T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı ve ekonomi politikalarını belirleyen Berat Albayrak'ın bakanlıktan istifasıyla Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndaki yönetim değişikliği, sıkı para politikasına dönüş mesajları, faiz oranlarının yükseltilmesi gibi nedenlerle 7 lira bandına inen dolar/TL kuru, yeniden yükselişe geçerek 7,40 seviyelerine geldi.
Dolardaki yeniden yükselişin nedenlerini, Albayrak döneminde Merkez Bankası'nın 126,3 milyar dolar rezervinin satılmasını değerlendiren Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota, "Merkez Bankası 126,3 milyar doları cari açık için değil, Türkiye'den çıkan yabancı sermayenin dolar ihtiyacı için harcadı" yorumunu yaptı.
Eski bankacı, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota, ekonominin gündemini T24 ekonomi yazarı Barış Soydan'a değerlendirdi.
Rota, Merkez Bankası'nın çokça tartışılan 126 milyar dolarlık kayıp rezervinin bilinmeyenlerini de anlattığı yayında "Rezerv satışları 2019 martta başladı. İlk tespit eden Haluk Bürümçekçi'dir. Ben onun üzerinden işi popülarize etmeye çalıştım. Pandemiden bir sene önce başladı. Tam rakam 126.3 milyar dolardır. Bunu Merkez Bankası'nın bilançosundan hesaplıyoruz. Ama Merkez Bankası böyle bir satış yaptığını reddediyor. 2019 marttan 2019 aralık ayına kadar yaklaşık 30 milyar dolar zaten satılmıştı. Daha pandemi uğramadan. Piyasaya açılmış savaşı kazanma uğruna 30 milyar dolar satılmış. Pandeminin gelmesiyle beraber, faizi düşürüp cari açığı artırıp kurları da bastırmaya kalkınca makine çatladı. 2020 yılında da yaklaşık 90 milyar satış gerçekleştirildi" dedi .
Bir süredir düşüş trendinde olan ve 7 lira bandına kadar gerileyen, ardından tekrar yükselmeye başlayarak 7,40'lara gelen dolar/TL kuru hakkındaki görüşlerini ifade eden Rota, bu artışın sebebi olarak Berat Albayrak ve ABD tahvilleri faktörlerinden bahsetti. "Doların yükselmesinin iki sebebi var" diyen Rota, şunları kaydetti:
"Biri Amerikan tahvil faizlerinin hızlı yükselişi. Bu Amerika'da enflasyonun yükselmesi beklentisinin tetiklenmesiyle ortaya çıktı. Bir göstergedir 10 yıllık tahvil. 5 yıllık faizlerden daha yüksek. Önümüzdeki yıllarda ABD'de enflasyonu fiyatlamaya başladı piyasalar. ABD gibi bir ülkede enflasyon oluşması demek, bu enflasyonun diğer ülkelere de ihracı demek. Bunun diğer fiyatları yükseltme ihtimali var. TL de bundan nasibini aldı. Geçtiğimiz dönemlerde dolar değer kaybederken daha hızlı değer kazanmıştı diğer para birimlerine göre. Dün TL en çok değer kaybeden para birimi oldu. İkinci sebebi de Berat Bey ve Türkiye'nin eski akıl dışı politikalara dönme endişesinin tetiklenmesi."
"7,40'ın üzerine çıkacağını sanmıyorum ama 7'nin altına da inmez"
Eski bankacı ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota, Merkez'in kayıp rezervini ve doların yükselişini şöyle yorumladı:
"ABD'de FED tarafından tahvil faizlerine yönelik bir önlem alınacağını düşünüyorum. Bunun için de 10 yıllık tahvilleri alması lazım. Bu yeni para basımı anlamına gelecek tabii ki. Bu hassas bir denge. O yüzden Merkez Bankacılığı biraz sanattır derler. Borsalardaki düşüşün birkaç gün içinde sınırlı bir şekilde ortadan kalkacağını düşünüyorum. TL'nin tekrar 7'nin altına yolculuk yapması da son tartışmalarla zorlaştı. 7,40 bandının kırılacağını artık düşünmüyorum. Ama 7'nin altına da ineceğini düşünmüyorum. Cin şişeden çıktı bir kere. Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye son 3 ay içinde 20 milyar dolara yakın girişi oldu. Bunun önümüzdeki günlerde duracağını düşünüyorum."
