Antakya'da depremde yıkılan İlke Apartmanı'nda Semih ve Ayşenur Canan Koyuncu çifti, ikiz kızları İpek ve Duru'yla birlikte enkaz altında kaldı. Koyuncu ailesinin canlı çıkarılamadığı enkazda, cenazelerine de ulaşılamadı.
Ayşenur Canan Koyuncu'nun babası Ali Yurdakul, enkazın başından gece gündüz ayrılmadıklarını belirterek, "Kızım, damadım ve torunlarım bulunamadı. Bütün hastaneleri aradık, resimlere baktık, yok. Bu saatten sonra çok da umudum kalmadı. Diyanete sordum, cevap bekliyorum. Enkazdan bir torba doldurup dördüne mezar yaptırmayı düşünüyorum" dedi.
"Enkazdan çok fazla yanık kemik çıktı"
Gece gündüz enkazın başında olduklarını anlatan gözyaşlı baba Yurdakul, “Damadım polisti, bütün hastaneleri araştırdık. Emniyet güçleri sağ olsun çok ilgilendi. Parmak izinden gömülenler varmış onlara, resimlere baktık yok. En son DNA örneği verdik henüz bir uyuşma çıkmadı. AFAD çalışanları ile görüştük depremden hemen sonra binada yangın çıkmıştı. Enkaz kaldırma çalışmaları yapılırken yangın hep devam etti, söndüremediler. Enkazdan çok fazla yanık kemik çıktı. Ailemin de yandığı kemiklerinin kaldığı, kepçenin baskısıyla kırılıp enkaza karıştığı düşünüldü. Artık ben de buna inanmak durumundayım ne yapayım bilmiyorum" ifadelerini kullandı.
"Hiç değilse bir mezarları olsun istiyorum"
Yurdakul, "Dedecim" sesleri hep kulağımda, bulutlara baktığımda hep resimlerini görüyorum, sanki bana doğru geliyorlar. Hiç değilse bir mezarları olsun istiyorum. En son Diyanet’e yazdım, cevap bekliyorum. Enkazdan bir torba doldurup dördüne bir mezar yaptırmayı düşünüyorum. Kolay değil artık hayatımızı köyde idame ettireceğiz" diye konuştu.
"Binalarda yaşamak istemiyorum artık"
Doğaya dönmek istediğini ama köydeki evlerine elektriğin bir türlü verilmediğini belirten Yurdakul, “Ben artık binalarda yaşamak istemiyorum. Toprağımıza konteyner ev koyacağız, elektrik almaya çalışıyoruz. Elektriğimiz yok, toprakla doğayla yaşamak istiyorum. Yıllarca çocuk esirgeme kurumunda müdürlük yaptım, yüzlerce çocuk yetiştirdim. Yüzlerce yaşlıya hizmet ettim artık kendime hizmet etmek istiyorum. Belki doğayla, toprakla düzelebilirim" dedi.
"Her evde bir acı var"
Çocuklarımın birçok hayali olduğunu söyleyen Yurdakul, “Yeni ev aldılar bize yakın olsunlar diye orada oturmadılar. Komşu olalım diye yanımızdaki yıkılan binada oturdular. Yeni aldıkları ev de yıkılmadı. Yıkılan bina da 8-9 yıllıktı. İki inşaat mühendisiyle görüştüm demiri çok iyiymiş ve betonu çok kötüymüş. Bacanağım, teyzem, amcam da öldü. Her köyde her evde bir acı var. Allah herkese sabırlar versin" ifadelerini kullandı. (DHA)