2020 ‘nin en önemli sergilerinden biri kuşkusuz dünyanın en önemli performans sanatçılarından Marina Abromoviç’in retrospektif niteliği taşıyan sergisi olacak.
Abromoviç’in Türkiye’deki ilk büyük ölçekli sergisi Akbank’ın sponsorluğunda ve Aksanat’ın desteği ile gerçekleştirilecek.
Marina Abramović Institute (MAI) işbirliğiyle hazırlanan sergi bugüne kadar alışık olduğunuz sergilerden çok daha farklı bir deneyim. Türkiye’den ve dünyadan performans sanatçılarının da yer alacağı sergi klasik bir sanat etkinliğinin çok ötesinde bir deneyim yaşatacak. Böylelikle sergiyi gezenler Abramović’in “Metod”unu daha iyi anlama fırsatı bulabilecekler.
"Nedir Abromoviç’i farklı kılan?" derseniz… Bir kere sadece elle tutulan objelerle, resimle, fotoğrafla duygularını anlatan bir sanatçı değil. Performansı da anlatım biçimin bir parçası yapmasından da anlaşılabileceği gibi zihinsel, bedensel ve ruhani durumları ya da değişimleri denemenizi, keşfetmenizi istiyor.
Çoğu zaman kendi bedenini de kullanan sanatçı halkla doğrudan temas kuran, sergiyi gezenleri hem kendileriyle hem de başkalarıyla bağ kurmaya, deneyimlemeye teşvik eden, davet eden bir anlatım biçimine sahip.
31 Ocak’ta açılacak ve 3 ay sürecek serginin ilk bölümü, Marina Abramović’in yaklaşık elli sene boyunca ürettiği ikonik performansların video ve fotoğraf belgeleriyle sanatçının çığır açan kariyerine ayrıldı. Türkiye’den ve dünyadan performans sanatçılarının pratiklerinin sunulacağı bölümde ise, müzenin ziyarete açık olduğu her gün, günde sekiz saat orijinal uzun süreli performanslar canlı olarak gerçekleştirilecek. Ve son bölümde ise, sanatçının eğitmenlik kariyeri boyunca sanatçılar için geliştirdiği ve onlar kanalıyla herkese sunduğu, çeşitli felsefe ve tekniklerle ziyaretçilerin bizzat katılabildiği ve farklı tecrübeler yaşadığı “Metod” bölümüyle son bulacak.
Abramović Metodu, özfarkındalığa ve keşiflere dair bir alan. Sergiyi gezenleri performanslar ve çeşitli egzersizler sayesinde fiziksel ve ruhsal hassasiyet, açıklık ve sükunetle buluşturur. Anlatması zor ancak sergiyi gezdiğiniz ve katılımcı olduğunuz zaman tam olarak anlaşılabilecek muhteşem bir sanat yapma biçimi.
Marina Abromoviç, bugüne kadar düzenlediği sergilerde ya da hazırladığı performanslarda şiddet, hareket, toplumdaki adaletsizlik, bedensel kontrol ya da kontrolsüzlük, savaş, cinsellik, çıplaklık, beden çevre ilişkisi, toplumsal normlar üzerine odaklandı.
Avusturalya’ya giderek Aborjinler üzerine çalışan ve çok etkilen Abromoviç, mistisizim, ruh, doğa beden ilişkisini sanatına taşıdı.
1997 Venedik Bienali’nde sergi alanının bodrum katında hayvan kemiklerini durmaksızın temizlediği ve doğduğu coğrafyanın yaşadığı zorluklar için bir ağıt niteliği taşıyan Balkan Baroque performansıyla Altın Aslan Ödülü’nü aldı. 2000’li yılların başından beri New York’ta yaşayan sanatçı Marina Abromoviç 2010 senesinde MoMA’da gerçekleştirdiği The Artist is Present adlı, yaklaşık üç ay boyunca, günde sekiz saat olmak üzere müze ziyaretçileriyle bir masa etrafında karşı karşıya kaldığı uzun süreli performansı kariyerinde bir milat oldu. Üç ay süren sergi, 850.000 kişi tarafından ziyaret edildi.
2016 yılında Yunanistan’ın yaşadığı ekonomik kriz ve büyük iflas sırasında Atina’da sokakta düzenlediği “7 dakika sessizlik“ performansına yüzlerce kişi katıldı.
Sergiye dair duygularını ise şu sözlerle anlattı: “3000 kişi el ele tutuştu. Duygu yoğunluğunu düşünebiliyor musunuz? Orada o kadar acı vardı ki. Herkes kendine ait bir sebeple oradaydı. Tam 7 dakika sessizliğin sessizliğini deneyimledik.”
Kendisiyle yapılan bir röportajda ise sanatını şöyle anlatıyor: “Halk, insanlar benim işim. Yaptığım her performansın merkezinde insan var. Bir gün bir çocuk geldi ve bana hayatını değiştirdiğimi söyledi ve ağladı mesela.İnsanların ruhunda ve zihninde kaybolmuş , yaralanmış taraflar var. Bunların tamir edilmesi gerekiyor. Benim performanslarım insanları bir araya getiriyor. Diğer başka sanat biçimlerinin oluşturamadığı birlikteliği, yeniden kavuşmayı içeriyor.”
31 Ocak’ta açılacak sergi öncesinde Belgrad’a gittim ve Belgrad Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde halen devam eden sergisini gezdim. İşte izlenimlerim...
Dr. Nazan Ölçer / S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü