DARBE X X Yönetmen: Salih Uslu |
Bu kez anlatılan günümüzden bir siyasal olay. Kabaca, Erdoğan’ın son döneme damgasını vuran MİT’le ilişkileri ve onun parçası olan ‘böcek olayı’nı (yani dönem başbakanını gizlice dinleme) ele alıyor.
Ve karşımıza bir Amerikan filmi olmaya özenen (onların siyaseti film konusu yapma huyu bilinir), hayli tuhaf bir film geliyor. Adeta soluk soluğa (olmasına çalışılmış), son derece işlek bir sinema ve sanki baş döndüren bir kurguyla hızlandırılmış...Hiç susmayan bir müzikle de nerelerde ne kadar gerilmemizi sanki emreden bir sinema. Cilalı, işlevsel, akıcı.
Ama anlattıkları öylesine muğlak ki... Sanki bir sis perdesi ardında gizlenmiş bir siyasal macera. Dağdaki bir karakolda meydana gelen baskın (Dağlıca baskınıymış) sırasında, karşı taraflarda yer alan iki kardeş acı biçimde hayata veda ediyor. Büyük üzüntüyle olaya tanık olan karakol komutanının sonradan Hakan Fidan (ünlü MİT müsteşarı) olduğunu ise neden sonra anlıyorsunuz.
Bu arada Fidan başbakanla yakınlaşıyor. Ama bu en azından görselleşmiyor, dolayısıyla seyirci için somutlaşmıyor. Çünkü film Erdoğan’ı hiç, ama hiç göstermemeyi seçiyor.. Oysa Zincirbozan’da tüm o ünlü siyasiler gösterilmişti. Acaba bu kez Erdoğan mı istemedi? “İslam’ın büyükleri cisim olarak gösterilmez” fikrine mi bağladı işi?
Eğer filmin ana teması bu gizemli Erdoğan-Fidan ilişkisi olacak idiyse, bu gerçekleşmiyor. Bir kez bile başbaşa görmediğiniz iki kişinin ilişkisi inandırıcı olabilir mi? Ayrıca tüm o kalabalık, çantalı, habire koşuşan ‘siyah giyen adamlar” kim, ne iş yaparlar, hangi şeytani kumpasları kurarlar? O en kritik belgeleri içeren çantanın bir ‘yankesici kız’ tarafından çalınmasıysa (ama Filiz Akın değil!), hayli zoraki bir gerilim motifi olmuş.
En komiği de, en kritik anlarda lüks yatlarda gösterilen o yarı Türk-yarı yabancı adamlar topluluğu...Böyle diyorum, çünkü kimileri kah Türkçe, kah İngilizce konuşuyor. Ve açık olmayan, hep imalarla yüklü laflar ediyorlar. Zaten bu CIA eleştirisi merakı Özgürel’in en tipik özelliklerinden biri. Doğru yanı var elbette, ama bu aşırı kaçıyor.
Böylece amacın aslında Erdoğan’e pek uygun düşen bir sav olduğu da anlaşılıyor: Her şeyin ardında dış ve iç komplolar vardır. Başta ABD ve İsrail olmak üzere!...
Özgürel dostumuzun aslında siyasal açıdan oldukça nesnel ve dürüst bir aydın olduğuna inanırım. Ama bu kez yeni “projesini” biraz aşırı Erdoğan sempatizanı olarak gördüm. Ancak filmin Reis’e puan kazandırması çok şüpheli olduğu gibi, bu kargaşa içinde yolunu bulmakta zorlanacak genel seyirciye ulaşması da kolay gözükmüyor.
Not: Projenin mimarı Avni Özgürel’i daha iyi tanımak için T24’de Hazal Özvarış’ın yaptığı söyleşiyi okuyun. Ama öylesine uzun ki, sonuna dek okuyup bunu kanıtlayana ödül verilse yeridir!...