Haberler

HDP'li Paylan'dan 'vergi affı düzenlemesi'ne ilişkin açıklama: Vergi adaleti yok ve vergi ahlakı da yok edilmiş durumda

"Türkiye’de vergiyi işçiler, memurlar, yani yoksullar ödüyor"

27 Mayıs 2021 19:00

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, vergi yapılandırmasına ilişkin kanun teklifini değerlendirdi ve "Vergi adaleti yok ve vergi ahlakı da yok edilmiş durumda" dedi. 

"Türkiye’de vergiyi işçiler, memurlar, yani yoksullar ödüyor" diyen Paylan "Ancak belli bir kesim var ki onlar servetlerine servet kattıkları halde vergilerini ödemiyor ve kamu idaresi de onları etkin bir şekilde denetlemiyor" ifadelerini kullandı. 

Paylan şunları söyledi;

"Vergi adaleti, demokratik bir ülke için olmazsa olmazdır. Çünkü bizim gibi ülkelerde çeşitli gruplarda vatandaşlar vardır. Yağda, balda, börekte, varlık içinde yüzen küçük bir kesim yurttaşımız olduğu gibi açlıkla cebelleşen, yoksullukla cebelleşen ve maalesef intiharlarla yüz yüze kalan, çoğunluğu oluşturan yurttaşlarımız var. İşte bu adaletsizlikleri gidermek de vergi politikalarıyla söz konusu olur. Yani adaletli bir ülkede devletler zengin vatandaşlarından, varlıklı vatandaşlarından, çok kazanan vatandaşlarından servet sahibi vatandaşlarından vergi alırlar ve bu vergileri dar durumda olan, yoksul olan, işsiz olan, aşsız olan yurttaşlarına transfer ederler. Ama maalesef bizde vergi politikaları, vergi adaletini tesis edecek şekilde uygulanmıyor. Maalesef vergi adaleti yok ve vergi ahlakı da yok edilmiş durumda.

"Türkiye’de vergiyi işçiler, memurlar, yani yoksullar ödüyor"

Türkiye'de vergiyi, daha maaşları cebine girmeden işçiler, emekçiler ödüyor. Vergiyi memurlar ödüyor… Özetle, vergilerin büyük çoğunluğunu; işçiler, memurlar, yani yoksullar ödüyor. Hem de yurttaşlarımız harcamalarını yaparken doğrudan vergiler de bu harcamalardan kesiliyor. Yani yurttaşlarımız harcamalarını yaparken de vergilerini KDV’lerle, ÖTV’lerle tıkır tıkır ödüyor.

Ancak belli bir kesim var ki onlar servetlerine servet kattıkları halde vergilerini ödemiyor ve kamu idaresi de onları etkin bir şekilde denetlemiyor.

"Vergi afları finansman aracı olarak kullanılıyor"

Vergi adaletini ve vergi ahlakını bozan temel bir unsur var: Her yıl çıkarılan vergi afları vergi adaletini ve vergi ahlakını yerle bir ediyor. AKP iktidarı son yıllarda her yıl vergi affı çıkarıyor. Ama artık vergi affını altı ayda bire düşürdüler.

Daha geçen yılın kasım ayında, yani altı ay önce bir vergi affı çıkarılmışken, bundan yalnızca altı ay sonra bir vergi affıyla daha karşı karşıyayız. Vergi afları vergi ahlakını bozuyor. Çünkü vergi affı sürekli çıktığı zaman vergisini ödemeyen yurttaşlarımız bunu bir finansman aracı olarak görüyorlar. Yani geçmiş dönem vergilerini ödemiyorlar. Bu vergileri bir finansman aracı olarak kullanıyorlar. Ve gelen vergi aflarıyla da vergilerinden kurtuluyorlar. 

"Türkiye'de şu anda yüzde sıfır faizle bir kredi var: Vergiyi ödememek!"

Türkiye'de şu anda kredi faizleri yuzde 25-30 arasında ama ‘Türkiye'de şu anda yüzde sıfır faizle bir kredi var.’ Nedir o sıfır faizli kredi? Vergiyi ödememek.

Bir mükellef vergisini ödemediği zaman her yıl çıkan vergi aflarıyla yüzde sıfır faizle bir kredi kullanmış oluyor. Yani KDV’yi, ÖTV’yi yurttaştan topluyorlar; gelir vergisini ya da kurumlar vergisini de ödemiyorlar ve sonuçta her yıl çıkan vergi aflarıyla bu topladıkları vergileri sıfır faizli bir kredi finansmanı olarak kullanıyorlar. İşte burada büyük bir vergi adaletsizliği var.

Özetle; yurttaşlarımızın ödediği KDV’ler, ÖTV’ler, vergiler belli eller tarafından bir finansman aracı olarak kullanılıyor. Sonuçta toplumun belli bir kesimi zenginleşirken, geniş toplum kesimleri yoksullaşıyorlar. 

