Almanya'da 8'i Türk, biri Yunan, biri de Alman olmak üzere 10 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütünün hayattaki tek üyesi olmaktan yargılanan Beate Zschäpe iki yıllık yargı sürecinde hiç konuşmadı. Ancak Zschäpe bu durumdan duyduğu rahatsızlığı psikoloğuna açıklayarak, Münih’te iki yıldır süren duruşmalarda susmanın kendisi için dayanılmaz bir hale geldiğini söyledi.
“Kendini beğenmiş”
Mahkeme psikoloğu Norbert Nedopil’in hazırladığı rapora göre Zschäpe duruşmanın başında susmanın kendisine iyi geldiğini düşünerek, yargı sürecini konuşmama hakkını kullanarak atlatacağını düşündü. Ancak zamanla Zschäpe’ye suskunluk ağır gelmeye başladı. Sanıkla yaptığı görüşmeleri rapor haline getiren Nedopil, bu durumu Zschäpe’nin karakteriyle ilişkilendiriyor. Zschäpe’yi narsist biri olarak tanımlayan psikolog, söz konusu kişilik bozukluğu nedeniyle sanığın kendine yönelik eleştirilere yanıt verme ihtiyacı hissettiğini, bunu yapamayınca da üzerinde baskı oluştuğunu belirtiyor.
Tavırlarıyla belli ediyor
Rapora göre sanığın kişilik bozukluğu mahkemedeki tavırlarında da etkili oluyor. Bazı duruşmalarda aşırı öfkeli ve heyecanlı davranışları gözlerden kaçmıyor. Örneğin geçtiğimiz Mart’ta 192’nci duruşmada dinlenen bir tanığın Beate Zschäpe’nin ilk gençlik yıllarında cesaret denemesi amacıyla dükkânlarda hırsızlık yaptığını anlatması üzerine sanık öfkelenmiş ve avukatlarına rahatsızlığını anlatmıştı. Bu tür ithamlar karşısında avukatlarının müdahale etmesini isteyen Zschäpe, daha önce yeterli müdahalede bulunmadıkları için avukat değiştirme talebinde bulunmuştu.