Özellikle “Kaybedenler Kulübü” filminin efsane müziklerinden tanıdığımız Gülce Duru, uzun bir aradan sonra yayınladığı sekizinci teklisi “O Sırada” ile tekrar karşımızda. Sona ermiş bir aşkın ardında kalan kişiye ait duyguları en samimi şekilde anlatan şarkı, Gülce Duru’nun “singer/songwriter” özelliğini de öne çıkarıyor. Hem “O Sırada”yı hem de sanatçının âleminde neler olup bittiğini Gülce Duru’yla konuştuk.
Gülce Duru
- Hatırladığım kadarıyla en son geçen yıl “Bitmesin Bu Yaz” şarkısını yayınladın. Uzun bir ara. Neler yaptın?
Boş durmadım tabii ki. Geçtiğimiz bir sene boyunca, bir yandan “O Sırada”yı yayına hazırlarken; şarkı yazmaya ve demolar kaydetmeye devam ettim. Aynı dönemde seslendirme ve dublaj alanında temel ve ileri seviye eğitimler aldım, “BizuBiju by Gülce Duru” adını taşıyan markam için tasarım polimer kil takılar ürettim.
- Dinleyici seni özellikle Ozbi’yle olan ortaklığından ve Kaybedenler Kulübü filminin müziklerinden tanıyor. Seni takip edenler artık solo kariyerinde de yaptıklarından haberdar mı?
Yakın takipte olan sadık dinleyicilerim haberdarlar. Daha geniş çemberde yer alanların çoğuna henüz ulaşabilmiş değilim sanırım, maalesef. Tanıtım imkânları ve faaliyetlerinin yeterliliği/etkililiği, dijital müzik platformlarının algoritma işleyişleri bu durumu etkileyen faktörler diye düşünüyorum. Ben istikrarla üretmeye devam ediyorum, sahne performansına uzun süredir ara vermiştim, senenin son aylarından itibaren solo projemle tekrar aktif olmayı planlıyorum. Zamanla daha geniş kitlelere ulaşacağımı umuyorum.
- Yeni şarkın “O Sırada” yayınlandı. Açıkçası şarkıyı dinlerken gözümün önüne; üzerine vurmuş bir ışık, arkada bir “jazzband”, elinde yukarıdan sarkan eski bir mikrofon, sen “Yokluğun yürüdü yanımda…” diye hafif hafif salınırken “O Sırada”yı söylerken geldin. Böyle bir ortama yakışmaz mıydı şarkı?
Kesinlikle yakışırdı, benim de gözümde canlandı. Gerek şarkının gerekse benim söyleme stilimden kaynaklı sanırım, oluşan bu imgeler… Diğer yandan, pek çok kişinin dinledikçe şarkıda kendi hikâyesinden izler bulabileceğini de hissediyorum, dahası da onların gözlerinde canlandıracakları anılar geçidince, tahayyüllerince artık…
- Nedir şarkının hikâyesi? Nasıl ortaya çıktı?
Şarkıyı yazalı 2 yıl olmuştur. Özel ve güncel bir duruma, halime ithafen yazmadım. Üstesinden gelmesi zor bir ayrılığı, birinin hayatına rahatlıkla devam ederken diğerinin bocaladığı, atlatmak için çok çaba sarf ettiği ve yas tutup iyileşmeye çalıştığı bir süreci anlatmak istedim. Çoğumuzun birebir yaşadığı ya da teğet geçtiği duygular bunlar. Neden sonra, şarkıda anlattığım şeylere çok benzer duyguları ben de yaşadım. Bir nevi kendini gerçekleştiren kehanet gibi oldu benim için. Önce yazıp sonra yaşamak da varmış demek ki, benim için de bir ilk oldu. (Gülüyor.)
- Şarkıda dinleyiciyi çok damar bir yerden yakalıyorsun. Bu aslında diğer şarkılarında da böyle. “Bu şarkının hakkı böyle verilir” mi diyorsun?
Yakalayabiliyorsam ne mutlu bana. Her ne kadar böyle bir iddiam olmasa da hakkını vermeyi elbette ki çok isterim. Kolektif olarak hepimizde var olan duyguları, yaşantıları hikâyeye dökmek, sesimle, sözümle ve müziğimle başkalarının sesi olabilmek her zaman idealim. Kendi şarkılarını yazıp söyleyen bir şarkıcı daha ne isteyebilir ki…
- “O Sırada”, çok fazla olmamakla beraber diğer şarkılarından düzenleme, prodüksiyon olarak ayrılıyor. Daha profesyonel diyeyim… Sen işin bu tarafına bakınca böyle düşünüyor musun?
Şarkılarımın düzenlemelerini yapan değerli müzisyen arkadaşım Uğurcan Öztekin’le bu beraber çalışarak yayınladığımız yedinci teklim. Bu yolculukta zamanla beraber çalışma tecrübesi kazandık, bu şarkıyı son haline getirirken hem acele etmeden titizlikle üzerine eğildik, ticari kaygılardan uzak durup içimize sineni tercih ettik, hem de aynı zamanda ikimizin de kuvvetli olduğumuz taraflarımızı ortaya koyduğumuz bir çalışma oldu. Bunlar fark yaratmıştır sanırım.
- Yeni şarkın için bir yıl daha bekleyecek miyiz?
O kadar uzun bekleteceğimi sanmıyorum. Her şey yolunda giderse, birden de fazla şarkıyla kavuşur, buluşuruz diye umuyorum.
Burak Soyer kimdir? 1986 yılında Kütahya'da doğdu. 1992 yılında Çanakkale'ye yerleşti. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı'nı kazandı. Aynı yıl okulu bıraktı. Bir süre garsonluk yaptı. 2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki'nde gazeteciliğe başladı. Aynı yıl Rolling Stone Türkiye'nin açılmasıyla birlikte Rolling Stone'a müzik yazıları yazdı. 2006-2008 yılları arasında Akşam Gazetesi Ekler Servisi'nde muhabir olarak görev yaptı. Daha sonra "memleketi" Çanakkale'ye dönüp Çanakkale Olay Gazetesi'nde çalıştı. İnternethaber.com, Sözcü.com.tr, Toplumsal Haber gibi internet haber sitelerinde Siyaset, Gündem, Spor, Yurt Haberler, Kültür Sanat, Yaşam, Lifestyle servislerinde editör olarak çalıştı. Trend Medya'nın YouTube kanalı için kültür sanat ve spor programı hazırlayıp sundu. Son olarak İstanbul Karaköy MONO dergisinin editörlüğünü yapıyordu. Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGün Kitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org'a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen T24 Haftalık, Bianet ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor. 2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana'nın devamı olan Buji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ayrıca bir de kısa film senaryosu bulunmaktadır. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir. |