Atilla Dorsay

28 Şubat 2018

Eskişehir-Odunpazarı: Tümüyle yaşama, sanata ve güzelliğe adanmış bir semt

Odunpazarı bir kent dokusunun olabildiğince korunması, üstelik sürekli onarılması ve hayatla iç içe yaşaması konusunda enfes bir ders veriyor

Eskişehir’in Odunpazarı semtini tek başına bir şehircilik mucizesi olarak görmek mümkün. İstanbul’un diyelim ki Balat’ı, Fener’i, Samatya’sı, gitgide bozulsa da Fatih’i, Antalya’nın Kaleiçi, Anadolu’nun Safranbolu’su veya Amasra’sı gibi, Odunpazarı da bir kent dokusunun olabildiğince korunması, üstelik sürekli onarılması ve hayatla iç içe yaşaması konusunda enfes bir ders veriyor.

Bu kez oraya yoğunlaştık. Ve yine CHP’li başkan Kazım Kurt’la bol bol söyleştik; semti sokaklarıyla, eski evleriyle, en önemlisi bir düzineye yaklaşan müzeleriyle ziyaret ettik.

Birbirinden ilginç müzeler

Bu semti dolaşmak bile bir estetik tedavi gibi. Tüm o eski konaklar hayata dönmüş. İçlerinde kentin el sanatlarıyla ilişkili müzeler açılmış. Müze zaten başlı başına bir olaydır. Ama ayrıca modern bir yapı yerine eski bir mekanda, ona en uygun biçimde yapılması ayrı bir güzellik taşıyor.

Böylece Lületaşı Müzesi’nde yöreye özgü bu taştan ne güzellikler yaratıldığını gördük. Ahşap müzesinde yalnız bizden değil, burada sürekli yapılan Ahşap Günleri’ne katılmış çeşitli ülkelerden yapıtlar gördük, onlarla poz verdik. Hele o şişman Koreli çift!..

Cam müzesinin ana mekanı geçici olarak kapalıydı. Biz bir göz attık ve onarım bekleyen fırınlarda çalışan sanatçıların, oturma yerlerinden yapılan çabayı izleyen seyirciler önünde çalıştıklarını hayal ettik.   

Eskişehir ve Kurtuluş Savaşı

Tüm bunların müzenin hemen içinde, son derece zevkli satış yerleri vardı. Öyle ki, müze nerde bitiyor, satış nerde başlıyor, anlamak zordu. Gelin de dayanın!.. 

Daktilo veya fotoğraf sergilerini ihmal edip,  Eskişehir Kurtuluş Müzesi'ne gittik. Orada izlediğimiz 17 dakikalık bir filmde Kurtuluş Savaşı'mızın görsel destekli bir özetinin yanısıra,  Eskişehir’in bu savaşta yaşadıklarını da hatırladık.  Ve odalardaki geniş canlandırma tablolarından duvarlardaki pano ve resimlere, o kutsal günleri andık.

Başkan Kurt ve Hamamyolu projesi

Başkan Kazım Kurt, Kırım Tatarlarından...Kökenlerini yeri geldikçe hatırlatmayı seviyor. Çalışkan, idealist bir politikacı. Şu günlerde son yaptırdığı Hamamyolu projesini savunuyor: AKP’li yerel yöneticilerin haşin saldırısına karşı...

Birkaç eski Türk hamamının bulunması nedeniyle Hamamyolu diye bilinen çok geniş bir caddenin bir bölümü üzerine yeni bir yol yapılmış: İniş-çıkışları, zarif bir köprüsü, köprü üzerinde bir küçük sergi alanı olan...

Ara yerde havuzlar, fıskiyeler, gezi ve istirahat alanları. Ve oralara yayılmış sayısız Eskişehirli ya da -bizim gibi –turist!

Tüm yeni bölüm ahşap kökenli, ama tam olarak tahta olmayan bir tür ‘kompozit ahşap’la kaplanmış. Yangına da dayanıklı. Böylece beton uygarlığından hiç olmazsa yol boyu sıyrılma imkanı doğmuş...

Ama iktidarın has adamları hemen harekete geçmiş. Sloganları şöyle: 

“Odunpazarı’nı geri alacağız Reis!”.

Vallahi zor alırlar!.. Bu semt ve bu kent öyle iyi yönetiliyor ki, bu akla bile gelmez. Bir yandan kültür ve turizm var. Semtte sadece anlattığım belediye müzelerini geçen yıl 520 bin kisi gezmiş...Ve ülkeden/dışardan sırf bunun için gelenler var. Tüm müzeler, parklar, rekreasyon ve spor alanları burayı ülke ve bir ölçüde dünya çapında bir turizm merkezi yapmış. Bunun getirdiği canlılıkla birlikte...

Ekonomi sanat ve eğitimle buluşunca

Öte yandan, kentin ekonomisi de iyiye gidiyor. Biz oradayken Milliyet’te Güngör Uras, Eskişehir’de Sanayi ve Eğitim Mucizesi başlıklı yazısında (25 Şubat) kentin sanayileşme tarihini özetliyor. Ve şöyle diyor: “Bugün Eskişehir üniversite ve sanayi şehri. Koç’un, Eczacıbaşı’nın, Şişe Cam’ın, Caner Grubu’nun, Pınar’ın önemli tesisleri var. Yerli yatırımcılardan Sarar, Kanatlı, Kılıçoğlu grupları yatırımlarını büyüttü. Zeytinoğlu’nun döküm tesisi ise ihracata çalışıyor”.

Bu arada iddialı Fuar Kongre Merkezi’nin de yüzde 80 oranında tamamlandığını ekleyeyim. Önemli bir yatırım...

Ve anlattığım o eşsiz Akvaryum’un kapısında yerel sermayeden ETİ’nin adı var: onun yatırımıyla gerçekleşmiş... Sanayi ve sermayeyle kültür, sanat ve turizmi böylesine buluşturmak, Eskişehir mucizesinin bir başka yanı.. 

Gülsin Onay’ın harika konseri

Benim de katılıp konuştuğum etkinlik, Yunus Emre kültür merkezinde yapılmıştı. İkinci akşam ünlü piyanist Gülsin Onay ise Çağdaş Sanatlar Galerisi’nde harika bir konser verdi. Bach, Beethowen, Chopin’le kulaklarımızın pasını öylesine sildi ki...Elleri dert görmesin!..

Ayrıca Eskişehir’in şu günlerdeki bir başka derdi, yeni planlanan kömürlü termik santral... Bu tehlikeli yatırımı aklı başında kimse istemiyor, protestolar gırla gidiyor.

Ama Valilik OHAL’in ardına sığınarak her türlü yürüyüşü yasaklıyor. Yani ülkenin her yanında olup bitenden Eskişehir de payını alıyor!.. Ne yaparsınız!..