X X ½ Yönetmen: Uğur Bayraktar Ubay Film- Visual Focus Film yapımı, 2021. |
Hayli reklamı yapılan yeni bir Türk filmi sinemalarda. Beklendiği kadar iyi değil ama kendine göre iyi noktaları da var.
Film tam 27 yıl öncesinde açılıyor. Ve bize Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde ıssız sokaklarda koşuşturan, en çok da misket oynayarak vakit geçiren bir çocuklar grubunu tanıtıyor. Bunlardan biri yaramazlığı nedeniyle annesi tarafından falakaya yatırılıyor. O eski usülde!...
Kalaycılık yapan babası ve haşin annesinin elinde zor bir çocukluk-ilk gençlik geçiren Cevahir artık büyümüştür. Aradan geçen on yılın sonrasında aile oğullarını İstanbul'a yollarlar. Ama o arada Cevahir iyi yaş almış ve bir yeni Fikret Hakan olmuştur!... Kumarbaz Seyfi Alabey'in 'yakını' olmakla övünür, Evren Gazinosu denen bir pavyona takılır. Orada patron Arif Hoşgüt kadar yeni ve çok yakınlaştığı arkadaşı Sabahattin'in kızkardeşi olan Hatice'yle tanışacak, şarkıcı olarak ün yapmaya çalışan bu delişmen kıza aşık olacaktır. Ama bunu kadına bir türlü itiraf edemez. Çünkü, bir yerde dediği gibi "Hiç kadın tanımamıştır, hiç aşk nedir bilmemiştir ki!"
Film birçok şeyle ön plana geçiyor. Örneğin o çok canlı pavyon sahneleriyle... Eski Türk filmlerinde bu sahneler çok yapay olurdu, fonda hiç hayat olmazdı. Bu filmde her şey vızır vızır işliyor: Bol müşteri, tempo tutan erkekler ve kadınlar, ikna edici bir dekor. İstanbul görüntüleriyse az, ama çok iyi çekilip filme katılmış.
Ama aksayan şeyler de var. Hem dekorlarda, hem oyuncularda... Örneğin sokak sahneleri. Kalabalık bir pavyondan dışarı çıkıyorsunuz, ıssız bir sokak, kimsecikler yok!... Kimi ölümcül düellolar ve kıyımlar da yine ıssız sokaklarda yer alıyor. Ve etkisini yitiriyor. Hele o finaldeki şiddet yüklü çekim... Binanın içinde bir kıyım yaşanıyor. Kapıya dek gelmiş sırım gibi bir avuç polis ise gık çıkarmadan bekliyorlar!... Bu sahneyi çekenler bir yerli ya da yabancı polisiye dizi izlememişler mi? Örneğin Chicago P. D. veya Arka Sokaklar gibi?...
Oyunculara gelince... Aslında fena değiller. Tüm o yaşlı karakterler kadar baş roldeki Ufuk Bayraktar da... Ki o filmin yapımcı, ortak yazar ve yönetmeni Uğur Bayraktar'ın ağabeyidir. Üstelik hayat hikâyesini anlattıkları Cevahir'in oğullarıdır onlar... İlginç değil mi? Yönetmen Bayraktar gösterim öncesi bize yaptığı konuşmada sinemayla hiç ilişkisi olmadığını ve bu işe babasını anmak için atıldığını anlattı. Elbette buna saygı duyduk. Ama ya ötesi
Nitekim sorunların biri oyuncuların yaşı. Daha doğrusu karakterlerinin... Başta bizzat Ufuk olmak üzere... Onca yıl geçmiş, Cevahir hapislerden, Sabahattin deli rolü oynadığı Bakırköy akıl hastanesinden çıkmış... Ama ne saçlarda tek bir tutam beyaz var, ne biraz eğilip bükülme... Hatta Cevahir'in saçları daha siyah bile duruyor!... Üstelik o hapishane kılıklarındaki o şıklık ne öyle... Tüm bunlar hikâyenin inanırlığını ciddi biçimde zedeliyor. Hele böylesine zamansal sıçramalarla dolu, ayrıca da önemli duygu zirveleri içeren bir filmde...
Bu açıdan, bu iddialı ve kısmen başarılı filme yazık olmuş. Son tahlilde bunun o ünlü Yeşilçam duyarlılığına yaslanmış bir film olduğu söylenebilir. Biraz modernleştirilmiş olarak... Örneğin Cevahir'in ağır cezaevi koşullarında ve çok saygınlık kazandığı bir süreçte ettiği şu söz gibi: "Ben burada ne köle olurum, ne de kimseyi köle ederim!"
Hatice'de Gizem Karaca ve Sabahattin'de Ahmet Varlı da beğendiğim sanatçılar oldu. Ayrıca film özel fanlarına unutulmaz Ezel dizisi ve onun kahramanı Ramiz Dayı'yı hatırlatıyor. Yani biraz da sevgili Tuncel Kurtiz'i... Ufuk Bayraktar o dizide de kendini göstermişti. Bugün tam 40 yaşında olan oyuncunun İklimler, Kader, Yumurta, Ali'nin 8 Günü, Çanakkale 1915 gibi hepsi ustaların elinden çıkmış filmlerde rolleri var. Ayrıca Ezel'in yanı sıra Milat, Vatanım Sensin gibi sevilmiş dizileri. 2015 yılında ise Kümes adlı bir film yönetmişti.
Bakalım Bayraktar kardeşler bundan sonra ne yapacaklar? Tamam mı devam mı? Hep birlikte göreceğiz.
Yarın: BATI YAKASININ HİKAYESİ