"Görüşülen vergi affı tasarısında vergisini ödemeyenlerle, ödeyemeyenler arasında bir ayrım yapılmamış"

Şu anda TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bir ‘vergi affı tasarısı’ daha kabul edilmek üzere. Gelecek hafta da Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek yeni bir vergi affı tasarısı daha yasalaşmış olacak ve bu vergi affı yasasıyla da vergi ahlaki ve vergi adaleti bir kez daha derin bir yara alacak.

Şu anda kamu idaresinin 400 milyar TL alacağı var. Görünen o ki yurttaşlarımız, mükellefler vergilerini ya ödemiyorlar ya ödeyemiyorlar. Peki bu vergi affında vergisini ödemeyenlerle ödeyemeyenler arasında bir ayrım yapılmış mı? Hayır yapılmamış.

"Bu vergi affı yasalaşırsa pandemide karına kar, servetine servet katanların vergi borcu da affedilmiş olacak"

Pandemi gerekçe olarak konuluyor ama pandemi acaba herkesi eşit şekilde mi vurdu? Hayır o şekilde vurmadı. Pandemi esnafları, küçük işletmeleri ve hizmet sektöründeki işletmeleri derin bir şekilde etkiledi ama pandemi döneminde karına kar katan, servetine servet katan pek çok işletme de oldu. Ama bu yasa teklifini getirenler diyorlar ki “Biz bütün yurttaşlarımızın vergisini affedelim.” “Bu dönemde vergisini ödemeyen herkesi sıfır faizle borçlarını öderlerse faizlerini affedeceğiz.” diyorlar.

"Esnafa 4 milyar TL’lik desteği davulla zurnayla duyuranlar vergi affıyla 157 milyar TL vergi cezasını silecek"

Aynı şekilde kamu idaresinin şu anda 157 milyar TL vergi cezası şu anda mükelleflere yazılmış durumda. Bu vergi tasarısı diyor ki; 'Eğer ki vergilerin ana parasını öderse, 157 milyar TL vergi cezasından vazgeçeğim.' diyor. Yani 157 milyar TL vergi cezasını silmeyi öneriyor bu tasarı.

"Kimin vergilerinin cezasını siliyorsun, ey Tayyip Erdoğan? Hangi yandaşlarının cezasını siliyorsun?"

Cumhurbaşkanı, daha geçen gün “Esnaflara 4 milyar TL destek vereceğiz” diye davulla zurnayla duyuruyordu. Ama bu tasarıyla 157 milyar TL vergi cezasını silmek istiyorlar.

Kimin vergilerinin cezasını siliyorsun, ey Tayyip Erdoğan? Hangi yandaşlarının cezasını siliyorsun? Bunun cevabını bize vermek zorundasın. Plan Bütçe Komisyonu’nda sorduk: 'Kimlerin vergi cezaları siliniyor? Hangi yandaşların siliniyor?' diye.

"Silinecek 157 milyar TL’lik vergi borcunun büyük çoğunluğu yandaşların!"

Bakın, dar gelirli olan esnaflarımızdan küçük işletmelerimizden bahsetmiyorum. Onların, zor durumda olan esnafların vergilerinin silinmesi gerekir. Ama bu 157 milyarın büyük çoğunluğunun yandaşların olduğunu biz iyi biliyoruz. Onlara kesilen vergi cezaları, yani 157 milyar TL'lik vergi cezası siliniyor.

Tayyip Erdoğan daha geçen hafta, “1 milyon 300 bin esnafa 4 milyar TL vereceğiz” dediğinde sanki çok büyük bir şey yapmış gibi davranıyordu. Bakın bir yanda 1 milyon 300 bin esnafa 4 milyar TL veriyor, bir yanda yandaşların 157 milyar TL vergi cezasını siliyor.

"Belli işletmeciler, iş insanları vergi kaçırıyor, idare bunu yakalıyor, ceza kesiyor, hükümet de her yıl bu vergi cezalarını affediyor"

Burada bir vergi adaleti var mı? Burada bir adalet var mı? Yani yurttaşlar, belli işletmeciler, iş insanları vergi kaçırıyorlar. İdare bunu yakalıyor, ceza kesiyor. Sen her yıl bu vergi cezalarını affediyorsun. Düşünebiliyor musunuz, kırmızı ışıkta sürekli geçen bir yurttaşımızın o kırmızı ışıkta geçme cezasını sürekli affederseniz trafikte düzen sağlanabilir mi? Sağlanamaz. Siz de 157 milyar TL’lik vergi cezasını her yıl affederseniz işte bir kısım kötü niyetli, art niyetli iş insanı da sürekli vergi kaçırmaya devam eder. Vergi kaçırmaktan korkmaz çünkü “Nasıl olsa yakalansam bir ceza kesilecek ama o gelecek yıl çıkacak vergi affı yasasıyla affedilecek” diye bakar ve vergi ahlaki oluşamaz, servet ve büyük gelirler küçük bir azınlığın elinde toplanmaya devam eder. Bu açıdan büyük bir adaletsiz ve vicdansız bir yasayla karşı karşıyayız.

