Atilla Dorsay

21 Eylül 2018

Kadın intikamı, ama Yeşilçam melodramı değil!..

Adaletin tüm dünyada kapalı kapılar ardında ya da çok açık biçimde ortalardan yok olduğu/edildiği günümüz dünyasında, anlaşılan bu tür filmler de sürecek

 

           İNTİKAM MELEĞİ      X  X
           (Peppermint)

Yönetmen: Pierre Morel
Senaryo: Chad St. John
Görüntü: David Lanzenberg
Müzik: Simon Franglen
Oyuncular: Jennifer Garner, John Gallager Jr, John Ortiz, Juan Pablo Raba, Annie İlonzeh, Jeff Hephner, Cailey Fleming

ABD yapımı

 

 

Aslında sinemaya teknisyen olarak giren, ama zaman içinde yükselen Fransız Pierre Morel, yönettiği bir avuç filmle bence “Fransız yönetmenlerin en Amerikan olanı” unvanını almaya layık gözüküyor. Öylesine Hollywood adetlerine,   giderek klişelerine sarılan bir sanatçı ki...

Geçmişteki Taken- 96 Saat, From Paris with Love- Paris’ten Sevgilerle, The Gunman gibi zaten hepsi ABD katkılı filmleri bunu kanıtlıyordu. Şimdiyse buna Uzak-Doğu’dan (sanırım Hong Kong’dan) gelen ortak-yapımcılık durumu bir başka boyut daha ekliyor: onlara özgü döğüş teknikleri ve aksiyon cambazlıkları.

Film fonda tipik bir ABD kentini, Los Angeles’i gösteriyor. Ön planda ise bankacı Riley North, kocası ve küçük  kızı. Kocanın karanlık işlere karışıp azılı bir Latin gangsterin yok edilmesinde rol alacağı anlaşılıyor. Gerçi sonunda bu tehlikeli işten vazgeçmiştir; ama adı çete reisine ulaştığı için öldürülmesi gerekenler arasındadır. Bu da ailenin şen-şakrak küçük kızın yaşgününü kutladığı eğlenceye denk gelmez mi?

Böylece eşi ve kızı gözlerinin önünde öldürülen Riley tam bir bunalıma girer. Gerçi bu üç katili ‘teşhis edecek’ kadar aklı başındadır. Ama mahkeme psikolojik durumu nedeniyle ona güvenmez. Zaten hâkim de, kimi polis görevlileri de satılmış insanlardır. Ve Riley için intikamını bizzat almaktan başka çare yoktur. 

Film böylece artık klasik olarak hep Charles Bronson’un seriye dönüşen Death Wish filmleriyle kıyaslanıyor. Ve onu izleyen sayısız ‘kişisel intikam’ hikayesiyle....Adaletin tüm dünyada kapalı kapılar ardında ya da çok açık biçimde ortalardan yok olduğu/edildiği  günümüz dünyasında, anlaşılan bu tür filmler de sürecek. Ve insanlara topluca boşalma fırsatı getirecek.

Ama bu film bunu oldukça kaba biçimde yapıyor. Senaryo da, oyuncular da, anlatım da her şeyi kör kör parmağım dercesine gözümüzün içine sokuyor.  Kişilikler birer karikatür gibi; her etkili olduğu düşünülen sahne defalarca yineleniyor; ayrıntı, nüans, incelik gibi sözcükler sanki tümüyle unutulmuş!Ve tüm bunlar IMDB sitesinde eleştirmenlere en düşük puanlar verdirmiş. Başta sadece X veren Roger Ebert sitesi olmak üzere...Buna karşılık seyirci notlarının oldukça yüksek olduğunu da belirtmeliyim. 

Bana gelince... Daha çok eleştirmenlerin yanındayım ve filmi beğenmedim. Buna karşın, en azından son yarım saatinde filmin toparlandığını ve finalin doyurucu olduğunu düşünüyorum. Uzun zamandır özlediğimiz iyi oyuncu Jennifer Garner’la buluşmak da ayrı bir keyif. Biraz yaşlanmış da olsa..

YarIn: DEHŞETİN YÜZÜ