Anayasa Mahkemesi, YÖK protestosunu takip ederken ters kelepçe takılan bianet eski muhabiri Beyza Kural'a 15 bin lira tazminat ödenmesine karar verdi. Savcının, "Kovuşturmaya yer yok" kararıyla kurtulan polisler yeniden yargılanacak.
Anayasa Mahkemesi, polis şiddetine maruz kalan eski bianet muhabiri Beyza Kural’ın başvurusunu sonuçlandırdı.
bianet'te yer alan habere göre; mahkemenin bugün açıkladığı gerekçeli kararında, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı, 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve 28. maddesinde güvence oluna alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmedildi.
Ayrıca, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasına karar verildi.
Kural’a 15 bin lira manevi tazminat ödenecek.
6 Kasım 2015’te, İstanbul, Beyazıt'taki YÖK protestosunda polis, bianet muhabiri Beyza Kural'ı ters kelepçe takarak gözaltına almak istedi, bu sırada da “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi değil artık, bunu öğreteceğiz size” diye bağırdı. Diğer muhabirlerin müdahalesi sonucu Kural serbest bırakıldı.
Beyza Kural’ın polisler hakkında yaptığı şikayetler takipsizlik ve itirazları da mahkemelerce, polislerin “zor kullanma yetkisini aşmadığı” gerekçesiyle retle sonuçlanmıştı.
“Basın mensubu olduğunu defalarca dile getirdi”
AYM’nin gerekçeli kararında, Beyza Kural’ın boynunda sarı renkli gazeteci olduğuna dair kurum kartının asılı olduğu belirtildi.
Polisin davranışının kamera kayıtlarına da yansıdığı ifade edildi:
“Kendisine yapılan müdahale sırasında Kural’ın gazeteci olduğunu yüksek sesle ifade etmesi üzerine başvurucuyu tutan görevliler kollarını gevşemiş ve o esnada gelen sivil giyimli bir başka görevli tarafından Kural ‘Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Bunu öğreteceğiz size’ şeklinde uyarılmıştır.
“Dosya içinde bulunan fotoğraflardan ve video kaydından başvurucunun bir göstericiye yapılan sert polis müdahalesini görüntülemeye çalışırken polislerce engellenerek ve güç kullanılarak olay yerinden uzaklaştırıldığı, gazeteci kartını görevlilere gösterdiği ve görülecek şekilde elinde tutmaya devam ettiği, basın mensubu olduğunu defalarca tekrar ettiği anlaşılmıştır.
“Başvurucunun kendisine yapılan müdahale sırasında basın mensubu olduğunu defalarca yüksek sesli olarak dile getirdiği duyulmaktadır. Görüntü kayıtlarına göre başvurucu, yaklaşık dört dakika kelepçeli bir şekilde bekletildikten sonra kendi beyanına göre gözaltına alınan göstericilerin konulduğu araçta yer kalmaması nedeniyle araca bindirilememiş; kendisinin gazeteci olduğunu anlayan bir başka kolluk amiri tarafından serbest bırakılmıştır.”
“Mesleki faaliyetini yürütüyordu”
Mahkeme kararında, Kural’ın mesleki faaliyetinin engellendiği ifade edildi:
“Mesleki faaliyetini yürüten ve o sırada göstericiler ile polis arasında meydana gelen olayları haber yapmak için çaba sarf eden başvurucunun görüntü almasının engellendiği ve başvurucuya fiziksel müdahalede bulunulduğu tespit edilmiştir.”
“Keyfi olarak kelepçelenip gözaltına alındı”
“Soruşturma dosyasında ve takipsizlik kararında başvurucunun haber yapmasının engellenmesinin ve başvurucuya yapılan fiziksel müdahalenin kesinlikle gerekli olduğuna dair herhangi bir tespit ya da açıklama bulunmamaktadır.
“Kural’ın gözaltına alınarak ve kelepçelenerek görevini yapmasına engel olunmasının makul sebepleri kamu makamları tarafından ortaya konulabilmiş değildir. Bunun aksine kamera görüntüleri dikkatle incelendiğinde başvurucunun keyfi olarak gözaltına alındığı ve kelepçelendiği kanaatine ulaşılmıştır.”
“Küçük düşürme ve ders verme amaçlı”
AYM ayrıca, polisin Kural’a sarf ettiği sözleri şöyle değerlendirdi:
“Tek başına kelepçe takılması eylemi her olayda kötü muamele alarak nitelendirilemeyecek olmakla birlikte başvurucunun el bileklerinde meydana gelen yaralanmanın boyutu, polis memurunun başvurucuya karşı kullanmış olduğu ‘Sana bir şey söyleyeyim bak, hiçbir şey eskisi gibi değil artık, bunu öğreteceğiz size’ şeklindeki ifade ile birlikte o değerlendirildiğinde kelepçelemenin polis o memurunun görüntüsünü alan başvurucunun küçük düşürülmesi ve başvurucuya bir nevi ders verilmesi amacıyla kasıtlı olarak vücut bütünlüğüne zarar verecek şekilde gerçekleştirildiği izlenimi oluşturmakladır.”
“Kelepçelenmesi için meşru sebep yoktu”
AYM’nin gerekçeli kararında, polisin kelepçe takma eylemi de şöyle değerlendirildi:
“Kural’ın kelepçe takılmak suretiyle güç kullanılarak kısa süreli de olsa tutulmasını gerektirecek, sonradan dahi ortaya konulabilmiş meşru bir sebep bulunmadığı;
“Meslektaşlarının da tanıklık edebileceği şekilde kolluk görevlileri tarafından kelepçelenerek gözaltına alınmasının belli bir ağırlık derecesinde olduğu ve olayda Anayasa'nın 17/3. maddesinin gerektirdiği asgari ağırlık eşiğinin aşıldığı sonucuna varmıştır.”
Buna karşın polisin, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele oluşturan eylemlerine” yönelik etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği belirtildi.