Gündem

Zekeriya Öz'e giden isim Ombudsman Nihat Ömeroğlu muydu?

Zekeriya Öz’ün Başbakan Erdoğan tarafından kendisiyle görüşmek üzere gönderildiğini söylediği ismin Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu olduğu ileri sürülüyor...

08 Ocak 2014 22:58

T24 Özel

Yolsuzluk soruşturmasından sorumlu olan ve Bakırköy Başsavcı Vekilliği'ne atanan Zekeriya Öz, yaptığı basın açıklamasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın operasyonu durdurması için kendisine iki kişi gönderdiğini ileri sürdü. Başbakan Erdoğan’ın iddiaları yalanlamasına karşın, Öz’ün aktardığı buluşmanın gerçekleştiği ve açıklamasında bahsettiği “yüksek yargı kökenli” hukukçunun Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu olduğu söyleniyor.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) hakkındaki iddiaları yanıtlamasına izin verdiği Savcı Zekeriya Öz, gün içinde hem yazılı açıklama yaptı, hem de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Öz, yazılı açıklamasında Başbakan’ın yolsuzluk soruşturmasını durdurması için kendisine iki kişi gönderdiğini ileri sürdü. Öz, “Başbakan tarafından gönderilen yüksek yargı kökenli 2 kişiyle Bursa'da görüştüm. Bu kişiler bana 'bizzat Başbakan'dan özür dile. Soruşturmayı durdur' dedi” ifadelerini kullandı.

Açıklamadan kısa bir süre sonra Singapur’da olan Başbakan Erdoğan, Zekeriya Öz’ün iddiasına yanıt verdi. Başbakanlık kaynakları Erdoğan’ın iddiayı “tümüyle iftira” olarak nitelediğini aktardı.

 

Zekeriya Öz'ün 'ağabeyi'

 

Ancak Zekeriya Öz’ün yolsuzluk soruşturması başladıktan sonra, 22 Aralık 2013’te tarif ettiği gibi “yüksek yargı kökenli” bir isimle buluştuğu öne sürüldü. Bu kişinin, kariyerinde Bursa hakimliği de bulunan, 2005’te başlayan Yargıtay üyeliği ardından 2012’de TBMM Genel Kurulu’nca ilk Kamu Başdenetçisi olarak atanan Nihat Ömeroğlu olduğu aktarıldı. 

Öz’ün kamuoyunda “Ombudsman” olarak bilinen Ömeroğlu’na “ağabey” diyecek düzeyde bir yakınlık duyduğu belirtilirken ilgili buluşmanın Öz’ün ailesinin de yaşadığı Bursa’da gerçekleştiği konuşuluyor. Aktarılanlara göre, Öz ile Ömeroğlu, yolsuzluk operasyonu başladıktan altı gün sonra, 22 Aralık’ta Bursa’daki Crowne Plaza Otel’de buluştu.   

 

Erdoğan oğlunun nikah şahidi olmuştu

 

Ömeroğlu, öldürülmeden önce gazeteci Hrant Dink hakkında mahkumiyet kararı veren Yargıtay Genel Kurulu'nun üyesi olarak da biliniyor. Başbakan Erdoğan, henüz Yargıtay üyesi olduğu 2010 yılında Ömeroğlu'nun oğlu Burak Ömeroğlu'nun nikah şahitliğini yapmıştı.    

 

Zekeriya Öz ne demişti?

 

Savcı Zekeriya Öz’ün HSYK’dan aldığı izin üzerine bugün (8 Ocak 2014) yaptığı yazılı açıklamanın ilgili bölümü şöyle: 

“Hakkımdaki bu iddialar (Öz, “Dubai’deki tatilinin faturasını yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınan iş adamı Ali Ağaoğlu’nun ödediği” ve “iki sene içinde 22 kez yurt dışına çıktığı” iddialarını kast ediyor- T24) Sayın Başbakan tarafından açıklanmadan önce Yüksek Yargı kökenli olan, daha önceden tanıştığım ve saygı duyduğum iki kişi bizzat Sayın Başbakan tarafından bana gönderilmiştir. Bursa’da bir otelde görüştüğüm bu kişiler Sayın Başbakan’ın bana çok kızgın olduğunu, hakkımda ağır laflar ettiğini, bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler. Tehdit niteliğindeki bu haberi getiren kişilere, soruşturmanın benim dışımda vicdanları ve kanunlar çerçevesinde görev yapan savcılar tarafından yönetildiğini, kaldı ki kuvvetli deliller nedeniyle bir çok şüphelinin tutuklandığını, kuvvetli deliller bulunduğunu, emniyet müdürlüğüne yeni atanan personelin şüphelilere sorulmak için hazırlanan soruları değiştirdiği yolunda bir ihbar yapılması üzerine gittiğimi ve sorulacak soruları kapalı zarf içinde mühürlü olarak teslim aldığımı, başıma gelecek en kötü şeyin ölüm olduğunu, görevim nedeniyle ölmem halinde de görev şehidi olacağım için bunun benim için şeref olduğunu ifade ettim. Bu cevabımdan sonra çok zarar göreceğim bana söylendi.

Daha sonra kamuoyunda ikinci yolsuzluk operasyonu olarak isimlendirilen dosyada ilgili savcılarla görüşerek bu soruşturmaya müdahale etmem gerektiğini, işin farklı boyutlara kaydırılmasını, bu konuda yardımcı olmam gerektiği söylendi. Ben de o soruşturmadan bilgimin olmadığını, soruşturmanın TMK 10. maddesiyle ilgili yetkili başsavcı vekilliği tarafından yürütüldüğünü belirttim Bu gelişmeden bir gün sonra Sayın Başbakan tarafından şahsıma yönelik gerçek olmayan iddialar dile getirildi. Bazı basın yayın organları da bundan sonra şahsıma yönelik yıpratma kampanyasına başladı ve halen bu saldırılar devam etmektedir. Bu konuda gönderdiğim tekzipler de yayınlanmamaktadır.”