Yeni tip Koronavirüs salgını önlemleri kapsamında cezaevlerinde uygulanan görüş yasağı aileleri tedirgin ediyor. Tutuklu ve hükümlülere, yakınlarıyla görüntülü konuşma imkânı sağlanacağı bildirilmişti ancak henüz bu konuda bir ilerleme yok. HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kasım 2016’dan beri tutuklu. Eşini görebilmek için yaklaşık dört yıl her hafta Diyarbakır’dan Edirne’ye giden Başak Demirtaş, kaygılarını dile getirirken DW Haber aracılığıyla Adalet Bakanı’na seslendi.
Başak Demirtaş Adalet Bakanlığı'na, "Hazır olan, şu anda mevcut olan bir sistemleri var ama bunu kullanmadılar. Tam 45 gün oldu, hala bekliyoruz. Önümüz de bayram. Biliyorsunuz, normalde açık görüş hakkımız vardı. Ancak ne olacak, bunu biz de merakla bekliyoruz. Ve buradan da sizin vesilenizle Adalet Bakanlığına sormak istiyorum: Önümüz bayram ve ne yapmayı düşünüyorsunuz? 45 gün süren sessizliğinizi sürdürmeyi mi düşünüyorsunuz?" şeklinde seslendi.
Cezaevine girmeden önce de sağlık sorunları olan Selahattin Demirtaş, 2019 Aralık ayında baygınlık atağı geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Kalp ve solunum yolları rahatsızlıklarına hiper tansiyon da eklenen Demirtaş’ın ilaç tedavisi devam ediyor.
Bu süreçte Selahattin Demirtaş'ın dışarıda olması bile sağlığı açısından riskli diyen Başak Demirtaş "Selahattin’de şu an üç tane kronik rahatsızlık mevcut. Dolayısıyla bu üç kronik rahatsızlık da özellikle Çin ve Türkiye’de açıklanan verilere göre Koronavirüs açısından çok riskli hastalıklar. Yani Selahattin dışarda olsaydı bile şu anda çok riskli olacaktı. Ve belki hiç dışarı çıkamayacaktı, risk grubunda olacağı için. Kaldı ki şu anda cezaevinde. Bir de cezaevinin olumsuz koşullarını, bütün bu hastalıklarla birlikte değerlendirdiğimiz zaman, tabii ki zor…" ifadesini kullandı.
Edirne Kapalı Cezaevinde, yemekler iki kilometre mesafedeki açık cezaevinden getiriliyor. Farklı cezaevlerinde yen, tip Koronavirüs vakalarının ortaya çıktığı haberleri de ailesinin endişesini artırıyor.
Başak Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü;
"Bir kere Selahattin’den haber alamamak beni bu dönemde çok endişelendiriyor. Yani mesela, haftada iki defa 10’ar dakika olmak üzere görüşüyoruz. Mesela, dört gün boyunca hiçbir şekilde haber alamıyorum Selahattin’den. Ne yapıyor, ne ediyor, sağlığı nasıl? Dört gün boyunca onun sesini duyabilmek için dört gün boyunca bekliyorum. Endişeli bir şekilde bekliyorum. Ne zaman ki onun sesini duysam o zaman biraz rahatlıyorum, rahatlıyoruz."
"Her seferinde “Aman dışarı çıkmasınlar.” Çünkü onların da yaşlı olmalarında kaynaklı ayrıca da kronik rahatsızlıkları var. Böyle bu tür uyarılarda bulunuyor. Ben de her seferinde onlara iletiyorum, selamlarını iletiyorum. Telefon görüşmesi öncesinde de anneleri arıyorum. Hani nasıl olduklarını soruyorum ki çünkü biliyorum Selahattin soracak ve merak ediyor. Detaylı bir şekilde iki tarafa da konuşulanları aktarmaya çalışıyorum."
"Son kitabı, Selahattin’in son kitabı olan Leylan’da, Dılda’nın önerisi de vardı; kitapla ilgili isim önerileri. Hatta Selahattin başka bir isim koymak istiyordu hikayeye sonradan fikrini değiştirdi. Çocuklar da birtakım önerilerde bulunuyorlar babalarına."
"Gazeteciler yine öyle, yazarlar yine öyle, insan hakları savunucuları da öyle şu anda. Cezaevinde tutulmaya devam ediyorlar her şeye rağmen. Biz haklıyız. O nedenle başımız dik, alnımız açık. Mücadeleyi de daha fazla büyüterek daha güzel yarınların olacağına olan umudumuz tamdır, diyebilirim."