Başlık, Bulutsuzluk Özlemi ile Duman’ın, Bulutsuzluk Özlemi’nin yirminci yılı vesilesiyle Harbiye Açıkhava’da gerçekleştirdikleri ‘Uçtu Uçtu’ düetinden sonra Kaan Tangöze’nin Nejat Yavaşoğulları’na hitaben söylediği bir cümle. Ardından Nejat Yavaşoğulları ise Kaan Tangöze’ye, “Kaan, siz ne olacaksınız?” diye sormuştu.
Ve Duman yirmi yaşında!..
Türkiye’de “Türkçe sözlü rock müzik yapılır mı?” tartışması 1980’li yıllara kadar gider. Ancak daha öncesinde, özellikle 1970’li yıllarda başını Cem Karaca, Moğollar, Barış Manço gibi isimlerin çektiği ‘Anadolu Rock’ akımı kendini bu tür müziğin bu topraklara has bir biçimde icra edildiğini çoktan ispatlamıştı.
Anadolu ezgileriyle rock müziğin harmanlanması sonucu ortaya çıkan Anadolu Rock kendinden sonra gelen isimlere de öncülük ederken takvim yaprakları 1990’lı yılları gösterdiğinde rock müziğini dünya formlarına göre yapan isimler ortaya çıkmaya başladı: Özlem Tekin, Şebnem Ferah, Kargo, o sıralar onuncu yıllarını kutlamakta olan Bulutsuzluk Özlemi ve Pentagram, Mor ve Ötesi, Teoman 90’lı yıllar Türkiye’sinde kafasını göstermeye başlayan rock müziğin en popüler isimleri arasındaydı.
1999’da Duman oldu Türkiye!
Sadece müzikal olarak değil kültürel olarak da yaygınlaşmaya başlayan rock, az kişiye çalınan konserlerin üzerine bir perde çekerek daha kalabalık kitlelere ulaşmaya başlamıştı. Birbiri ardına yayınlanan albümler, plak şirketlerinin bu tür müzik yapanlara daha fazla dikkat kesilmesi, Blue Jean gibi dergilerin duruşu vs. rock’ın yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştu.
1999 yılında ise Türkiye’de rock müzik mevcut durumunda farklı bir ses duydu: Duman.
Gitar ve vokalde Kaan Tangöze, solo gitarda Batuhan Mutlugil, bas gitarda Ari Barokas, davulda Alen Konakoğlu’ndan oluşan grup rock’ın Kaan Tangöze’nin kendine has vokaliyle birleşmesiyle bu topraklarda daha önce yapılmamış hatta denenmemiş bir sound’la tanıştırıyordu Türkiyeli dinleyicileri.
‘Grunge’ı Türkiye’ye taşıdı
Yanan Galata Köprüsü’ne ağıt niteliğinde olan ve ‘Eski Köprünün Altında’ ismini taşıyan on şarkılık albüm gerçekten ‘farklı’ bir şeylerin bizi beklediğinin göstergesi bir müziğin habercisiydi. Albümle aynı adı taşıyan Eski Köprünün Altında şarkısı hit olup dillere pelesenk olurken Dönek, Halimiz Duman ve Hayatı Yaşa grubun dünyaya bakış açısını daha ilk albümden yansıtan şarkılar olarak dikkat çekiyordu. Punk’ın yapıtaşlarıyla döşenmiş İstanbul, albüme çeşitlilik kazandırırken Bebek, Hatun, Senin Gibi ise kadınları konu ediniyordu.
Grunge, Türkiye’de adını ilk kez Duman’la duyuruyordu.