"Piyasayı 2013'ten beri siyaset belirliyor"
"2013-2014 sonrasında siyaset piyasaların en önemli belirleyicisi oldu Türkiye'de. Daha önce yurt dışı faktörler, bütçe performansı daha belirleyiciydi. Ama o tarihlerden itibaren siyaset daha belirleyici oldu."
"Belki nisan-mayısta yüzde 15-16 enflasyon göreceğiz"
"Naci Bey ilk geldiğinde para politikasını sadeleştirdi. Faizleri artırırken daha önce Berat Bey ve Murat Uysal döneminde 'miş' gibi yapılanlardan vazgeçti. Bu önemliydi. Sonra yüzde 17'ye kadar faizleri taşıdı. Türkiye'de yıl sonu enflasyonu 10-11 aralığında bekleniyor anketlere göre. 2 sene içinde de tek haneye düşmesi bekleniyor. Yabancı piyasalar o yüzden önemli girişler yaptılar 3 ay içerisinde. 20 milyar tutarında. Türkiye'de belki nisan mayıs aylarında yüzde 15-16 enflasyonları göreceğiz. Bir kademe daha sıkılaştırma gerekebilir. Faizleri ne kadar sıkılaştırırsanız sıkılaştırın, kurlarda rahatlama olduğu zaman para politikası sıkı görünmüyor. Algı açısından kurlar önemli. Dolar 7'ye indiğinde ekonomik aktivite daha canlı olabiliyor."
"TL'nin reel değeri 2001 şubat krizinden daha kötü"
"Türkiye'de dış politika riskinin fiyatlandığını ben düşünmüyorum. Kasımı hatırlayın. Dolar/TL 8 buçuğa gelmişti. Şimdi 7,30'a geldi. TL bayağı değer kazandı gibi hissediyoruz. 7 seviyesinden bile hesaplansa, TL'nin reel değeri 2001 şubattaki kriz seviyesinden daha değersiz halde. Böyle bakınca aslında TL kendi grubundaki ülkelere göre çok fazla darbe yemiş para birimi. Türkiye'nin risk pirimi öyle bir yere geldi ki, bu riskler de bunun içinde harmanlanıyor. Risk priminin açık şekilde düşmesi halinde TL'nin değer kazanması mümkün. Bunun için Türkiye'nin çok sabırlı bir seneye ihtiyacı var. Geçmiş tecrübeler bunun 3-4 aydan fazla süremediğini gösteriyor."
"Eski politikalara dönersek kasım seviyesini bile ararız"
"Türkiye kasım başında duvara çarpıyordu aslında. Ödemeler dengesi krizine gelmişti. Şu anda Berat Albayrak ekonominin başında otursaydı, dünkü ABD'de çıkan şoku da hesaba katın. Sizce Türkiye nerede olurdu? Türkiye borçlarını ödemeyi becerebilir miydi? Türkiye aslında kasım ayında ipten döndü. Burada iki kamp var mı Ak Parti'de bilmiyorum. Şu anda Merkez Bankası başkanı açık bir şekilde en azından ekonominin gerçeklerini temsil ediyor. Türkiye pandemi döneminde faiz artıran dünyada neredeyse tek ülke oldu. Her anlamda kötü bir yerdeyiz. Yakışmayan bir yerdeyiz. Bu noktadan sonra eski politikalara geri gelelim dediğimizde kasım ayını ararız bile."
