Atilla Dorsay

17 Haziran 2022

Çifte kültürlü kentte şiddet, cinayet...Ve alzheimer

Filmi kendi adıma hayli beğendim. Bir düzineye yakın karakter çok incelikli olmasa da belli ölçüde ilgi çeken kişilere dönüştürülmüştü. Aksiyon sahneleri kadar iç burkucu dramatik gelişmeler de eksik değildi

GEÇMİŞE DÖNÜŞ

X X X ½

(Memory)

Yönetmen: Martin Campbell
Senaryo: Dario Scardapane
Görüntü: David Tattersall
Müzik: Photek
Oyuncular: Liam Neeson, Guy Pearce, Taj Atwall, Harold Torres, Ray Fearon, Monica Bellucci, Ray Stevenson, Mia Sanchez, daniel de Bourg, Natalie Anderson

Amerikan filmi, 2022.

Karşımıza gelen karmaşık, yoğun çok kişilikli bir gerilim ve polisiye. Aslında 2003 yılında çekilmiş ve Jet Geeraerts imzalı The Alzheimer Case romanına dayanan Belçika filmi The Memory of A Killer'den uyarlanmış, ama yeterince Amerikanlaştırıldığı söylenebilir. 

Hikâyenin ana kahramanlarından biri Alex Lewis adlı bir kiralık katil. Evet, bunu bir meslek olarak bellemiş bir eylem insanı. Ağabeyi gibi Alzheimer'e tutulmuş olması artık tek handikapı. Gerçi bir sahnede gözüken ağabeyi çok daha feci durumda: konuşamıyor bile!.. Alex ise zaman zaman bastıran unutma krizlerine ilaç olarak en önemli şeyleri koluna yazmaktan başta çare bulamamış!..

Son bir görev için kalkıp Texas'ınEl Paso kentine geliyor Alex... Meksika sınırındaki bu kent tam bir çifte-kültürlülük örneği. İngilizce ve İspanyolca aynı ölçüde kullanılıyor; her yerde çifte bayraklar dalgalanıyor; FBI'da Amerikalı kadar Meksikalı polisler de görev alıyor.

Alex'in son görevi bir çifte cinayet. Bir adamı ve de 13 yaşındaki Meksikalı bir kızı öldürmekle yükümlü. Ve birkaç flaş-belleği de alıp getirmekle... İlk cinayeti başarıyla hallediyor. Ama iş küçük Beatriz'e gelince, duraklıyor. Çünkü bu küçük kızın acınacak bir kaderi vardır. Sınırda Meksika kökenli gençlerin içine düştüğü fuhuş uçurumuna o da düşmüştür. Hem de babasının eliyle... Ve görmüş-geçirmiş Alex'in eli bu cinayeti işlemeye varmaz.

Çevredeki FBI'ın sıkı elemanlarından Vincent Serra da bu fuhuşa karşı savaşmaktadır. Ve o da Beatriz'i koruma altına alır. Ama tüm bu koruma çabaları, kızın öldürülmesine engel olamaz. Artık karşı cephelerde olsalar da, kiralık katil Alex ve özel FBİ müfettişi Serra'nın kaderleri ayni intikam düşüncesinde ve asgari bir adaleti sağlama gayretinde birleşecektir.

imdb'de çok farklı tepkiler ve notlar almış bu filmi kendi adıma hayli beğendim. Bir düzineye yakın karakter çok incelikli olmasa da belli ölçüde ilgi çeken kişilere dönüştürülmüştü. Aksiyon sahneleri kadar iç burkucu dramatik gelişmeler de eksik değildi.

Ve nihayet, birçok toplumun çığrından çıkmış birer düzen içinde yaşamaya çabaladığı şu günlerde film beni hem korkuttu, hem bir teselli oldu: ABD denen dünyanın en büyük ülkesi, yanı başında o hepsi farklı şarkılar söyleyen Latin Amerika ülkeleri. Hepsinde böylesine karmaşık, ürkünç, hatta iğrendirici olaylar yaşanıyorsa... Çağdaşlıktan söz etmek mümkün müydü?

Film ayrıca gerçekten yürek yakan sahneler de içeriyor. Hemen başlarda hasta yatan bir annenin gözleri önünde oğlunun öldürülmesine tanık olması... Bir başka sahnede çok ağır yara alan Alex'in bunu ateşle yakarak tedavi etmesi, ya da her şeyin arkasındaki lider olan Davana Sealman'ın finaldeki akibeti. Kolay akıldan çıkacak bölümler değil. Bir dönemin çalışkan sinemacısı Martin Campbell genelde temiz bir iş çıkarmış. 

Alex'te iyi bir oyuncu olan Liam Neeson sağlam bir dönüş yapıyor. Tıpkı Nicholas Cage gibi... Bir diğer başroldeki Guy Pearce de Vincent Serra rolünde kusursuz. Bir dönüş de bambaşka bir cepheden geliyor: Davana rolündeki İtalyan kökenli dilber Monica Bellucci. Onu öylesine uzum zamandır görmemiştik ki... 55 yaşındaki oyuncu (1968 doğumlu) biraz yaşlanmış, hayli kilo da almış. Ama kendisini izletmeyi biliyor

Yeniler de var. Küçük Mia'da Mia Sanchez, kara kaderli Van Camp çiftinde Rebecca Clder veScott Williams, Latin ajan Marquez'de Harold Torres, Davana'nın oğlu Randy'de Josh Taylor da gayet iyiler. 



Sevgili okurlarım,

Bugün İzmir'e gidiyorum. İkinci kez düzenlenen Sinema ve Müzik Festivali'nin son günlerine katılmak için... Bu akşam (Cuma) 18.00'de Kültürpark İzmir Sanat'ta konuşmam ve imzam var. Pazar akşamı kapanışta ise bir ödül alacağım.

Sonrasında Mudanya'da bir tatil... Temmuz'da ise iki yıldır gidemediğimiz bir devre-mülk Bodrum tatili var. Sonra yine Mudanya'ya döneceğiz. Yani İstanbul'a ancak Ağustos sonu dönebileceğiz. 

Bu sürede güncelliği izlemek, yeni filmleri görüp yazmak mümkün olmayacak. Arada yine de önemli şeyler olursa yazarım. Böyle bir dinlenmeye gerçekten de ihtiyacım var. Ama sonbaharda iki kitabım birden çıkacak. Hepinize de iyi tatiller dilerim.