KRT TV'de yayınlanan Haftanın Panoraması programında Semra Topçu'nun sorularını yanıtlayan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Milli Eğitim Şurası Saray'da şatafatla açıldı, sonra 5 yıldızlı otelde 1,5 milyon lira harcandı" dedi.
Özbay, MEB Şuranın gizli gündemle toplandığını söyledi ve "Şura gündeminde olmayan kararlar alıyor, adeta müsamere ya da tiyatro sergileniyor" diye konuştu.
AKP döneminde toplanan dört şurada da benzer şekilde aslında gündemde olmayan kararlar alındığını hatırlatan Özbay, "Sarayın himayesini reddettik, katılmadık" ifadesini kullandı. Eğitim İŞ Başkanı Özbay, itirazını şöyle anlattı:
"Birinci gün şatafatlı bir şekilde sarayda açıldı. İkinci gün 5 yıldızlı otelde 1,5 milyon lira para harcandı. Bu gün o parayla internete bilgisayara ulaşamayan fiziki imkanları sınırlı bir çok okula o para ayrılabilirdi. Ardından da Şuranın gündeminde olmayan, komisyonlarda görüşülmeyen bir başlık, temsilcileri yandaşlar ordusu olan sözde bir sendikanın temsilcisi tarafından söz istenerek komisyonun sonunda gündeme getirildi. Denildi ki okul öncesinde din ahlak değerler eğitimini öneriyoruz. Komisyon başkanı, gündemimizde yok. komisyonda görüşülmedi, yönetmelik gereklerine uygun değil, usul yönünden uygun değil, biz bunu görüşemeyiz, genel kurula sunamayız, dedi. Ama buna rağmen adeta bir tiyatro-müsamere sahnelendi. Şurada görüşülen konuların oylatması gereken bakanın önüne sözde sendikanın dilekçesi ulaştırıldı ve bakan dilekçeyi okudu, usule uygun olmamasına rağmen oylattı. oy çokluğu ile okul öncesine ahlak ve dini değerler eğitimini şuradan geçirdiler."
"Milli Eğitim Bakanlığı içinde TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma ve Ensar gibi kamuoyunun ismin çok duymadığı birçok yapı cirit atıyor"
Okul öncesi çocuklarına dini eğitim verilmesi kararının arkasında cemaat ve tarikatların olduğunu söyleyen Özbay, "Devletin eğitimden çekildiğini anlattı. Özbay, devlet çekiliyor, birileri boşluğu dolduruyor" dedi ve ekledi:
"Aslında bütün dünyada olduğu gibi 3 yaşından itibaren MEB bünyesinde tüm çocuklara eğitimin ulaştırılması lazım. Okul öncesi eğitimin ücretsiz ve zorunlu olmasından kaçtılar ve bu çocukları başka yapıların eline terk etmeyi tercih ettiler. Milli Eğitim Bakanlığı STK'larla okul öncesinde de çalışabilirmiş kararını aldılar. Bunun anlamı şu; bugün Milli Eğitim Bakanlığı içinde TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma ve Ensar gibi kamuoyunun ismin çok duymadığı birçok yapı cirit atıyor. Ve zaten okul öncesinde eğitimi de onlar dile getirmişti, ilk dile getiren ise Diyanet İşleri Başkanıydı."
Antalya'da yaşanan ve yayın yasağı getirilen olayı vurgulayan Kadem Özbay şunları söyledi:
"Bilinçli mecbur bırakma politikası, daha önce FETÖ'de de gördük. Şimdi başka STK'lar var. Aslında devlet çocuklarımızı bilinçli bir şekilde mecbur bırakıyor. Devlet on öğrenciden yalnızca üçünün barınma sorunu çözüyor, gerisi nereye gidiyor? Devlet tarafından desteklendiğini gördüğümüz cemaat, tarikat yurtlarının kucağına düşüyorlar. En acı örneklerinden biridir Antalya'da yaşanan. Bu bir vahşet. Cumhuriyet'in ilk yıllarında gerici bir ayaklanma ve Teğmen Kubilay olayı yaşandı. Başöğretmenimizin yaklaşımı neydi, 'bu Cumhuriyet'e yönelik bir saldırı' demişti ve kendisi oraya gidip, müdahale etmişti. Maalesef şimdi çocuklarımız istismar ediliyor, tacize uğruyor, yaşamlarına kastediliyor ama yalnızca yayın yasağı getiriliyor. Oysa her bir candan devleti yönetenler sorumludur."