Atilla Dorsay

29 Nisan 2017

Unutulmaz bir şarkıcının trajik kaderi

"Tüm kadınlar Dalida olmayı istiyordu. Dalida ise sadece bir kadın olmayı”

 

DALİDA      X  X  X


Yönetim ve senaryo: Lisa Azuelos
Görüntü: Antoine Sanier
Müzik: Jean-Claude Petit
Oyuncular: Sveva Alviti, Riccardo Scamarcio, Jean-Paul Rouve, Nicolas Duvauchelle, Alessandro Borghi, Valentina Carli, Brenno Placido, Niels Schneider, Vincent Perez, Patrick Timsit

Fransız filmi

 

 

Dalida... Bizim kuşaklar için nasıl büyülü bir isim, ne talihsiz bir kadın...1933 yılında İtalyan bir aileden Kahire’de doğmuş... 50’lerden  itibaren Paris’te müzik yaşamına başlamış...İlk konserini ünlü Olympia’da ve 1956 yılında vermiş...

Ve daha sonra yarım düzine kadar dilde (Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Arapça, İbranice) toplam 2000 şarkı söylemiş... Yaşamı boyunca 170 milyon plak satmış, 70 altın plak yapmış... Üstüne üstlük son derece güzel ve cazibeli biri...

Böyle bir kadını tanımak bizim kuşaklar için bir mutluluktu. Plaklarını koşa koşa alır, radyoda ona kulak verir, bize de gelip konser vermesini umut ederdik. Ama hiç gelmedi. Yoğun hayatı buna izin vermedi.

Ama tüm bunların yanısıra, o parlak yaşama ve o büyük başarılara karşın, çok talihsiz bir kadındı. Babası erken yaşta ölmüş, ilk evliliğini yaptığı müzik adamı ve meneceri Lucien Morisse 1970’de intihar etmişti.

Ama bu onun ne ilk dramı olacaktı, ne de son....Büyük aşk yaşadığı İtalyan şarkıcı, en çok Ho Capito Che Ti Amo ile hatırlanan Luigi Tenco, birlikte katıldıkları bir San Remo yarışmasından hemen sonra intihar etmişti: 1967’de ve 29 yaşında...

Daha sonra hayatına giren bir erkek, Saint-Germain Kontu diye anılan mirasyedi ve şarkıcı heveslisi Richard Chanfray da kendi eliyle yaşamına son vermişti: 1983 yılında. Ve o sıralarda anneciği de onu terkedip öte yana gidecekti.       

Bu kadarı gerçekten de fazlaydı. Onu çevreleyen bir uğursuzluk vardı sanki...Ve Dalida giderek çöktü. Tüm o harika konserler, o müthiş ses, o birbirinden ünlü şarkılar...Ki filmde bunların en güzelleri var: Bambino, Aime-Moi, Histoire d’un Amour, Gigi L’Amoroso, Besame Mucho...Tipik ve unutulmaz Dalida parçaları.

Aynı zamanda çok farklı sanatçıların meşhur ettiği parçalar da... Leo Ferre’den Avec le Temps, Serge Lama’dan Je Suis Malade, Sonny ve Cher’den Bang Bang, Moody Blues’dan Nights in White Satin...Bunların önemli bölümü Türkçe de söylenmişti. Belki en unutulmazı Parole Parole idi. Ki Ajda Pekkan’ın dilinde Palavra Palavra olmuştu, hatırlarsınız.

Ama hiçbir şey o beklediği mutluluğu ona getiremedi. . Yönetmenin dediği gibi ‘Tüm kadınlar Dalida olmayı istiyordu.  Dalida ise sadece bir kadın olmayı”. Yani, mutlu bir evlilik, bir aile, çoluk-çocuk... Ama hiçbiri olmadı.

Ve sonunda olan oldu. Sanatçı 1987’de kendi eliyle hayatına son verdi. 54  yaşında...Zaten çoktan bir efsane olmuştu.  Artık bu trajik bir efsaneye dönüşecekti.

Film bu hikayeyi anlatıyor. Kameranın ardında kendisi de o dünyadan gelen bir kadın yönetmen var: Dalida’nın kardeşi Orlando’nun  kitabını uyarlayan Lisa Azuelos, ünlü Fransız şarkıcısı Marie Laforet’nin kızı. Baş rol için ABD’de yaşayan İtalyan model Svelva Alviti seçilmiş. Öylesine benziyor ki sanatçıya, oyunculuğunu sözkonusu bile edemiyorsunuz. Diğer oyuncular da iyi seçilmiş.

Yine de film tam olarak doyurmuyor. Sinemasal bir heyecan veremiyor, daha çok müzikal ve nostaljik özelliklere dayanıyor. Bir diğer deyişle görkemli bir Dalida konseri ve eski usül bir melodram  havasında. Nerede o bir başka dramatik yaşamı, Edith Piaf’ı anlatan Olivier Dahan filmi La Mome- Kaldırım Serçesi...

Yine de görülmeye değer bir film bu. Özellikle müzikseverler için. Hem onca unutulmaz şarkı dinleyip nostalji yapmak, hem de bir dönemi kültürü ve sanatıyla tanımak az keyif değil...

 

Kobay olmayı kabul eden gençler

 

 

ÖLÜMCÜL DENEY  (Tell Me How to Die)  X  X


Yönetmen: D. J. Viola
Senaryo:  James Hibbert, Rob Warren Thomas, D. J. Viola
Görüntü: David McGrory
Müzik: Jose Villalobos
Oyuncular: Nathan Kress, Virginia Gardner, William Mapother, Kirby Bliss Blanton, Ryan Higa, Mark Furze

 Amerikan filmi

 

 

Gençler. Ve onlara onca zalimlikle yaklaşan büyükler. Özellikle adına korku filmi denen türde gençleri birer kurbanlık koyun gibi görüp hertürlü kötülük için gözden , çıkaran çılgın ve manyak zeka sahipleri: bilimsel deneyler, psikolojik araştırmalar, bedensel işkenceler uğruna...

Onca gerilim filmine yol açan bu akımın yeni ve yetersiz örneklerinden biri. Hepsi gencecik bir avuç insan, üç-beş kuruş için bir tür tıp merkezinde kobay olarak çalışmayı kabulleniyor. Oysa çoğunun en azından Batı standartlarına göre bir iş bulup para kazanma şansları var gözüküyor.

Neyse... Dalgın bakışlarla olup bitene nezaret eden bir doktorun yönetiminde, gençler çeşitli ilaçlar almayı kabul ediyorlar. Bunlar henüz deneme aşamasındadır. Ama hepsinin sarsıcı yan etkileri  vardır.

Ve bu kimileri  için geleceği önceden görmeyi sağlasa da, kimileri için daha korkunç olabilir. Hele ayrıca etrafta dolanan bir manyak katil de varsa...  

Vaadlerini tutmayan ve o popüler Scream ya da Final Destination serilerinin düzeyine bile ulaşamayan bir film. Yönetmeni D. J. Viola’nın DJ’liği gerçekten de yönetmenliğinden iyi: ikide bir duyulan disko parçalara bakılırsa....

Sonuç olarak türü açısından vasat bir film. Görmeseniz de olur.

Yarın: THE CİRCLE ve GALAKSİNİN KORUYUCULARI- 2