Ekrem İmamoğlu
"Kelebek Etkisi"; bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülmez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. Ayrıca, Matematikçi ve Meteorolog Edward N. Lorenz'in çalışmalarından biri olan, "Kaos Teorisi" ile de ilgilidir. Lorenz, meteorolog olarak çalıştığı dönemde, bir kelebeğin Amazon Ormanları'nda kanat çırpmasının, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabiliceğine ilişkin görüşü ile dikkat çekmiştir.
Her şey, Ekrem İmamoğlu'nun 2019 yılında Kemal Kılıçdaroğlu tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak gösterilmesiyle başladı. Sanırım o dönem, Ekrem İmamoğlu'nun seçimi kazanacağına Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu dışında inanan yoktu. Seçim kampanyasının başlamasıyla, tercihin ne kadar doğru olduğu ortaya çıktı. İptal edilen ve tekrarlanan seçim sonuçlarıyla iktidar da artık durumun farkına vardı.
Bundan sonra, iktidarın; medyasıyla, yargı gücüyle, bürokrasiyle Ekrem İmamoğlu'nu itibarsızlaştırmak, engellemek ve başarısız kılmak için elinden geleni yaptığı bir dönem geldi. Ekrem İmamoğlu; mücadeleci kişiliği, Karadeniz inatçılığı ve halkın desteği ile bir anda Türk siyasetinin önemli bir figürü haline gelerek Erdoğan için tehlike arz eden bir isme dönüştü. Onca haksızlığa ve karşısındaki iktidar gücüne rağmen, hakkını alabilen, icraat yapabilen bir Belediye Başkanı oldu.
Benzer süreçlerden geçerek İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan Cumhurbaşkanlığı makamına gelen Erdoğan, Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yürüyüşünün nereye evrileceğini, İstanbul'u alanın Türkiye'yi alacağını en iyi bilen kişiydi. Tüm olaylar, birbirini etkileyerek İmamoğlu'na Erdoğan'ı yenecek siyasetçi imajını kazandırdı.
Bu bağlamda elbette yerel seçimler; hukuksuzlukta, Anayasa tanımamazlıkta sınır tanımayan, İliç Maden Faciası'nın gösterdiği üzere; ülkeyi adeta kendi çiftliğine çeviren, emekçinin, emeklinin yaşamını yaşanılmaz kılan, ülkeyi bir sığınmacı deposuna çeviren, toplumu kutuplaştıran, kurumları çürüten ve yolsuzluğu kurumsallaştıran bu iktidara cevap olacaktır.
Çok değil Mayıs 2023 seçimlerinde, toplum bu iktidardan kurtulacağına çok inanmıştı. 2019'da başarılı olan ittifak modelinin, 2023'te de başarılı olacağı düşünülürken bir dizi olay birbirini etkileyerek beklenen seçim sonucunu engelledi. Her olayın seçim sonucunu nasıl etkileyeceğini buradan bakarak kestirmek zor. Masadan kalkmanın, kaç seçmeni götürdüğü, deprem gerçeği, beka meselesi vs. her olayın kaç seçmenin kararını etkilediğini ölçeceğimiz bir araç da yok. Sonuçta seçim kaybedildi. Bu kaybın getirdiği öfke, ümitsizlik ve Millet İttifakı'na yöneltilen eleştiriler ile birlikte oldukça karmaşık bir süreç içinde yerel seçime gidiyoruz, hem de ittifaksız.
Ülkenin her tarafında yerel seçime gidiyor olsak da gerek iktidar, gerekse muhalefet, aslında tüm Türkiye bir tek yere odaklandı ve seçimler sadece İstanbul'da yapılıyormuş duygusu oluştu. Bu duygunun oluşmasında, ne İstanbul'u kimin yöneteceği, ne de Murat Kurum'un seçimi kazanıp kazanamayacağı etkili olmuştur. Bu duygunun oluşmasının tek nedeni, İmamoğlu'nun seçimi kazanıp kaybetmesi meselesidir.
