ZİYARET (The Visit) X X X Yönetim ve senaryo: M. Night Shyamala |
Hint kökenli Amerikan sinemacısı M. Night Shyamalan’ı kendi adıma severim. Gerçi ilk önemli filmi olup onu bir anda meşhur eden Altıncı His’i, genel onayın tersine ben çok tutmamıştım. Ama sonradan yaptığı hemen tüm filmleri ilgiyle izledim, çoğunu da sevdim.
Onun belki asıl dramı, herkesin ittifak ettiği bir başarıya ulaşamaması. Onu bir tür modern Hitchcock gibi alırsak, henüz kendi Vertigo’sunu, kendi Kuşlar’ını, kendi Sapık’ını yapamadı denebilir.
Sanırım Ziyaret de bunu yapamayacak. Yine de bu gerilim filminin özgünlüğü ve insanı ürkütmedeki ustalığı tümüyle yadsınamaz.
Film yine üstâda özgü bir tuhaf öykü anlatıyor. Vaktiyle ailesinin karşı çıkmasına rağmen bir evlilik yapıp uzaklara giden bir genç kız, tam 15 yıl onlarla ilişki kurmaz.
Ama adam çoktan çekip gitmiş ve geride mutsuz bir anneyle iki çocuğu kalmıştır. Belli bir yaştaki çocuklar da dede ve ninelerini görmek ister. Ve özel yaşamında zor bir dönem geçiren kadın, onları yaşlılara yollar: bir haftalığına.... Ama orası tuhaf bir yer, gizlerle dolu bir evdir. Ve bir hafta kolay geçmeyecektir.
Yönetmenin bir önceki filmi After Earth- Dünya: Yeni Bir Başlangıç’tan aldığı parayla tek başına finanse ettiği, hiçbir yıldız ismin yer almadığı bu alçakgönüllü film, aslında hiç fena değil. Sanatçı bizlere ilk yarısında komedi ögelerinin de yer aldığı, ikinci yarıda ise ürkünçlük dozu tırmanan bir ‘lanetli ev’ çeşitlemesi sunuyor.
Ablanın bir kamera hastası olması ve olup bitenleri sürekli filme alması, Blair Cadısı’ndan beri çok sık kullanılmış bir öge olarak pek özgün sayılmaz. Ama Shyamalan’ın bunu aşıp kendi dünyasını kurduğu da bir gerçek.
Film komik ögeleri kadar gerilim ögelerini de temel bir şeyden alıyor; çocuklukla yaşlılığın o onulmaz, kimi zaman sempatik, ama çoğu zaman dramatik çelişkisinden...İnsanoğlunun işin başındaki konumuyla sonundaki konumu öylesine acı biçimde farklı ki... Buluşma noktaları elbette var; çoğu zaman en duygusal ve yumuşak biçimde...Ama ya öyle değilse, öyle olamıyorsa?
Filmin pek bilinmeyen kadrosu gayet iyi. Özellikle iki çocukta Olivia DeJonge ve Ed Oxenbould harikalar yaratıyor. Elbette çocukları korku filmleriyle bağdaştırmak kolay değil...Ama son dönemde bu öyle moda ki...Umarım çekimlerde ürkmemişlerdir!...Yaşlıla
Finale doğru filmin aşırı bir biçimciliğe saptığını ve kimi sahnelerin neredeyse anlaşılmaz olduğunu düşünenler de olacaktır. Ama kimileri de o ışık-gölge oyunlarına bayılabilir.
Sonuç olarak her şeye karşın, film sinemada çocukların da işin içine karıştığı, hatta baş rol yüklendiği filmler arasında (Jack Clayton’un The İnnocents- Masumlar’ından Altıncı His’se) özel bir yer alacak. Bu açıdan, meraklıları görmeli.
Son bir not: film sonlara doğru özellikle, Amerikalıların ‘twist’ dediği bir sürpriz gelişmeye dayanıyor. Umarım hiçbir sinema yazarı bunu açığa vurmaz!.. Ayrıca görenlerin de görmeyenlere söz etmemesi iyi olur.