CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Av. Sera Kadıgil, TBMM Genel Kuruluna indirilen “Çoklu Baro” yasa tasarının 12. maddesinde söz alarak AKP’li vekillere seslenmeyi reddettiğini belirtti. Tasarının komisyon görüşmelerinde 57 saat boyunca AKP’lilere yasa tasarısının neden olmayacağını anlattıklarını söyleyen Kadıgil tek bir virgülün bile değiştirilmediğini söyleyerek “Avukat meslektaşlarım özellikle genç olanlar beni iyi dinlesinler. Çünkü özellikle havuz medyasında çok fazla yalana maruz kalıyorlar. Ben bu konuşmamda bu yalanları sadece, şöyle bir özetleyeceğim ki yarın öbür gün biri size bu yalanları söylediğinde cevabını verebilesiniz” dedi.
Kadıgil, 'çoklu baro' yasa teklifine ilişkin AKP tarafından sürekli tekrar edildiğini öne sürdüğü 'yalanları' şöyle sıraladı:
"Birinci yalan: Baroları vesayet altından kurtaracağız"
"Bu benim en sevdiğim ve en çok güldüğüm yalan. 'Halka rağmen, halk için bir şey yapmak', dedikleri tam olarak bu olsa gerek! Türkiye'de 80 tane baro var, bir de Barolar Birliği Başkanlığı var hepsi bu yasaya karşı. Siz hâlâ hangi baroları vesayet altından kurtaracaksınız? Baroların bu konuda tek bir ricası var sizden, vesayet altından değil, bir zahmet başkanlarımızı barikat altından kurtarın, bir zahmet başkanlarımızı kapının önünde bekletilme utancından kurtarın ve barolara gölge etmeyin, sizden başka bir ihsan istemiyoruz."
"İkinci yalan: Baro başkanları Meclis'e davet edildi ama gelmediler"
"Gerçekten burada da harikulade bir AKP çarpıtmasıyla karşı karşıyayız. AKP’li iki Grup Başkan Vekilinizle burada toplantı yaptınız, bazı baro başkanlarımız katıldı, doğrudur. Diğerleri ne dedi size? “Çoklu Baro dediğiniz FETÖ projesine biz karşıyız, siz önce şu teklifi bir geri çekin, samimiyseniz gelelim konuşalım" dediler. Geri çekmediniz, kendi dayatmanızı önlerine koydunuz, sonra da bu insanlara 'Vay, siz buraya gelmiyorsunuz!' dediniz."
"Üçüncü yalan: Bu değişiklik Anayasa'ya aykırı değil"
"Sevgili genç avukat arkadaşlarım, size söylüyorum ben bunu, içlerindeki en cahilce, en büyük, en kuyruklu yalan bu. Sadece üç maddeyi söyleyeceğim.
Bir: Madde 2 – “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Türkiye Cumhuriyeti şayet demokratik, sosyal bir hukuk devletiyse siz Anayasa'ya aykırı bir değişiklik yapamazsınız.
İki: Madde 11- "Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz”
Üç: Madde 25- "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz."
"Siz şimdi ne yapıyorsunuz? Bir tane baromuz var değil mi? AKP'li meslektaşım da aynı baroda, ben de aynı barodayım, MHP'li meslektaşım da aynı baroda, bir çatı altındayız biz. Şimdi, öyle bir düzenleme getiriyorsunuz ki; meslek uzmanlığına göre bile değil, sadece siyasete göre bölüyorsunuz bu baroları. Aslında bu tam olarak ne biliyor musunuz? Faşizmin söyleme mecburiyeti. Siz, şu anda, avukatları fişlemek için avukatları buna mecbur bırakıyorsunuz. Avukatlar serbest meslek erbabıdır. Kamu avukatlarını hiç değerlendirdiniz mi? Ne yapacaklar bu kamu avukatları? Faşizmin söyleme mecburiyetine kurban ediyorsunuz avukatları."
"Dördüncü yalan: Temsilde adalet getiriyoruz"
"Bir tane örnek vereceğim, bundan sonra TBB'de 48 üyeli Ardahan Barosu ile 4.800 üyeli Antalya Barosu aynı oranda delegeyle temsil edilecekler. Bunu vicdanınızın neresine sığdırıyorsanız buyurun siz sığdırın."
"Beşinci yalan: Çoklu barı bir FETÖ projesi değildir"
"Bunu söyleyince çok zıplıyorsunuz, zıplamayın arkadaşlar! 2013'te var, açın bakın! FETÖ önerdi, ayaklandık, isyan ettik, olmaz dedik; aynı çoklu baroyu siz şimdi getirdiniz önümüze koyuyorsunuz."
"Altıncı yalan: Rekabet olacak, kalite artacakmış"
“İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de rekabet olacak, kalite artacak." diyorsunuz; bir yandan da "Anadolu barolarını çok düşünüyoruz." diyorsunuz. Orada niye rekabet olmuyor, orada neden kalite artmıyor? Bunu da anlamak mümkün değil ki kamu tüzel kişiliğinde zaten rekabet olmaz. O zaman, ben çok istirham ediyorum, ne olur bir Valilik daha kurun Ankara'ya. Gösteri yapmaya, yürüyüş yapmaya izin vermediğinde biz de gidelim kendi valimizden izin alalım. İstirham ediyorum, Saçma sapan yayınlara, yandaş kanallara RTÜK ceza vermediğinde biz de gidelim kendi RTÜK'ümüze şikâyet edelim."
"Yedinci yalan: Dünyada çoklu baro sistemi var"
"Harikulade bir yalan, bütün havuz medyası çok güzel sarıldı. Bilmeyenlere yediriyor olabilirsiniz ama biz biliyoruz ve yemiyoruz bu yalanı. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bir yargı çevresinde birden çok kurulu baro yok. O verdiğiniz örneklerin hepsi dernektir. O derneklerden zaten bizde de var bunun için çoklu bir baroya geçmemize gerek yok."
Sekizinci yalan: Barolar çok kalabalık, biz avukatların iyiliğini düşünüyoruz"
"Allah hepinizden razı olsun! Peki bu barolar niye kalabalıklaştı? Siz, 2002 yılında iktidara geldiğinizde 23 tane hukuk fakültesi vardı. Bugün kaç tane var biliyor musunuz? 132. Arada 100 tane fark var. Yani apartmanını dikene bir tane hukuk fakültesi kurdurdunuz, sonra "Barolar çok kalabalık, bölelim..." Gerçekten komik geliyorsunuz kulağa."
"Dokuzuncu yalan: Barolar siyaset yapıyor"
"Bu en sinir bozucu yalan olabilir. Barolar siyaset falan yapmıyor, barolar sizin yaptığınız hukuksuzluklara karşı duruyor. Bu, baroların anayasal hakkı ve görevidir: Genç meslektaşlarım lütfen bu manipülasyona da alet olmayın."
"Onuncu yalan: Bir şey olmaz abartmayın, gerekirse değiştiririz"
"Bu kendinize söylediğiniz bir yalan. Referandumda da bunu yaptınız. Siz değiştirmeyeceksiniz ama ilk seçimden sonra bunu biz değiştireceğiz, o arada da verdiğiniz zararı vereceksiniz.
Gerçekten ne diyeyim, vallaha, meslektaşlarıma konuşuyorum, yazıklar olsun diyorum!"