Atilla Dorsay

03 Şubat 2018

Savaşın bitmediği ülkelerde dans da edebilmek!..

Film, İsrail makamlarına, devletten ordunun yönetimine ciddi bir eleştiri getiriyor

 

FOXTROT       X  X  X  X

Yönetim ve senaryo: Samuel Maoz
Görüntü: Giora Bejach
Müzik: Ophir Leibovitch,
Oyuncular:  Lior Ashkenazi, Sarah Adler, Yonaton Shiray, Shira Haas/ İsrail yapımı.

 

 

İsrail’den şaşırtıcı bir film. Savaşın hep hüküm sürdüğü talihsiz Orta Doğu topraklarında, sanki bir tiyatro oyunu gibi üç bölüm halinde gelişen bir aile hikâyesi.

Bir aile oğullarının cephede ölümü haberiyle allak-bullak olur. Özellikle anne bir tür duygusal komaya girer. 

Baba korkunç biçimde çöküp giderken, akrabalardan durumu hiç kavrayamamakla (çok yaşlı büyükanne) aşırı bir matem tiyatrosu sergileme arasında gidip gelen farklı tepkiler ortaya çıkar.

Sonra birden o haberin yanlış olduğu, genç çocuğun hayatta olup görev başında bulunduğu haberi gelir. Babanın tepkisi yine aşırıdır: ilk ölümde sadık köpeğini insafsızca tekmelemesinden sonra, bu kez de bitmez bir öfke krizine tutularak bağırıp çağırır, herkese hakaret eder. Ve evlatlarının bir an önce cepheden çağrılıp eve dönmesi talebinde bulunur.

İkinci bölüm: Cephe. Dağ başında ıssız bir karakolda görev yapan beş genç asker, açık-saçık esprilerle dans edip fokstrot yapmaktan günün acı realiteleriyle yüzleşmeye çeşitli işlerle vakit geçirmektedir. Oradan geçen her araba (bir sınır bölgesi olmalı) onların denetiminden sonra yola devam edebilir.

Ve o hengamede bir büyük hata işlenir. Bir grup genç insan, yanlışlıkla arabalarının içinde öldürülür. Tam bir dehşet zamanı!...

Üçüncü bölümde, yeniden ilk mekana, yani eve dönülmüştür. Ve ailede yine büyük matem egemendir. Niçin, ne olmuştur? Oğulları cepheden gelip onları mutlu etmiş değil midir? Bunun yanıtı ancak finalde gelecektir: o zamana dek merakınıza hakim olun!...

Film elbette İsrail makamlarına, devletten ordunun yönetimine ciddi bir eleştiri getiriyor. Ama bunun da dışına taşarak, daha genel anlamda savaşa karşı çıkıp onun anlamsızlığını vurgulamayı başarıyor. Tıpkı yönetmenin ilk filmi, 2009’da ilk ününü yaptığı Lebanon- Lübnan gibi...

Oyuncularından yaşlılardan gençlere uzanan bir çizgi içinde çok iyi sonuç alan, sürekli merakı ayakta tutan bir film. Ama kimi amatörlükleri de var. Ve de bir ‘sanat filmi’ yapma tutkusu da fazla sırıtıyor.

Yine de görülmesi gereken değişik bir savaş filmi. Yakın zamanın Duvar filmini de andıran...Ve bu coğrafya içinde her zaman bir örnek oluşturup ders verebilecek olan...

Yarın: EN KARANLIK SAAT


Not: Bu bol filmli haftanın diğer iki filmi  Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri  ve Cebimdeki Yabancı eleştirileri ortakoltuk.com’da.