CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Faize dolar garantisi verdiğinize göre çiftçinin ürününe de dolar garantisi verin. Madem her şeyi dolarizasyona çevirdiniz, her yerde dolar geçerli para oldu, çiftçiye de aynı şeyi yapın, niye yapmıyorsunuz?” dedi.
Kılıçdaroğlu, Adana Çiftçiler Birliği’ni ziyaret ederek Birlik Başkanı Mutlu Doğru ve birlik üyeleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu ziyarette şunları söyledi:
“Başkan bir şey söyledi pandemi sonrası tarımın dünyada öneminin arttığını söyledi. Tarım dünyanın bütün ülkelerinde stratejik sektördür. Her halükarda karnımızı doyurmak zorundayız, zengin olalım, fakir olalım, çok büyük, düşük gelirimiz olsun fark etmiyor. Karnımızı doyuracak olanlarda bu ülkenin çiftçileri, yani üreticileri, yani alın teri dökenler. Liyakatli bürokrasi bakanı yönlendirir, ‘efendim şu cümle yanlış olur’, neden, ‘şu gerekçeyle yanlış olur’... Dolayısıyla devletin hafızasını taşıyan bürokrasi siyasetin verdiği hedefler doğrultusunda sağlıklı bir yapılanma, sağlıklı bir yol haritası çizer bakanların önüne koyar. Bakanlar kendi aralarında oturur tartışırlar veya gelirler sizler gibi sivil toplum kuruluşlarını, meslek kuruluşlarını dinlerler ve çözüm üretmeye çalışırlar. Bakana bilgi verecek bürokrat da kalmadı, farklı bir şey çıktı ortaya. Bir kişi ne derse onun her söylediği parlamentoya yansıdığı zaman iki grup milletvekili tarafından yasalaştırılıyor, herhangi bir sorun yok, orada herhangi bir tartışma yok, madem böyle geldi, madem böyle isteniyor bu yasalaştırılıyor. Temel sorunumuz burada, olaylar sağlıklı bir zeminde tartışılmıyor, çözümler sağlıklı bir zeminde tartışılmıyor, bir kişinin söylediği doğru kabul ediliyor ve o şekilde ilerliyor.
"Kırsal boşaldı, genç kalmadı, üretimi kimle yapacaksınız?"
Bir şey daha söyleyeyim; aslında kırsal boşaldı, genç kalmadı kırsalda, üretimi kimle yapacaksınız? Köylerde yaşlılar kaldı sadece, boşalıyor, bu da Türkiye için ciddi bir tehlike ve bunun için de önlem alınması lazım. Gençlerin orada çalışması lazım, üretmesi lazım, gelir elde etmesi lazım, yaşam standartlarını yükseltmesi lazım, kırsala entelektüel birikiminin de gitmesi lazım. Kimsenin dikkate aldığı yok. Bir gürültüdür, bir patırtıdır. Ben onu genelde şöyle tanımlarım: Freni patlamış bir kamyon yokuş aşağı hep beraber gidiyoruz. Ne olacak kimse bilmiyor.
Havza bazlı planlama yapılması lazım. Kim neyi ekecek? Önceden herkesin bunu bilmesi lazım. Adana mı, oturulur konuşulur, Adana’nın toprak analizleri yapılır, buğday mı ekilecek, arpa mı ekilecek, karpuz mu ekilecek? Havza bazlı planlama yapıldıktan sonra kimin ne ekeceği belli olacak, hangi ürünü ekeceği, artı onun maliyetine bakmak lazım. Dönümün maliyeti bellidir, size sorsam bana hangi ürünü ektin kardeşim, dönümünde maliyeti nedir, kuruşu kuruşuna çıkarırsınız. Demek ki maliyeti çıkaracaksın, üstüne makul bir kar koyacaksınız. Maliyet artı makul bir kar eşittir taban fiyat olur. Bu taban fiyatın üstünde çiftçi ektiği bir ürünü daha yukarı bir bedelle satıyorsa, ihracat yapıyorsa hiçbir sorun yok ama taban fiyatının altına düştüğü zaman devletin onu alması lazım. Böylece çiftçinin zarar edeceği bir modeli sıfırlamamız gerekiyor.
"Yüzde 30 civarında çiftçi, çiftçi kayıt sisteminden çıkmış"
Tarım Kanunu 21. maddesine göre, her yıl tarıma milli gelirin yüzde 1 oranında destek veriliyor diyor. Ama bu destek hiç konmadı. Çiftçi kayıt sisteminden çıkanlar, Adana’nın rakamları ortada. Yüzde 30 civarında çiftçi, çiftçi kayıt sisteminden çıkmış. Ekmiyor, ekse zarar edecek. Niye ekeyim zarar edeyim diyor. Geçen bir grup çiftçi ile konuşurken dediler ki; gübre atılması gereken tarlaların sadece yüzde 20’sine gübre atıldı. Çok pahalı, insanlar o gübreyi alamıyorlar ve tarlalarına atamıyorlar. Önümüzdeki yazın hep birlikte bir gıda krizi yaşayacağız, hep birlikte. Hükümet bunun ne kadar farkında emin olun bilmiyor. Ki defalarca, gittiğim her yerde de uyarıyorum; bir gıda krizi ile Türkiye karşı karşıya kalırsa çok daha dramatik sonuçlar çıkabilir ortaya. Yani paranız olsa da bir şeyleri bulamayabilirsiniz. Bunun önlemini bugünden almak gerekiyor, destekleri bugünden vermek gerekiyor, tarlaları bugünden ekmek gerekiyor.
