Atilla Dorsay

20 Şubat 2022

Modanın büyük adı Vural Gökçaylı'nın ardından

Modacı zevkiyle, ‘terzi’ pratiğiyle ve görkemli estetik duygusuyla çalışmasını gördük

Üst üste ne heyecan verici olaylar yaşanıyor...Olumlu olanlar, insana mutluluk verenler...Ya da zaten iyice azalmış iyimserliğimizi altüst eden, yüreğimizi dağlayan haberler...Özellikle de çekip giden dostlar babında...


Vural Gökçaylı

İşte onlardan en yenisi. Ünlü modacı Vural Gökçaylı da ölmüş...Yine moda aşığı bir arkadaş, Cemil İpekçi, bunu basına açıklamış. Şöyle diyerek: “Türkiye’de Haute-Couture olarak bilinen özel dikim kıyafet tasarımlarının önemli temsilcilerinden olan Vural Gökçaylı, 79 yaşında hayatını kaybetti." Ek bilgilerde uzun zamandır mide kanseriyle boğuştuğu, ama bunu kesinlikle medyaya açıklamak istemediği, cenaze filan da istemeyip en sade biçimde defnedilmeyi vasiyet ettiği yazılıyordu.

Ve ben nasıl üzülmem, nasıl geçmişe gitmem...Onu ve sevgili eşi Meral Hanım'ı yıllar boyu tanıdık, birlikte olduk. Özellikle Vitali Hakko aracılığıyla...Çünkü onunla da müthiş bir dostluğu vardı. Ve Vitali Bey Türkiye’yi kendi imkânları, kendi şirketi ve çabasıyla Avrupa’da tanıtma kararı alınca...Yakın dostluğumuz nedeniyle (öylesine dost ki, benim yeni çıkan kitaplarımı Beyoğlu’ndaki Vakko mağazasının vitrinine koyardı!) beni de o yolculuğa davet etmişti.

Vitali Hakko’yla Anadolu Güneşi seyahatinde

Atatürk’ün 100. doğum yılının kutlandığı 1981 yılında, Millî Güvenlik Kurulu’nun himayesi altında girişilen Anadolu Güneşi olayını izlerken, şaşıp kalıyordum. Beş büyük kentte beş görkemli defile; onlara eşlik eden Ferit Edgü metinleri; Anadolu’nun tüm uygarlıklarını yansıtan görüntüler, sözler, müzikler...18 kişilik bir kafile: terziler, modacılar, mankenler, teknisyenler...

Vitali ve Vural’la

Her şeyin başında da o: Atölyeden sahne arkasına, teknik merkezden salona koşup duran, her giysiyi ayrıca denetleyen, hep mükemmel olmayı arayan Vitali bey. Hiç düzeltemediği ve tipik Yahudi aksanı taşıyan Türkçesiyle hep şakalar yapmayı da ihmal etmeyen bir bilgi, zevk, beceri ve gönül adamı. O geziye davet edilen çok az sayıda gazeteciden biri olarak, onu yakından izledim, çok sevdim ve dost olarak bağrıma bastım.

Ve Vural Bey de elbette oradaydı. Onun da modacı zevkiyle, ‘terzi’ pratiğiyle ve görkemli estetik duygusuyla çalışmasını gördük. Neredeyse gündelik ve hep yenilenen heyecanı o güzel insanlarla paylaşmak, benim için unutulmaz bir anı olmuştu.

Vural ve Meral Gökçaylı, Nazar Ökçer, Erkan Özerman ve ben

Uzun, çok uzun zamandır hiç görüşememiştik Gökçaylı çiftiyle...En son sanırım Fransız Sarayı’nda bir ödül töreninde buluşmuştuk. Ve o günleri anarak öylesine eğlenmiştik ki... Araya önce zaman, sonra da pandemi girdi. Ve bir araya gelemedik.

Vural Gökçaylı’ya Allah’tan rahmet, eşi Meral’e de sabır diliyorum.