Atilla Dorsay

29 Temmuz 2024

Woody Allen’in son derece sürprizli dönüşü

Hayatta olsalar da gençlikleriyle birlikte sanatları da ölmüştür, Arkada duyulan cılız caz müziği kadar bile filme uymayan bir final, bence tüm filmi hayli kolay harcar. Ve elbette yazık olur...

ŞANS ESERİ  

X  X  ½

(Coup de Chance)


Yönetim ve senaryo: Woody Allen
Görüntü: Vittorio Storaro
Oyuncular: Loup da Laage, Niels Schneider, Melvil Poupaud, Anna Laik, Yanninc Choirat, Guillaume de Tonquedec, Elise Zilberstein

Fransız filmi, 2023

 

İşte yine kısa İstanbul ziyaretimin bana görmeyi sağladığı bir film... Ülkemize geldiğinde bizzat karşılaşıp konuştuğum; yaşı 88’e film sayısıysa 50’ye ulaşmış böylesine farklı ve özgün bir sanatçının, belki sonuncusu olacak bir filmini görme fırsatı kaçar mı? Ama bu kez tümüyle tatmin olmadığımı, hatta ciddi bir düş kırıklığı yaşadığımı söylemeliyim. İçerdiği kimi yaratıcı ögelere karşın...Bakalım biraz...

Her zamanki gibi Allen’in yalnızca kendi kaleminden çıkmış hikâye bizleri Paris’le buluşturuyor. Tıpkı yine onun 2011’de çektiği Midnight in Paris- Paris’te Gece Yarısı gibi...

Bu kez Paris’i gecelerinden çok ışığı altında izliyoruz. Genç ve güzel Fanny iki kez evlenmiştir, ama çoluk çocuğu yoktur. Son eşi, zengin iş adamı Jean ona deli gibi aşıktır. Ama kadından tam karşılığını alamaz. Üstelik Jean’ın geçmişte kuşkulu işlere karışan kötücül bir adam olduğu da sonradan ortaya çıkar.

Oysa birden karşılaştığı eski lise arkadaşı Alain ne kadar yakışıklı, üstelik sempatik ve içtendir... Aralarındaki aşk yalnızca ‘aşıklar şehri’nin filmde ustalıkla verilmiş güzelliği ve romantizminden kaynaklanmaz. Aynı zamanda bu hiçbir entrika ve dümen içermeyen tertemiz bir duygudur. Fanny’nin eski ilişkilerinde belki hiç hissetmediği ve yaşamadığı... Alain bir yazardır, o da evlenip ayrılmıştır ve kendini yeni kitaplara vermiştir.

Bu konuşkan film, bizlere bu aşk şehrinde kadın-erkek ilişkilerine kapsayıcı bir bakış atma fırsatı verir. Araya karışan siyahi bir çift, kimi aristokrat çehreler, kızının peşinde olaylara karışan Fanny’nin annesi...Ve de Paris’in parkları, bahçeleri, pazarları, kitapçıları, La Boheme’ci hayatı. Ve belki o kültürün en unutulmaz sesi olan ünlü Les Feuillles Mortes- Autumn Leaves şarkısı... Ki bir yerde Jean’ın yüzü bize hem o şarkıyı ilk söyleyen hem de birçok filmde oynayan unutulmaz Yves Montand’ı da hatırlatır.

Ama işler sonradan biraz bozulur. İşin içine gerçek kötüler katılır; şeytani Jean’ın karısını elde tutmak için yaptıklarını görmek yürek yakar. Ve şiddet ve ölüm her şeyi bastırır. Öldürme işini yüklenmiş olduklarını daha ilk görünümleriyle belli eden iri-yarı haydutlarla birlikte...

Ve bence oradan itibaren, film beklenen hiçbir adımı atmaz; insanı mutluluğa doğru çekmez. Ne olup bitenler ne de oyuncular açısından...Bir diğer deyişle ne olayların mantığı ne de kişilerin psikolojik gelişimi açılarından... Bu görkemli kadın-erkek ilişkilerinin belki en güzeli olan Paris dekorları da yeterince işlev kazanamaz.

Evet, filmde dendiği gibi “Artık ne Mick Jagger vardır ne de Alain Delon.” Hayatta olsalar da gençlikleriyle birlikte sanatları da ölmüştür, Arkada duyulan cılız caz müziği kadar bile filme uymayan bir final, bence tüm filmi hayli kolay harcar. Ve elbette yazık olur...

Atilla Dorsay kimdir?

Atilla Dorsay. 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.

10 yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.

Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.

Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.

1966'da başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.

Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.

Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.

Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle, "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında, (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.

Dorsay, 2013'ten beri, "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.

Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.

TRT'de, hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.

Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".

Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar, son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.

Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.

Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlatıyor.

Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de yayımlandı.

Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. T24 Yazıları -Pandemi Günlerine Doğru: Sanat ve Siyaset Ekim 2023'te, "Unutulmaz İnsanlarımızla Konuşmalar" 2024'te okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!.."