Atilla Dorsay

15 Ağustos 2015

Arnavut arabasıyla tatile çıkmak!...

'Meğerse bu ailenin hikayesi daha önce dört kez anlatılmış'

TATİL ZAMANI    X  X  X (Vacation)

Yönetim ve senaryo: John Francis Daley, Jonathan M. Goldstein
Görüntü: Barry Peterson
Müzik: Mark Mothersbaugh
Oyuncular: Ed Helms, Christina Applegate, Skyler Gisondo, Steele Stebbins, Chris Hemsworth, Leslie Mann, Chevy Chase, Beverly d’Angelo, Charlie Day, Catherine Missal/ Warner Bros filmi

 

 

    Meğerse bu ailenin hikayesi daha önce dört kez anlatılmış: 1983’ten başlayarak Vacation, European Vacation, Christmas Vacation ve Vegas Vacation adlarıyla...Bizim semtimize bile uğramadıkları için bilmedik, cahil kaldık!...

  Neyse, yıllar sonra gelen bu yeni bölümü izleyince, çok şey kaçırmadığımızı düşündüm. 1978’de başlayıp 80’ler boyunca on filme ulaşan National Lampoon serisine benziyor bu film...O seri de nasıl ABD’de çok sevilen aile komedi dizisine dönüştüyse, ama fazla Amerikan olduğu için bize ve birçok ülkeye gelmediyse, bu seri de öyle olmalı.

  Film bir uçakta açılıyor. Ve beceriksiz bir pilotin kısa öyküsüyle başlıyor. Akla hemen ZAZ ekibi ve onların Airplane- Uçak serisi gelior. Gerçi bir ZAZ havası var bu ilk bölümde, ama ama onlar kadar çılgın olmadıkları da kesin!..

  Böylece pilot Rusty Griswold’un öyküsünü izliyoruz. Eve dönüşte Rusty sempatik, ama doyumsuz eşi Debbie, yazar olma hayalleri kuran en az kendisi kadar beceriksiz büyük oğlu James ve James’e sürekli eziyet etmeyi en büyük eğlencesi haline getirmiş küçük ve afacan kardeşi Kevin’den oluşan ailesini bir arada tutabilmek için, Cailfornia’daki ünlü ‘tema parkı’ Valley World’a gitmeyi öneriyor: vaktiyle kendisinin de yaptığı bir yolculuğun anılarını tazelemek için...

  Aile karşı çıkıyor: o küçücük karabayla 4000 küsur kilometre gidilir mi diyerek...Ama Rusty herşeyi düşünmüş ve yepyeni bir araba almıştır. Ancak Arnavut imalatı (!) olan bu arabayla başa çıkmak kolay değildir. Ve tüm yolculuk sürprizlerle dolu olacaktır.

  Çok yükseklerde uçmasa da sempatik bir komedi. Gerçi antolojilere geçecek birkaç bölümü yok değil, ama az. Örneğin yakışıklı Chris Hemsworth’un adı söylenmesi pek münasip olmayan bir organıyla yarattığı komedi bölümü kaba, ama dayanılmaz!...

  Başroldeki ilk kez tanıdğımız Ed Helms yeni bir Ben Stiller gibi duruyor. Christina Applegate belki perdedeki en ikna edici rolünü bulmuş. Gençler de yeterince iyi. Sonunda gözüken kayınpederde ise yıllar sonra eski bir dostu buluyoruz: özellikle 80’lerde çok etkin olan, ama aslında TV’de çalışmayı da sürdürmüş Chevy Chase...

  Çok yaşlanmış duruyor gerçi. Ama normal, bugün 72 yaşında...Ama eşi rolündeki eski fıstıklardan Beverly d’Angelo’da hala iş var. Gerçi o sekiz yaş daha genç!..

   

Korku meraklısı gençler işbaşında

 

DÜNYANIN SONU   X  X (Afflicted)

 

Yönetim ve senaryo: Derek Lee, Clif Prowse
Görüntü: Norm Li
Müzik: Edo Van Breeman
Oyuncular: Derek Lee, Clif Prowse, Michael Gill, Baha Reyaz, Benjamin Zeitoun, Zach Gray/ Kanada filmi

 

 

  

    İşte yine bir ‘yolculuk filmi’ gibi başlayan bir yapım...Ama sonra öyle farklı yollara sapıyor ki...

  İki arkadaş, Derek ve Clif, bir büyük seyahate çıkıp dünyayı gezmeye karar verirler. Ve Barcelona’dan başlayarak herşey iyi gider. Bu arada görüp yaşadıklarını sürekli filme alırlar.

  Ama turistik bir İtalyan kasabasından başlayarak, işler bozulur. Kendisine zaten yolculuk öncesi AVM (bizim bildiğimiz AVM değil, bir beyin hastalığı!) teşhisi konmuş olan Derek ağır biçimde hastalanır.

  Ve bildiğimiz hiçbir şeye benzemeyen bu hastalık sonunda, Derek vampir olur!...Ve kan arama peşine düşer. Ama kasaptan aldığı ‘inek kanı’ olmaz, çünkü taze kan gereklidir. Ve böylece korku başlar...

  Kanadalı iki genç kafadar, Çinli suratı taşıyan Derek Lee ve İngiliz görünümlü Clif Prowse anlaşılan bu filme herşeylerini koymuşlar: hayal etmişler, yazıp yönetmişler ve oynamışlar. Daha ne yapsınlarl?

  Ve ortaya yeni bir ‘Blair Cadısı’ olayı çıkmış...Yani, öncelikle herşeyi, ama herşeyi amatörce filme alan (nasıl beceriyorsa) son derece titrek ve sarsak bir kamera. Sonra, özellikle finale doğru iç kaldıran, mide bulandıran bir kan ve vahşet sergilemesi. Ve de korku filmi olayına amatörce bir yaklaşımla genç seyirciyi hedef alan bir ticari başarı arayışı.

  Bu başarı gelir mi? Bilemem. Doğrusu ben çıkmamak için kendimi zor  zaptettim. Gençlerin yeteneğini tümüyle yadsıyor değilim. Ama seyri zor, hazmı zor, hatta ne olup bittiğinr tam olarak anlaması zor bu filmi kimselere öğütleyecek değilim.

  Yalnızca bu türün uzmanı, SİYAD genel sekreteri Kaya Özkaracalar dostum ne der, merak ediyorum. Gerçi basın gösteriminde yoktu, ama belki bir yerlerde görmüştür!...