CHP Mersin Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Ali Mahir Başarır, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında verilen kanun teklifine ilişkin TBMM’de yaptığı konuşmada "Siyasallaşan değil, saraylaşan bir yargı var" dedi.
Yargının siyasallaşmasından çok daha öte bir konumda olarak ‘saray'laştığını belirten Başarır şunları söyledi;
"Savcılar baskı altında"
"Aslında en tartışılan madde üzerine söz aldım. Ben bu ikinci maddenin neden getirildiğini gerçekten anlamıyorum. Bu yasaları; Saray’da bir hukuk kurulu mu hazırlıyor, yoksa mutfakta mı hazırlanıyor? Bilemiyorum. Bir akıl tutulması yaşıyorum. Bir soruşturmada savcı, eğer ki takipsizlik kararı verirse başsavcı, sulh ceza mahkemesine itiraz eder. İtiraz kabul olursa, zaten bu iddianame düzenlenir. Savcı, soruşturmanın sonucunda eğer ki bir iddianame düzenlerse, ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesi bir eksiklik görürse iddianameyi iade eder. Bakın, iki durumda da bir mahkeme kararı var. Şimdi, hangi akılla, mahkeme kararına muhtaç bir konuda başsavcıya yetki veriyorsunuz? Bu ülkedeki cumhuriyet savcıları, başsavcıların güdümünde karar yazmak zorunda mı? Tüm hocalardan görüş aldık. Bu yasayı yazan hocayla konuştum, böyle bir şeyin olamayacağını söylüyorlar ama bu geliyor. Biz, savcıların özgürleşmesini istiyoruz. Özgürce karar vermelerini, soruşturmalar açmasını istiyoruz. Artık siyasallaşan bir yargı yok, saraylaşan bir yargı var. Siyasallaşmadan öte bir durum var. Zaten, savcılar baskı altında. Savcıların halini düzelteceğinize, neyi getiriyorsunuz?"
"İddiaların milyonda biri bizle ilgili olsa savcılar yedi ceddimizi araştırır"
Saraylaşan yargı ifadesini, yargıçların, AKP’li milletvekilleri ve AKP Genel Başkanı ile resimlerini göstererek somut belgelere dayandıran CHP’li Başarır şöyle konuştu;
‘’Eski bir resme bakın; Kazan Belediye Başkanı’nın yanında el pençe divan duran Kazan Cumhuriyet Savcısı. Bu savcı, bu belediye başkanı bir yolsuzluk yapsa nasıl soruşturma açacak? Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, AKP Zonguldak Milletvekilleri ile seçim çalışmasında. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı; evlenmiş, düğünden sonra Saray’da. Biz, bu savcıların normalleşmesini istiyoruz. Ülkenin haline bakın; cumartesi akşam televizyondan konuşuyoruz, pazar sabah soruşturma açılıyor. Gazeteciler; cumartesi yazı yazıyorlar, pazartesi sabah 6’da gözaltına alınıyor. Amiraller, cumartesi günü bir bildiri yayınlıyorlar, Pazar günü soruşturma açılıyor. Bir medya patronu 750 milyon dolar, sahte ekspertiz raporuyla kredi alıyor. Kanunda bunu açılımı net; banka dolandırıcılığı. Soruşturma yok. Hollanda basını, Türkiye basını; Eski Başbakan ve oğlu ile ilgili 27 milyar dolardan bahsediyor. Türk parasıyla ben telaffuz edemiyorum ama bir savcı da gidip sormuyor. Sezgin Baran Korkmaz’ın, MASAK raporu gelmeden, mal varlığına konulan tedbir kaldırılmış. Bir savcı da neden kaldırıldı demiyor. Yurt dışına çıkış yasağı yok, kaçıyor bu adam. Neden yok demiyor. Gazeteciler, pisliğe bulaşmış. Ben, kirli kalemlere gazeteci falan demiyorum. Ne iddialar var ama hala tek bir soruşturma yok benim ülkemde. Bir emniyet müdürü intihar etti, İçişleri Bakanı’nın oğlu aradı, ısrar etti. Binali Yıldırım’ın oğlunda, Süleyman Soylu’nun oğlunda dokunulmazlık yok. Bunların milyonda biri bizimle ilgili iddia olsa, yedi ceddimizi araştırır bu savcılar. Yolsuzluğu, haksızlığı, adaletsizliği, kirliliği soruşturamıyor. Bir de onu, atadığınız 100 tane başsavcılara bağlıyorsunuz.’’
"Burada adalet değil, rezalet görüyorum"
Milletvekilinin, kaymakamın, valinin önünde cumhuriyet yazmadığını ama savcıların önünde cumhuriyet ibaresinin bulunduğunu belirten CHP’li Başarır sözlerine şöyle son verdi;
"Savcının önündeki cumhuriyet ibaresi; 84 milyonun, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunsunlar diye yazıyor. Ama soruşturma yok. Daha mantıklı yasalar istiyoruz. Sayın Grup Başkanvekili yargı paketi diyor ama hangi yargı paketini getirirseniz getirin, o uyuşturucu paketleriyle mücadele etmediğiniz sürece; bu paket, paket değildir. Bazı arkadaşlarınızın kasasındaki, çantasındaki, cebindeki paketlerle mücadele etmediğiniz sürece bu paket değildir. Bu, yargı reformu falan değil. Ben, burada adalet değil, rezalet görüyorum. Lütfen, hakim ve savcıları rahat bırakın. Özgürce karar versinler. Bana, ona, gazeteciye dava açacak ama ülkeyi soyanlara kulağını tıkayacak. Bu, olur şey değildir. Kirli ilişkileri sağır sultan dahil herkes duydu. Lütfen, bu maddeyi çıkartın, yargı sistemimize yazık oluyor."