52. Antalya Festivali hayli parlak biçimde açıldı. Doğrusu o batılıların ‘star power- yıldızların gücü’ dediği şeyi özlemiştik. Menderes Türel’in ilk başlangıç döneminde ve olayın TÜRSAK’la işbirliğiyle kotarıldığı yıllarda az mı ünlü görmüştük Antalya’da? Adlarını sıralasam tüm yazı biter!...
Sonra daha alçakgönüllü bir dönem başladı. Ve kendi sinemamıza daha çok yoğunlaştı festival... Bu da kötü bir şey değildi. Ama Antalya’nın giderek artan turistik kapasitesi için bile olsa, bu şenliği uluslararası kılmak ve tüm dünyaya açık hale getirmek fikri de fena mıydı?
Hele şu günlerde ‘Rusların gelmemesi’ olasılığıyla başlayacak gibi gözüken bir kriz döneminde, dünyanın ve özellikle Batı’nın çok farklı kesimlerini bu eşsiz kentimizin konuk edeceği ünlülerle tanıtmak ve ‘tavlamak’ akıllıca olmaz mıydı?
Catherine Deneuve: Hep bir star
Sevgili Alin Taşçıyan’ın ustalıkla yönettiği toplantıda ilk soruyu ben sordum ve böylece Catherine’in tam 4 kez çalıştığı Jacques Demy (ah o Şerburg Şemsiyeleri!), ikişer kez çalıştığı Luis Bunuel (Gündüz Güzeli ve Tristana) ve François Truffaut (o unutulmaz Son Metro) hakkındaki izlenimlerini dinledik.
Türkiye’yi övdü, Fatih Akın ve Nuri Bilge’ye sevgisini belirtti (hele o ‘soğuk bir Eylül gününde izlediği’ Kış Uykusu!). Paris cinayetlerinin etkisini anlattı ve Fransızların inandıkları şeyleri ve yaşam tarzlarını hiç değiştirmeden sürdürmek konusundaki kararlılığının altını çizdi.
Açılış gecesi: göze batan hatalar
En kötüsü belki geçen bir yılda bizim yitirdiğimiz değerleri anan o resimler geçidiydi. Öncelikle, eğer festivali Menderes Türel’in güzel konuşmasında altını çizdiği gibi uluslararası kılacaksak, yabancıların da bir ölçüde anılması gerekmez miydi?
Sonra ya o yanlışlar? Ali İpar oldu Ali İper. Bir dönemin yıldızı Oya Sensev oldu Şensev. Üstelik adı iki farklı resmiyle iki kez geçti. En tuhafı da yine bir dönemin seslendirme yıldızı Nevin Akkaya için Cahide Sonku resminin kullanılmasıydı. Ne ayıp!... Üstüne üstlük bu yanlışlıklar komedyası tam üç kez önümüzden aktı durdu.
Yabancı konuklar geçidi
Ve gecenin üçüncü yabancı konuğu, bir dönemin ünlü Amerikan starı Kathleen Turner... Artık o efsane güzelliği yoktu. Çok kilo almış, kendisini bırakmıştı. Ama bakışlarındaki alev ve konuşmasındaki heyecan ayniydi. Bu arada onun en uzun süreli yabancı konuğumuz olduğunu söylemeliyim: dün bir masterclass yaptı. Bugün de filminin sunuyor, sonrasında seyirciyle tartışıyor. Welcome Kathleen!...
Bir kahvaltının ünlüleri
Tam karşımda özellikle American Beauty- Amerikan Güzeli filminde güllerle örtülü bir yatakta çıplak yattığı sahneyle hatırlanan Mena Suvari vardı. Ve 15 yıl sonra, hala çok güzeldi. “Gülleri hala seviyor musunuz?” dedim. Anladı ve gülüştük.
Bu tavrını onaylıyorum kuşkusuz. Ama kolay değil. Bir tek örnek vereyim: Eğer onca yabancı ünlünün katıldığı bir kokteyl veriyorsanız... Ve eğer o güzel ve lüks mekanda bir damla içki bile servis edilmiyorsa...Bu olur mu?