"Tasarıda geçen ‘matrah artırımı’nın anlamı, vergide usulsüzlüğü ‘üç kuruşa’ affetmektir

Bu vergi affı tasarısında bir de matrah artırımı ifadesi var.  Yurttaşlarımızın anlaması için şöyle anlatayım: Diyelim ki, siz 10 milyar TL ciro yaptınız ve normal şartlarda 1 milyar TL kar ettiniz. Ama siz diyorsunuz ki “‘Ben zarar ettim’ diyeceğim. Belirli bilanço kalemleriyle oynayıp zarar bildirelim.”

İşte bu yasa kabul edilirse, Maliye bunu yapana şöyle diyecek: “Son beş yılda da sürekli zarar bildirmişsin ama servetine de servet katmışsın. Bu hiç önemli değil. Sen bana 10 milyar TL cirona karşılık bin TL, 5 bin TL veya 20 bin TL vergi ver. Geçmiş dönemlere dair ben seni incelemeyeceğim.” İşte böyle bir vicdansızlıkla karşı karşıyayız!

"Vergi ahlakını, vergi barışını, vergi adaletini temelden sarsacak bu düzenlemeye tamamen karşıyız!"

Siz sürekli olarak geçmiş dönemde kaçırılan vergileri bu şekilde üç kuruşa affederseniz hiç kimsenin vergi ödemesini bekleyemezsiniz. Çünkü vergi ödemeyip, vergi kaçıranların yaptıkları yanına kalıyorsa, vergiye uyumlu olan yurttaşlarımız da “Arkadaş ben keriz miyim ya?” diyor.

Düşünün ki vergisini düzenli ödeyen yurttaşlarımız da keriz durumuna düşürülmüş oluyor. O açıdan vergi ahlakını, vergi barışını, vergi adaletini temelden sarsacak bu düzenlemeye karşı güçlü biçimde muhalefet ettik. Ve umuyoruz ki yurttaşlarımızın da baskısıyla Genel Kurul'da bu maddeler geri çekilecektir.

Özellikle bu matrah artırımı ifadesi, yani milyarlarca TL’lik vergi kaybını birkaç bin TL’ye aklamak düzenlemesi vergi ahlakını ve vergi adaletini temelden sarsacak bir düzenlemedir. Bu açıdan tüm yurttaşlarımızın, şu anda emeğiyle çalışan, asgari ücretle çalışan, yoksullukla cebelleşen milyonlarca yurttaşımızın bu vicdansız ve adaletsiz düzenlemeye tepki göstermesi gerekir. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak bu adaletsizliğe karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.

"Bugün Açlık Sınırı, asgari ücreti geçmiş durumdadır"

TÜRK-İŞ’in yaptığı araştırmaya göre bugün itibariyle ‘açlık sınırı’, yani dört kişilik bir ailenin yalnızca karnını doyurması için gereken tutar -kira, faturalar, diğer masraflar hariç- 2 bin 830 TL'ye ulaşmıştır. Peki bugün asgari ücret ne kadardır? 2 bin 825 TL. Yani şu anda açlık sınırı asgari ücreti geçmiş durumdadır.

Kirası yok elektriği yok, banka borcu yok, faturaları yok, çocuğa vereceği harçlık yok, eğitim masrafları yok, bütün bunları bir kenara koyuyoruz. Açlık sınırı şu anda asgari ücreti geçmiş durumdadır. Yani dört kişilik bir aile yalnızca karnını doyurmaya çalışsa karnını doyuramıyor. Ama karnını doyurmak için kaç para harcıyor? Kirasını ödüyor, faturalarını ödüyor, diğer borçlarını ödemeye çalışıyor. Geride kalan üç kuruşla da maalesef yetersiz beslenerek eksik beslenerek sağlıksız beslenerek hayatta kalmaya çalışıyor.

Peki dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı kaç liraya çıkmış? 9 bin 219 TL. Yani kirayı, faturaları, diğer harcamaları kattığınızda, dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını aşması için 9 bin 219 TL'ye ihtiyacı var. Ne yazık ki 9 bin 219 TL'ye Türkiye'de çok küçük bir azınlık ulaşabiliyor. Bu demektir ki yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu yoksulluk çekiyor.

"Yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun yoksullukla, açlıkla cebelleştiği şartlarda, bu iktidar altı ayda bir yandaşlarına vergi affı çıkarıyor"

İşte yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun yoksullukla, açlıkla cebelleştiği şartlarda, bu iktidar altı ayda bir yandaşlarına vergi affı çıkarıyor. Zengini daha zengin ediyor, yoksulu daha yoksul ediyor. İşte bu vicdansız ve adaletsiz hükümeti maalesef bu tip uygulamalarıyla da toplumsal barış, toplumsal adalet daha da derinden zedeleniyor"

TIKLAYIN - Vergi yapılandırmasına ilişkin kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi