SNOOPY VE CHARLIE BROWN (Snoopy and Charlie Brown: The Peanuts Movie) X X X Yönetmen: Steve Martino |
Charles M. Schultz’un popüler ve komik çizgi romanı Snoopy ve Charlie Brown’dan ne çok uyarlama yapılmış... Daha 1960’lardan başlayarak Amerikan TV’lerinde, sonra yıllar boyu daha gösterişli ve sürekli TV dizileri olarka süren seri, şimdi yeniden bir film olarak karşımıza geliyor.
Doğrusu bu kahramanlarla hiçbir kişisel ilişkim ve onlara dair anılarım yok. Vaktiyle bizim TRT gösterdi mi, onu da bilmiyorum. Ama karşıma gelen filmi belli ölçüde sevdim. Ancak daha çok hayli küçük yaştakilere göre olduğunu da hemen eklemek gerekir. Nitekim imbd ve başka yerlerde filme daha sıcak yaklaşanların çocukken izledikleri bir seri olduğu ortaya çıkıyor.
Afacanlarla dolu bir sınıftaki veletler arasında özellikle içine dönük ve kompleksli Snoopy ile arkadaşları Lucy, Linus, Patty, Sally, Schroeder ve diğerleri olmak üzere bir sürü haylaz vardır. Snoopy’nin köpeği Charlie Brown ise son derece kendine özgü bir köpektir: Her türlü marifet sahibi ve insana yakın düşünüp davranan...
Snoopy sınıfa yeni gelen (ve adı hiç söylenmeyen) ‘kızıl saçlı kız’a tutulur. Ve onun dikkatini çekmek için binbir numara çeker: Hepsi de birer fiyaskoyla sonuçlanan...
Bu arada Snoopy ilk büyük savaşın ünlü Alman pilotu ‘Kızıl Baron’un kahramanı olduğu göklerde savaş rüyaları görürken, Amerikan futbolu, dev arabalar, uçurtma uçurtmak gibi tipik Amerikan (ve de çocukluk) eğlencelerine sarılmaktan da geri kalmaz.
Film eski usül, elle çalışılmış sanatsal bir estetik kadar, son dönemin büyük bir gelişme içeren ve sanki gerçekten daha gerçek gibi duran ültra teknolojik olgunluğundan da uzak duruyor. Schultz’un asıl grafiğine sadık kalan, sade ama sağlam bir karikatür tekniği bu...Ve hiçbir şeyi abartmadan sempatik bir dünya yaratabiliyor.
Son derece hızlı bir tempoyla, sanki dur-durak demeden anlatılmış (ve bu yüzden insanı hayli yoran!) filmde ilginç önyargılar var. Örneğin büyükler katiyen gösterilmiyor, öğretmenleri Bayan Othmar bile ancak sesiyle var!... Bu, tümüyle bir gençler filmi...
Kızıl saçlı kızın bir yakın planını ise ancak finalde görüyorsunuz (o kadar da güzel değil üstelik!). Klasik müzik ve müzisyenler (başta Beethowen) sık sık anılıyor ve çalınıyor. Ve fonda yemyeşil bir taşra, bir başka Amerikan gerçeği olarak duruyor.
Sonuç olarak kendine özgü ve kıpır kıpır bir film. Büyükler belli bir ilgiyle izleseler de, eminim sık sık kendi rüyalarına dalacaklardır. Küçüklerin perdeye bir başka türlü bağlanacağı ise öngörülebilir.