"Merkez, cari açığı kapatmak zorunda değildir, kılıf arıyorlar"
"Rezerv satışlarına kılıf bulmaya çalışıyorlar. Merkez Bankası rezervleri cari açığı kapatmak zorunda değildir. Serbest kur rejimi diyorsanız, kurların bir yere kadar gelip vatandaşın artık tercih etmemesiyle o talebin düşmesin sağlamanız lazım. Oraya bir makine koyup sürekli döviz satarsanız o talep bitmez. Bir Merkez Bankası'nın döviz satarak kendi para birimini savunmasıyla başarı elde ettiğini ben görmedim. En canlı örneği 2014 Rusya. 90 milyar sattı hiçbir işe yaramadı. Sonra başka önlemler almaya başladı."
126 milyar dolar nereye gitti?
"Bu paranın nereye gittiğini bulmak istiyorsanız, dolar/TL işlemlerinin peşine düşmeniz lazım. Kim TL veriyor ona bakmak lazım. Bu bir kur işlemi. Kur işlemlerinin peşine düşmeniz lazım. 2019 mart ile 2020 kasım arasında Türkiye'den swap piyasası, tahlil piyasası, hisse piyasasından toplam 70 milyara dolara yakın para çıktı. Bilen birilerine sorsalardı swap piyasasını, bence bu işe hiç girişmezlerdi. Swap piyasasından 55 milyar dolara yakın, hisse piyasalarından da 16 milyar dolar çıktı. 70 milyar dolar. Bunlar TL'sini satıp döviz alanlar. Çünkü TL'nin reel faizini düşük tutuyorsunuz, swap piyasasını yasaklıyorsunuz. Adam niye dursun? Oraya reel faiz almaya gelmiş, çıkmak zorunda bırakıyorsunuz. Tahvil ve bonodan çıkanlarsa güvensizlikten çıktı."
"Dışa açıklığı, faizi ve kurları aynı anda kontrol edemezsiniz"
"Serbest bir ekonomide hem dışa açıklığı, hem faizi, hem kurları aynı anda kontrol edemezsiniz. Swap piyasasını kontrol etmeye çalıştılar olmadı. Döviz satarak kurları kontrol etmeye çalıştılar olmadı. Telefonla mevduat faizlerini kontrol etmeye çalıştılar olmadı. Yurt içi mevduat sahipleri de bu dönemde 50 milyar dolara yakın döviz aldılar. Böyle bakınca en başa dönüyorum, Türkiye'nin dış borcunu düşürmeyi bırakın, merkezi yönetim borcu dolar cinsi 15-20 milyar dolar arttı. Buna karşın biz TL'ye yatırım yapmış insanları piyasadan kovalamak için 126 milyar dolar harcadık."
"126 milyar doları satmışsınız ortada hiçbir bilgi yok"
"Bir soru sorduğunuzda şirket sırrıdır veya devlet sırrıdır deniyor ya, kendileri biliyorlar herhalde. Merkez Bankası'nın sitesine göre, Türkiye'nin en son döviz müdahalesi ocak 2014. En son düzenli döviz satış ihalesi nisan 2016. Şeffaflık bunun neresinde. 126 milyar doları satmışsınız ortada hiçbir bilgi yok. Naci Bey de bunları veremiyor. Başka bir hükümet gelmiş olsa bunlar ifşa olmuştu, soruşturmalar bile açılmıştı."
"O döneme sahip çıkma politikası var"
"Planlı ve kontrol satışlar yaptık denildi ama biz onları göremiyoruz. Şu anda piyasaları tutan da Naci Bey bence. Yanlış uygulamalara sahip çıkmadıkları için kur 7 liralara geldi, Türkiye bir ışık gördü. Bu krediyi de harcamamak lazım. O dönemle mutlaka bir hesaplaşma gerekiyor diye düşünüyordum ama görüyorum ki sahip çıkma kampanyası var."