Akbelen Ormanı’nda ağaçların kesilmesine karşı direnmek için hasta yatağından kalkıp gelen 75 yaşındaki Zehra Ünal, “Ben, hasta yatağımdan kalktım. Hapları içip yola çıktım, bu haplarla yaşıyorum. Bugün öleceğimi de bilsem gideceğim dedim. Hakkımızı aramaya geldim. Üç tane adamın gelip buraları talan etmeye hakları yok. Onlar parayı alıyor ama ben susuz kalıyorum. Benim çoluğum çocuğum aşsız kalıyor, ekmeksiz kalıyor, yersiz kalıyor. Yeter derelerimiz susuz kaldı, kuşlarımız susuz kaldı. Asmalarımızda bir tane üzüm kalmadı” dedi.
Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji’nin kömür maden sahasını genişletmek için ağaç kesimine karşı bölge halkının mücadelesi sekizinci günde de sürüyor.
"Akarsularımız bitti, İkizköy gitti, Akbelen de gidiyor"
Muğla’nın Bağdamlar köyünden Akbelen’e gelen Zehra Ünal, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Bizim yerlerimizi aldılar ne suları kaldı ne başka bir şeyimiz kaldı. Akarsularımızı bitti. İkizköy gitti, Akbelen gidiyor. Oradan buraya kadar tek bir ağaç kalmadı. Ne annemden bir toprak kaldı ne de başka bir şey hepsini aldılar, seslenmedik cahil zamanımızdı, çocukluk zamanımızdı. Şimdi de ellerimle getirip tenekeyle suladığım zeytinlerimiz dahi gidiyor. Güllük suları gidiyor, Bodrum suları gidiyor. Güllük, Zeytinlikuyu, Kıyıkışlacık sularının hepsi gitti sayılır. Kuşların su içecekleri hiçbir yer kalmadı. Ben ona geldim. Kalp hastasıyım, aksayarak geldim, arabayla getirdiler. Benim isteğim zeytinlerimiz gitmesin, sularımız gitmesin. Bu sular da giderse Çamköy çöle dönüyor. Çamlar da kesildi şimdi sıra zeytin ağaçlarımıza geldi.
"Yeter, almasınlar bizim topraklarımızı"
Ben şimdiye kadar mağdurum bundan sonra mağdur olmak istemiyorum. Herkes bize yardımcı olsun. Buranın iş yeri buraysa benim çocuğumun iş yeri de gidiyor. Ben ondan ötürü geldim, hasta yatağımdan kalktım. Hapları içip yola çıktım, bu haplarla yaşıyorum. Bugün öleceğimi de bilsem gideceğim dedim. Hakkımızı aramaya geldim. Üç tane adamın gelip buraları talan etmeye hakları yok. Yeter derelerimiz susuz kaldı, kuşlarımız susuz kaldı. Asmalarımızda bir tane üzüm kalmadı. Babam kanserden öldü, ağabeyim koah hastalığından öldü, kardeşim dört ay Aydın Hastanesi’nde yattı. Ben de çeke çeke kalp hastası oldum. Yeter almasınlar bizim topraklarımızı, almasınlar bizim sularımızı.
Bu kadar millet susuz kalıyor bir biz değil, tüyü bitmedik çocuklar susuz kalıyor. Nereye gidecek bu Bodrum’un insanı? Cumhurbaşkanı da orada, işçisi de orada, sanatçısı da orada, herkes Bodrum’da. Bu Bodrum’un insanları niye gelmiyor buraya?... Onlar parayı alıyor ama ben susuz kalıyorum. Benim çoluğum çocuğum aşsız kalıyor, ekmeksiz kalıyor, yersiz kalıyor."