Atilla Dorsay

22 Aralık 2015

Müjde!... Erdoğan’a komşu geliyor: ABD Elçiliği

ABD Elçiliği'yle birlikte Cumhurbaşkanlığı Sarayı, cami, kongre salonu ile başlanan talan tamamlanmış olacak

Evet, gözünüz aydın!...Çok iyi bir gazetecilik yapmayı sürdüren. özellikle Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliğine geçmesiyle de her açıdan hamle yaptığı gibi habercilikte de yıldızlaşan Cumhuriyet gazetesi (zaten Dündar’ın içerde olmasının temel nedeni de bu değil mi?), yine harika bir haber yapmış.

Buna göre AOÇ- Atatürk Orman Çiftliği’ne yeni ve dev bir yapı gelip konacak: ABD’nin Türkiye Büyük Elçiliği binası...Kavaklıdere’deki bina yeterince ‘güvenli’ değilmiş.  Bunun üzerine hükümet hemen çare bulmuş. Ve zaten TOKİ’nin eline geçmiş bu değerli arazi parçasının bir bölümü, ABD’ için ayrılmış.   

Böylece, Cumhurbaşkanlığı Sarayı (hem de dünyanın en büyüğü!); yetmedi bir devasa cami; yetmedi bir kongre salonu yapılması ve böylece Ata’nın bizzat başkent Ankara’ya bir büyük yeşil alan, geleceğin büyük nüfusuna bir nefes alma fırsatı olarak armağan ve vasiyet ettiği alanın talanı tamamlanmış olacak.

Böylece bu önemli vasiyet tümüyle unutuluyor.  Ve AOÇ Cumhuriyet tarihi içindeki özel yerine veda ediyor. Tıpkı Ata’nın yıllanmış Çankaya Köşkü’nün terkedilmesi, tıpkı İstanbul’daki AKM’nin (açılımını hiç unutmayalım: Atatürk Kültür Merkezi) bir aralar yine Cumhurbaşkanı’nın ağzından duyurulan ‘barok opera’ için yıkılması yerine, şimdi daha pratik bir çözümle kendi kendine çökmeye bırakılması gibi....

Ya da bir zamanlar İnönü’nün belki en güzel heykelini barındıran Taksim Parkı’nın bir Osmanlı kışlasını ihya etmek için yok edilmesi girişimi gibi. Ki bu sonuncusu nasılsa gerçekleştirilemedi: Gezi Olayları denilen, Türk yakın tarihini değiştiren başkaldırı olarak kabul görecek, sanırım ilgili kişinin belki tek büyük yenilgisi olarak hep hatırlayacağı ve eninde-sonunda intikamını  almayı deneyeceği bir olay...

Peki niye bir başka yapı, bir başka elçilik değil de Amerikan elçiliği? Ne demişler: ev alma komşu al...Böylece belki Beştepe’nin başkomutanı da Obama ile dolaylı komşu olmak istedi!...

Peki ama, yakın bir gelecekte ABD’nin başına Donald Trump geçerse ne olacak? Yakın zamanda görülmedik bir İslam düşmanlığını en kaba biçimde dile getiren bir başkanın komşuluğu, bizimkileri rahatsız etmeyecek mi? Ona da mı ‘van minut!’ siyaseti uygulanacak?  

Ki o siyasetin şu günlerde nasıl 360 derece (pardon, 180 derece demek gerekiyordu, değil mi? Şu siyasetçiler aklımızı karıştırmasalar!); evet, 180 derece değiştiği de gözden kaçacak şey değil!..

İş yine Mimarlar Odası’na düştü. Ne yazık  ki geride bıraktığım asıl mesleğimin onurlu ve sorumlu mensupları, bir kez daha ayağa kalktılar.

Ve birçok örnekte görüldüğü gibi, devlete ya da yerel yönetimlere koşullu olarak (yeşil alan, park, okul veya hastane yapma koşulları) bırakılan (hibe edilen) arazilerin veya yapıların, bambaşka şeylere tahsis edilip rant sağlanmasına karşı, kim bilir kaçıncı kez yasalara başvurmaya hazırlanıyorlar.

Bizlerse kendi kendimize sorup duruyoruz: bu yağma, bu rant düşüncesi, bu yeşil alan düşmanlığı ve bunların son dönemde Atatürk adı geçen hemen her şeye ve her yere uygulanması acaba ne zaman duracak? 

 

Not: yarın (Çarşamba) günü benim için çok özel. Çünkü Yeşilçam’dan Yüz Portre kitabımı bu portrelerin bir bölümüyle birlikte imzalayacağım! ..Bu ortak imzada Selda Alkor, Aytaç Arman, Yılmaz Atadeniz, Nilüfer Aydan, Engin Ayça, Engin Çağlar, Reis Çelik, Halil Ergün, Selma Güneri, İsmail Güneş, Salih Güney, Biket İlhan, Lale Mansur, Yusuf Sezgin, Hale Soygazi, Osman Şahin, Gülsen Tuncer, Süleyman Turan, Serra Yılmaz gibi adlar da kendi sayfalarını imzalayacaklar. Olay saat 15.00-17.30 arası Beyoğlu, İstiklal Caddesi’ndeki Mephisto kitabevinde...