Zaman yazarı Mümtaz’er Türköne, PKK’yı hedef alan operasyonlar ve son dönemde yaşanan çatışma ortamının olası bir erken seçimde oluşturacağı tabloyu ele alan bir yazı kaleme aldı. PKK saldırılarının HDP’yi seçim barajının altında bırakabileceği ve böyle bir durumda AKP’nin yeniden tek başına iktidar olacağını hatırlatan Türköne “Erken seçim kararı alınır ve Türkiye kan gölüne dönerse seçim günü ‘katil kim?’ sorusu, sandığa giren her oyu belirleyecek. Bombaları patlatanlar oy listesinde yer almadığı için Türkiye'yi seçime götüren irade cezalandırılacak” ifadelerini kullandı.
Mümtaz’er Türköne’nin Zaman gazetesinde “Bir bomba kaç oy eder” başlığıyla yayımlanan ( 26 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Diyelim ki iki alternatifiniz var. Birincisi kasım ayında yapılacak bir genel seçim, ikincisi ise AK Parti-CHP koalisyonu ile Türkiye'nin hükümet sorununu çözerek yoluna devam etmesi.
Hangi durumda bombalar patlar, terör artar ve bu saldırılarla ne kadar insan hayatını kaybeder? Biraz daha dramatize edelim. Hangi alternatif, kaç kişinin hayatını kurtarır ve 2016 yılını da görmelerini sağlar? Bu sorunun tereddütsüz cevabı, seçim ihtimalini gündemden kaldırarak bir koalisyon hükümetinin kurulup, herkesin işine gücüne bakması değil mi? Suruç saldırısının gösterdiği üzere, erken seçim kararı alırsanız sağda-solda bombalar patlayacak ve oy hesabı bu sefer hayatını kaybeden insan sayısına ve ülkede oluşan şiddet atmosferine dayanacak. Seçim güvenliği ciddi riskler barındırıyor. Erken seçim kararı vermek, iktidar hırsı ile bir katliam emrini imzalamak demek. Tablo son derece açık. Seçimin kaotik ortamında patlayan bombaların sona erdireceği her insan hayatı doğrudan bu kararı verenlerin, Türkiye'yi seçime götürenlerin işlediği cinayetler olacak.
Herkesin bir hesabı var; sadece seçimden tek parça iktidar hayalleri kuranların değil. “IŞİD, Türkiye'de kimin iktidarda olmasını ister?” diye sormuştum. Belki “kimi istemez?” diye sormak lâzım. Doğru cevabı önümüzde duran alternatife göre bulabilirsiniz. AK Parti-CHP koalisyonuna rıza gösterir mi? Türkiye'nin Suriye politikasını kökünden değiştirme talebi ile hükümete ortak olan bir CHP, IŞİD'in, bölgesel çıkarlarına uygun hareket eder mi?
Erken seçimi sadece Erdoğan zorluyor. AK Parti ile CHP arasındaki temaslarda pürüz görünmüyor. CHP'liler Davutoğlu ekibi dışında, AK Parti içinde Erdoğan'ın uzantısı olan bir merkezin direncinden bahsediyor. Seçim atmosferinin iyi sıhhatte olsunları imdada çağırır gibi terör üretmesi, AK Parti'yi yeniden tek başına iktidara taşımaya yeter mi? Kürt oylarına ve HDP'yi geriletmeye dayalı bu hesap ancak HDP'nin barışçı fiyakasının bozulması şartına bağlı. IŞİD, pusuda beklediğine ve PKK kendisini yakan yangına deli gibi benzin döktüğüne göre bu hesap mantıklı görünüyor. Erdoğan'ın Gezi olaylarından beri tavizsiz uyguladığı toplumu kutuplaştırma ve muhaliflerini şeytanlaştırma politikası ile bu hesap uyuşuyor. Yine de yanlış bir hesap. Erdoğan, ülkeyi tehlikeli bir yoldan götürüyor ve dikiz aynasından kontrol ederek sağından solundan yaklaşanları kontrolü altına aldığını sanıyor; ancak kör noktadan kendisini göremiyor. Erken seçim kararı alınır ve Türkiye kan gölüne dönerse seçim günü “katil kim?” sorusu, sandığa giren her oyu belirleyecek. Bombaları patlatanlar oy listesinde yer almadığı için Türkiye'yi seçime götüren irade cezalandırılacak.
IŞİD'e karşı İncirlik'in Koalisyon Güçleri'ne açılması, PKK'nın Kent Savaşı hazırlığını saçma hale getiriyor. Ne olursa olsun, ateşkesin sona erdirilmesi ve PKK'nın saldırılarına devam etmesi, çok değer verdiği Suriye'deki mevzilerini kaybetmesine yol açar. Devlet aptal değil, IŞİD'i ABD desteği ile durdurabilen PKK, bütün lojistik kaynaklarının yer aldığı Türkiye ile neden akılsızca bir savaşa girsin? Hükümet'in ABD ile yürüttüğü diplomasi geç kalınmış olmasına rağmen doğru. Hem IŞİD, hem PKK aynı anda etkisiz hale getiriliyor. PKK'nın Afrin ile Kobani arasında, etnik temizlikle kurmaya çalıştığı bağlantı iptal ediliyor ve bu bölgelerde ÖSO'nun önü açılıyor. Kazanç peşindeki PKK, elindekilerle idare edecek. HDP üzerinde şiddet tehditleri ile oluşturduğu baskı da bu manzaraya uygun düşmüyor. Erken seçim, PKK'nın Suriye'de bıçak sırtındaki çıkarlarına da aykırı.
Türkiye'yi seçime götürmek, vahşi bir ormana dönen bölgede tuzağa sürüklemek demek. Bombalarla oy hesabı yapanların, kaos ve şiddetten iktidar üretmeye kalkanın üzerine gökkubbe çöker. Bu halk sandıkta çökertir. Bu yüzden erken seçim olmaz. Öyleyse koalisyon hükümeti hayırlı olsun.