Absürd tiyatronun önde gelen temsilcilerinden Eugène Ionesco’nun 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan toplumsal erozyonu, şiddetin ve umutsuzluğun bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerini aktardığı “İki kişilik hırgür” sahnede.
Akustik24’e konuk olan oyunun oyuncuları Ayşenil Şamlıoğlu ve Reha Özcan sahneledikleri oyunu, oyunun ortaya çıkış hikayesini ve Türkiye'de tiyatronun içinde bulunduğu durumu yorumladı.
Yönetmen Işıl Kasapoğlu’nun çevirip yönettiği, “İki kişilik hırgür”, savaşın ardından insanın içine düştüğü anlamsızlığı, dışarıdaki şiddetten beslenen bir adamla bir kadının kör sağır çatışması üzerinden anlatıyor.
'İki kişilik hırgür'ün dış baskılardan dolayı kabuğuna kapanan insanların hikayesini anlattığını ve oyunun, kendisiyle de özdeşlik kurduğunu söyleyen Ayşenil Şamlıoğlu, “Pandemiyle bir sürü şeyden uzaklaştığımın farkına vardım. Bu aslında hem toplumsal travma hem pandemi travması, hem ekonomik travma. Dolayısıyla bu oyun benim için söylemek istediklerimi söylemenin bir aracı oldu. İyi ki Işıl Kasapoğlu böyle bir oyunu yapmaya karar verdi. İyi ki ‘gel oynar mısın’ dedi" diye konuştu.
Reha Özcan ise tiyatronun, sanatın yaşama sevinci ve umudu beslediğini belirterek "Biz yaşama sevinci dışında bir şey satmıyoruz. Onlar bu dünyayı ne kadar çirkin renklere getirirlerse getirsinler; bu renkleri değiştirecek ve daha iyiye taşıyacak umut rüzgarları her zaman var” dedi.
“Her şey o kadar gerçek dışı ki gerçeklikten uzaklaşıyorsunuz”
‘İki kişilik hırgür’ oyununun absürt bir konusu olduğunu söyleyen Ayşenil Şamlıoğlu, şöyle konuştu:
“Bu çift, kaplumbağa ve salyangoz gibi buldukları bir mekana saklanmak üzerine kuruyor ilişkiyi. Saklandıkları yerdeler ama nereye saklanırsanız saklanın o dış dünyanın size ulaşmama şansı yok. O geliyor sizi orada yakalıyor, buluyor. Bir de dönemini de düşünecek olursak; Birinci Dünya Savaşı geçmiş, Avrupa yüzyıl savaşlarını atlatmış. O kadar çok savaş görmüşler ki ardından İkinci Dünya Savaşı. Bütün bunların üstüne yaşananlara dönülüp bakıldığında artık yaşamın bir anlamı kalmıyor. Her şey o kadar gerçek dışı ki gerçeklikten uzaklaşıyorsunuz. Bir şey size bu kadar şiddetle gelirse o şiddete karşı kendinizi savunayım derken vardığınız nokta yaşama dair her türlü gerçekliği kaybetmektir”
“Oyun, kendimle birebir özdeşliyor”
İnsanlık tarihinin salgın ve savaşların döngüsüyle geçtiğini ifade eden Güven tiyatroculara, “İnsan olarak ve sanatçı olarak bu hayat döngüsünün içinde bugün nasıl hissediyorsunuz?” diye sordu.
Pandeminin de etkisiyle giderek kendi kabuğunda yaşamaya başladığını belirten Şamlıoğlu, “Bunun öncesi de vardı. Pandemiden çıktım denildiğinde bile aslında ben kabuğumun içinde kaldığımın ayırdında olarak yaşadım. Hâlâ da öyle hissediyorum. Dolayısıyla bu oyun, kabuğumdan çıkmama rağmen, kabuğunda yaşayanı anlattığım bir oyun. Oyunun ve rolün, kendimle de birebir özdeşliğini kurabiliyorum.” dedi.
“Biz yaşama sevinci dışında bir şey satmıyoruz”
“Oyuncuların, kodlarının farklı olduğunu ve bir politikacı, doktor, mühendis, eğitimci gibi hayata bakmadıklarını ifade eden Reha Özcan, her şeye umutla bakmak gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Biz dünyayı ne hale getirirlerse getirsinler. Biz yatarken diyoruz ki ‘Yarın daha güzel bir gün olacak’. Çünkü biz yaşama sevinci dışında bir şey satmıyoruz. Biz yaşama sevinci ve umutla yaşıyoruz. Onlar bu dünyayı ne kadar çirkin renklere getirirlerse getirsinler; bu dünyanın renklerini değiştirecek ve bu dünyayı daha iyiye taşıyacak umut rüzgarları her zaman var.”
“Bu dünyayı çirkin renklerinden kurtaracağız”
“Biz içimizde bu kasırgaları coşturacağız. İnadına daha çok çalışacağız. Daha zeki hamleler yapacağız. Daha umut dolu şeyler yapacağız ve bu dünyayı çirkin renklerinden kurtaracağız. Bu bir çocuğun beynine, küçücük bir saksının içine ekeceğiz, gerekirse yine yapacağız. Bu bitmeyen bir mücadele çünkü biliyorum ki yarın daha güzel bir gün olacak ve ben de o yarın ki güzel güne hazır olmak zorundayım.”
“İki kişilik hırgür”, 22 Aralık’ta Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde İstanbullu izleyiciyle buluşacak.
Oyunun konusu İki savaş; biri yerin üstünde dünyalar arasında, diğeri denizin dibinde iki kişi arasında... Bir zamanlar birlikte oldukları kişileri terk edip birbirlerini seçen bir kadın ve bir adam, buna rağmen 17 yıldır bir hırgürün içinde yaşar, kendi kozalarında sudan sebeplerle bitmeyen bir gürültü yaratırlar. Öyle bir hırgürdür ki bu, dünyanın gürültüsünü bastırır. Dünya insanlıktan uzaklaşırken kadın ve adam kendi kıyametlerini yaşayarak bu acımasız dünyadan kaçmaya çalışıyor olabilirler mi? Adam ve kadın bezgin, yorgun, nefret yüklü ilişkilerinden çıkıp gitmek isteseler de kolay mıdır kabuğu kırıp çıkmak dışarıda savaş varken? Oyunun Künyesi: Prodüksiyon: Elf Yapım Yazan: Eugène Ionesco Çeviren: Işıl Kasapoğlu Yöneten: Işıl Kasapoğlu Oyuncular: Ayşenil Şamlıoğlu, Reha Özcan Dekor: Hakan Dündar Kostüm: Nalan Alaylı Işık: Mustafa Karakoyun Müzik: Serdar Öztop Dramaturg: Bilgesu Kasapoğlu Reji Asistanı: Mebruke Eraslan, Kerem Adalı Prodüksiyon Asistanı: Eylül Gürceğiz Dekor Asistanı: Aslı Ersüzer
|