İmamoğlu'nun seçimi kazanması demek; Erdoğan için, Ekrem İmamoğlu'nun bir kahramana dönüşmesi ve iktidarını kaybedeceği korkusunu iliklerine kadar hissetmesi demektir. Bu korkuyu sadece Erdoğan değil, iktidardan rant devşiren çevreler ile iktidardan beslenen sözüm ona gazeteciler de duymaktadır. Bu nedenle de iktidar, İstanbul seçimini kazanmak için moda olan tabirle "tüm tuşlara basıyor". Gazeteciler ve tetikçiler, sabah akşam sosyal medyada, haber programlarında İmamoğlu ile yatıp onunla kalkmaya başladılar.
İmamoğlu, kendisiyle bu kadar uğraşılmasına rağmen seçimi ittifaksız kazandığında "Kelebek Etkisi", burada kendisini göstererek, halkın sevgisini ve güvenini kazanan bir siyasetçi olduğunu kanıtlamış olacaktır. Bu, Türkiye'de yeni bir dönemi başlatacak bir etki yaratacaktır. Her olayın bir başka olayı etkileyerek ortaya çıkaracağı sonuçlar bazen öngörülemez. Tıpkı 2019 ittifakının olumlu sonuçlar alması ve 2023 Genel Seçimleri'nin kaybedilmesi gibi.
İngiltere'de 18 yıllık Muhafazakâr Parti iktidarına son veren Tony Blair'in başarısına benzer bir başarı, Türkiye'de de olabilir. İşçi Partisi'nde yaşanan benzeri bir dönüşüm, CHP'de de yaşanabilir ve Ekrem İmamoğlu tarafından kazanılacak bu seçim, bir başlangıç olabilir.
İstanbul seçmeni özellikle geçmişte İmamoğlu'na oy verip şimdi, "kendi partisinin adayı mı yoksa İmamoğlu mu?" ikileminde kalan her seçmenin, kendi partisine verdiği her oyun, bu iktidara verilmiş bir oy olduğunu bilerek oy vermesi önemlidir. Seçmenin, genel seçimlerin sonucuna duyduğu öfkeyi bir yana bırakarak oy vermesi önemlidir. "Kelebek Etkisi", seçmenin vereceği kararla başlayacaktır. Bu anlamda, İstanbul seçmenine büyük bir sorumluluk yüklenmiştir. Seçim yaklaştıkça iktidar, devletin tüm olanaklarını seçim için kullanmakta ve devletin tarafsız olması gerekmesine rağmen bakanlarını da İstanbul için sahaya sürmektedir. Bu, mitolojide canavarla savaşan kahraman mitinin, İmamoğlu üzerinden zihinlerde yeniden canlanmasına yol açmıştır. Tek başına mücadele eden ve iktidarı seçimlerde yenecek İmamoğlu, Türkiye' de bir değişimin fitilini de ateşleyecektir.
Bülent Yücetürk kimdir?Bülent Yücetürk 1970 yılında, Malatya'da doğdu. İlk öğrenimini Cumhuriyet Köyü İlköğretim Okulu'nda, orta öğrenimini Akçadağ Öğretmen Lisesi'nde parasız yatılı öğrenci olarak tamamladı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1991 yılında mezun oldu. "Kamu Hukuku" dalında yüksek lisans yaptı. 1991 – 1993 yılları arasında, Ankara Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık yapan, 1993 yılında Ankara hâkim adayı olarak mesleğe başlayan Bülent Yücetürk sırasıyla Sivas Cumhuriyet Savcılığı, Diyarbakır Çermik Hâkimliği, Aksaray Gülağaç Cumhuriyet Savcılığı, Ankara Haymana Cumhuriyet Savcılığı, Afyonkarahisar Cumhuriyet Savcılığı ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulundu. Cumhuriyet savcılığı yıllarında özellikle bilişim, uyuşturucu, basın suçları, çocuk suçluluğu, çocuk istismarı konularında çalıştı. 26 Nisan 2018 tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisi'nden milletvekili aday adayı olmak için görevinden istifa etti. Halen Ankara Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık yapıyor; çeşitli televizyon kanallarında ve Ocak 2022'den itibaren T24'te, hukuki değerlendirmeler başta olmak üzere, görüşlerini paylaşıyor. |