Grup 2002 yılında piyasaya çıkan Belki Alışman Lazım albümüne, çıkış parçası olarak Sezen Aksu’nun muhteşem eseri Her Şeyi Yak’ı seçmişti ve şarkıya yaraşır bu cover müzik kanallarında, radyolarda çalınmaya başladığında Duman henüz ikinci albümünde ustalık dönemine girdiğini ispat ediyordu. Bir anda rock’la ilgili ilgisiz herkesin radarına giren Her Şeyi Yak gruba olan merakı artırıyor ve albüm de binlerce kişinin arşivindeki yerini alıyordu. Bu Akşam gibi coşkulu partilerin aranan şarkılarının yanında politik duruşlarından ödün vermeyeceklerinin habercisi olan Masal, Manası Yok parçaları, grubun omurgasının ne derece sağlam olduğunun yansımasıydı.
Ardından, 2005 yılında gelen ve on iki şarkıdan oluşan Seni Kendime Sakladım dinleyiciler için sindirilmesi zor bir albüm olarak kayıtlara geçti. Aşk temasının biraz daha ağır bastığı Seni Kendime Sakladım’ı dinleyiciler zamanla daha çok sevmeye başladı ve Aman Aman, En Güzel Günüm Gecem, Rüyanda Görsen İnanma gibi şarkılar hafızalara kazındı.
Duman I, Duman II ve Darmaduman
Aradan dört yıl geçtikten sonra Duman hayranlarını hayli bereketli bir sene bekliyordu. Zira üç yılda bir albüm çıkarma adetini bir yıl uzatan grup elindeki şarkıları biriktirmiş ve toplam yirmi şarkılık Duman I ve Duman II albümleriyle fanlarına bayram havası yaratmıştı. Neşe, keder, aşk, ülke ve dünya gündemi, fani dünya gibi konular Duman I ve Duman II’de kendine yer buluyordu. Bu arada grup eleman değişikliğine de giderek Türkiye’nin en önemli davulcularından biri olan Cengiz Baysal’lı kadrosuyla yoluna devam ediyordu.
2013 yılındaki grubun son albümü Darmaduman artık grubun olgunluk dönemi işiydi. Gezi Direnişi’ne selam yolladıkları Eyvallah’ı ilk olarak internetten yayınlayarak karakterini bir kez daha ortaya koyan grubun bu albümünü diğerlerine göre daha isyankâr, daha coşkulu olarak nitelemek mümkün. Seviyorsan İnanıyorsan’da zincirleri kıran âşıklar, Hrant Dink, Sivas Katliamı gibi ülkenin kılcal damarlarından bir türlü çıkmak bilmeyen vahşetlere parmak tutan Köpekler, bir Türkiye rapsodisi olan ve “Fela Kuti’yle beraber çalınsa ne güzel olurmuş” dedirten Sınana Sınana, Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş Kolay Değildir gibi şarkılar Darmaduman’da ön plana çıkmaktaydı.
CEO’su da dinliyor, ev kadını da…
Artık taklitlerinin bile çıkamayacağını yakinen bilmiş, görmüş, yaşamış olduğumuz bir grup Duman... Kendilerinin de her zaman belirttiği gibi bir konser grubu olan ve adeta ‘sahada basmadık yer bırakmayarak’ Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanını karış karış gezerek dinleyiciye ulaşmak isteyen Duman’ın en belirgin özelliği nedir diye sorsalar herkesin verecek farklı bir cevabı olur muhtemelen. Zira grubu şirket CEO’sundan fanatik futbol taraftarına, öğrencisinden şıkır şıkır hanımlara kadar her yaştan her kategoriden insan dinliyor.
Duman’ın bugünlere sapasağlam ve her gün daha da büyüyerek gelmesinin sebebi, şarkılarındaki ve özellikle konserlerindeki samimiyet, dinleyiciyle hep içli dışlı olmaları, yukarıda bahsettiğimiz kendine has müzik tarzı ve Altın Kelebek Ödülleri’nde Bulutsuzluk Özlemi vokalisti Nejat Yavaşoğulları’nın da söylediği gibi “Duman’ın bir dünya grubu” olması.
Nice yıllara Duman. “Çok sağ olun arkadaşlar!”