekreterlik ajansına yazdırdı.
Sadece bu operasyon için kiralanan özel bir ofisten yönetilen süreçte Winnett ve ortağı Claire Newell’ı devlete yazıcı olarak sokmayı başardı. İngiliz devletinin içine yazıcı olarak sızan ve gizli belgeleri Sunday Times’a sızdıran Newell sonunda yakayı ele verdi ve tutuklandı. Fakat hakkında hiçbir zaman dava açılmadı.
Tüm bu açığa çıkan bilgiler sonrası Amerikan medyası Lewis ve Winett’ın Washington Post’a uygun isimler olup olmadığını sorgulamaya başladı. İngiliz ekolünde bir yere kadar tahammül edilen bu habercilik tarzının Amerikan gazeteciliğine ters olduğu ve Washington Post haber merkezinin içinde de bu tür bir haberciliğe karşı çıkanlar olduğuna dair yazılar Politico, NPR News, NY Times gibi mecralarda ardı ardına yayımlandı.
Lewis ise halen görevinde… Hikâyenin nasıl sonuçlanacağını hep beraber göreceğiz. Fakat haber merkezi kulislerinden sızan bilgi Washington Post çalışanlarının Lewis’e karşı direnmeye devam edeceği yönünde…
Bezos cephesinden ve istifa eden yayın yönetmeni Buzbee’den henüz bir açıklama yok.
Meseleyi bizim açımızdan ele alırsak arada dağlar, yıllar, hatta yüzyıllar var…
Şöyle söyleyeyim; Lewis ile Buzbee arasında hackleme skandalına dair yaşanan tartışmalar sadece rakip yayınlarda değil, bizzat Washington Post’ta da yayımlandı.
Düşünün bizde bir gazetenin CEO’sunu hedefe koyan bir haber bizzat o gazetede yayımlanacak… Rüyamızda görsek inanmayız…
Politico süreci ele aldığı haberinde Post’un bu konudaki duruşunun çok net olduğunu, gazeteyi Jeff Bezos aldıktan sonra Bezos’la ilgili haberlerin sayısında herhangi bir azalma olmadığını örnek göstererek ortaya koydu.
Düşünün bizde bir patron gazeteyi alacak ama gazete patrona dair kimisi de aleyhte olan tüm haberleri eksiksiz yayımlamayı sürdürecek… Rüyamızda bile göremeyiz…
Yazıyı bizzat yaşadığım eski bir olayı anlatarak bitirmek isterim.
Yaklaşık on yıl önce bir vesileyle bir masada dansözlük yapan bir hanımefendiyle tanıştırıldım.
Birazdan sanatını icra edecek hanımefendi sahne sırasını beklerken bir arkadaşım beni, “Eray, yakın arkadaşım. Gazeteci” diye hanımefendiye takdim etti. Elimi uzattım, tokalaştık, oturdum.
Normalde ilgi çeken bir meslek olduğu için biz gazetecilere ilk olarak “Hangi gazetede çalışıyorsun” sorusu sorulur.
Bu kez öyle bir soru gelmedi.
Hanımefendi yüzüme hüzünle uzun uzun baktı, baktı ve ağzından şu cümleler döküldü: “Geçmiş olsun abi… Bizimkisi puşt âlem ama sizinkisi bizimkinden de puşt.”
İyi haftalar…
Eray Özer kimdir?Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi. Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti. Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı. Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz. |