"Çiftçi kredilerinin faizlerini sıfırlayacağız"
Bir şeye zam yapıyorsunuz, arkasından gübreye yaptığınız zam her şeyi alıp götürüyor. Yüzde 200 yüzde 300 zam mı olur! Halkbankası’nın esnaf dostu, Ziraat Bankası’nın çiftçi dostu olması lazım. Adı üstünde Ziraat Bankası, çitçiye destek verecek. Siz çiftçiye destek vereceğiniz yerde kalkıyorsunuz, efendim şu televizyonları ve gazeteleri al sana 700 milyon dolar vereceğim, zamanı gelince de parayı ödemiyorum diyor. Buyur, bir çiftçi desin bakayım, ben kredimi ödemiyorum diye, traktörüne haciz, hayvanlarına haciz uygulanıyor. Bu adalet mi? Biz çiftçilerin aldıkları kredilerin ister bankalardan ister Tarım Kredi Kooperatifleri’nden alsınlar, aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız kesinlikle. Onun öyle olması lazım çünkü çok zor bir süreçten geçiyor, nasıl ödeyecek ki? Efendim, krediyi erteliyoruz, neyle yeni faizle erteliyoruz. Zaten ödeyeceğim ben bunu, sen üstüne faiz ekleyerek sürekli erteliyorsun benim bunu ödeme şansım yok. Aynı şekilde esnaf için de aynı kararı aldık biz. Esnaf da Halkbankası’ndan veya diğer bankalardan aldığı Esnaf Kefalet Kooperatifleri’nden aldığı kredilerin faizlerini sileceğiz.
"Faize dolar garantisi verdiğinize göre çiftçinin ürününe de dolar garantisi verin"
Siz bankaya yatırdığınız mevduat faizinin eğer kur karşısında düşük kalıyorsa faize dolar garantisi veriyorsunuz. Faize dolar garantisi verdiğinize göre çiftçinin ürününe de dolar garantisi verin. Madem her şeyi dolarizasyona çevirdiniz, her yerde dolar geçerli para oldu, dolar geçerli akçe oldu, çiftçiye de aynı şeyi yapın, niye yapmıyorsunuz? Üstelik çiftçi üretiyor, çiftçi 84 milyon insanın karnı doyurmaya çalışıyor. Fiyat artışlarından çiftçiyi suçlamak tam bir felaket, çiftçinin ürettiği belli zaten. Maliyet kavramını siyasal iktidarın yeteri kadar içselleştirdiğini düşünmüyorum. Üzülmeyin biraz sıkıntı çekeceksiniz farkındayım, sadece siz çekmiyorsunuz, esnafı da sanayicisi de çiftçisi de yani sizler de herkes büyük bir sıkıntı içerisinde ve büyük bir karamsar hava var bunun farkındayız, bu karamsar havayı dağıtmak bizim elimizde. Önümüzdeki süreç içerisinde göreceksiniz; Millet İttifakı olarak Türkiye’nin bu açmazdan çıkmasının yollarını beraber arıyoruz, güçlendirilmiş parlamenter sisteme nasıl geçeceğimizi, hangi ilkelerden yola çıkarak geçeceğimiz konusunda genel başkan yardımcılarının çalışmaları çok iyi gidiyor ve sonlanmak üzere. Önümüzdeki süreçte yine genel başkan yardımcılarından oluşan bir ekiple ekonomi konusunda ne yapacağız, bunun çalışmalarını yapacağız. Evet iktidara geldiğimizde ekonomide ne yapacağız, bunu halka anlatmamız lazım, sizlere anlatmamız lazım. Karamsar olmayın, Türkiye güzel bir ülke, güzel insanları var, çalışkan insanları var, üreten insanları var, emin olun önündeki siyasi engelleri kaldırsalar çok büyük başarılara imza atacak insanlarımız var.”
Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru ise şunları söyledi:
“Tarımın stratejik önemi bu dönemde bir kez daha anlaşıldı. Ben bugünkü ziyareti de tarıma bu stratejik önemin gösterilmesi açısından Sayın Genel Başkanın, Çiftçiler Birliği’nin ziyaretini stratejik tarım sektörüne vermiş olduğu önem olarak görüyor ve bir kez daha kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Artan maliyetler, kurla beraber artan gübre fiyatları, zirai ilaç fiyatları, yem fiyatları, tohum fiyatları bunlarla ilgili aylardır hazırladığımız raporlar var. Çözüm nedir onu da öneriyoruz, ama maalesef bu sorunlarımızın hiçbirine cevap bulamadık.” (ANKA)