Gündem

Zaman: TÜBİTAK raporu, Balyoz delillerine müdahale iddiasını çürütüyor!

Zaman: TÜBİTAK raporu, 5 No'lu hard diske savcılık tarafından el konulduktan sonra herhangi bir değişiklik yapılmadığını bir defa daha kanıtlıyor

27 Ocak 2014 15:35

Zaman gazetesi, Poyrazköy davasının en önemli delilleri arasında yer alan 5 No’lu hard disk üzerinde inceleme yapan TÜBİTAK ekibinin “Tarih ve saatiyle oynanmış” raporunu farklı bir açıdan değerlendirdi. "Bazı medya kuruluşları tarafından yanlış yansıtılarak kafa karışıklığı oluşturulmaya çalışılıyor" denilerek, "Savcı Fikret Seçen’in Gölcük Donanma Komutanlığı’nda ele geçirdiği 5 No’lu hard diskteki bilgiler ile TÜBİTAK’a gönderilen hard diskteki verilerin aynı olduğunun belirlendiği ve sanıkların “hard disklere el konulduktan sonra içerisine polis tarafından yeni bilgiler yüklendi” tezinin tamamen çöktüğü" iddiasında bulundu.

Metin Ormancı ve Göksel Genç imzalı haberde, raporun, "hard diske savcılık tarafından el konulduktan sonra herhangi bir değişiklik yapılmadığını" bir defa daha kanıtladığı öne sürüldü. 

Zaman gazetesinde "TUBİTAK raporu, Balyoz delillerine müdahale iddiasını çürütüyor" başlığıyla yer alan haber şöyle:

Poyrazköy davasının en önemli delilleri arasında yer alan 5 No’lu hard disk üzerinde inceleme yapan TÜBİTAK ekibinin raporu bazı medya kuruluşları tarafından yanlış yansıtılarak kafa karışıklığı oluşturulmaya çalışılıyor.

Rapor, hard diske savcılık tarafından el konulduktan sonra herhangi bir değişiklik yapılmadığını bir defa daha kanıtlıyor. Savcı Fikret Seçen’in Gölcük Donanma Komutanlığı’nda ele geçirdiği 5 No’lu hard diskteki bilgiler ile TÜBİTAK’a gönderilen hard diskteki verilerin aynı olduğu belirlendi. Yani sanıkların “hard disklere el konulduktan sonra içerisine polis tarafından yeni bilgiler yüklendi” tezi tamamen çökmüş oldu.

Bazı medya kuruluşlarında rapordan yansıtılan “… İnceleme sonucunda, ilgili disk bölümüne, 28.07.2009 tarihinden sonra dosya aktarıldığı değerlendirilmektedir. SİSTEM isimli bölümün dosya sistemi üst verileri incelendiğinde ise diskteki Windows XP işletim sisteminin son olarak 28.07.2009 tarihinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Bunlar, diskin işletim sisteminin son kullanılım tarihinden sonra başka bilgisayarlarda ikincil disk olarak kullanıldığını göstermektedir.” şeklindeki ibare çarpıtılarak sunuldu. TÜBİTAK raporunun başlangıç kısmında, mahkemenin gönderdiği hard disk ile Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yakalanan hard diskin ‘hash’ değerinin aynı olduğu belirtiliyor.

Gölcük Donanma Komutanlığı’nda 6 Aralık 2010 tarihinde yapılan aramalarda 5 No’lu hard disk ele geçirilmiş ve kopyası alınmıştı. Raporda bahsi geçen ve bazı medya kuruluşları tarafından çarpıtılarak haber yapılan “28.07.2009 tarihinden sonra başka bilgisayarlarda ikincil disk olarak kullanıldığını göstermektedir” ifadesi doğru olmakla birlikte, savcının diske el koyduğu ve kopyasının çıkartıldığı 6 Aralık 2010 tarihinden sonra kullanıldığı şeklinde de algılanamayacağı rapordan anlaşılıyor. TÜBİTAK raporunda anlaşılan bu gerçek, 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen gerekçeli Balyoz kararında 5 No’lu hard disk içerisinde yer alan belgelerin yıllar içerisinde sürekli güncellendiği şeklinde ifade edilmişti. Poyrazköy davasının sanık avukatları, söz konusu raporun ön raporunu hazırlayan aynı TÜBİTAK heyetinin tarafsız olmadığını ileri sürmüş ve, “Rapor bizim hazırlattığımız mütalaalar ile örtüşmüyor.” diyerek itiraz etmişlerdi.

TÜBİTAK raporundaki en önemli bilgilerden biri de Balyoz davasında sanıkların sürekli tutundukları “zaman çelişkileri” tezini tamamen çürütmüş olması. TÜBİTAK yetkilileri 5 No’lu hard diskin Ekim 2003 tarihinde üretildiğini ortaya koydu. Ancak hard disk içerisinde oluşturulan ilk dosyanın tarihi 1 Ocak 2001. Yani hard disk oluşturulmadan 2,5 yıl önce. Aslında bu bilgi Balyoz ve Poyrazköy sanıklarının zaman çelişkisi tezini çürütüyor. Çünkü 2003 Ekim’de üretilen bir hard disk içerisindeki dosya 2001 tarihli. TÜBİTAK raporunda bu husus hard diske bilgilerin sistem saati güncel olmayan bir bilgisayardan aktarıldığı şeklinde değerlendiriliyor.

Bu iddiaları köşesine taşıyan Alper Görmüş de şu tezi ortaya atmıştı: “Darbenin hafızasını her daim taze tutmak için bilgileri sürekli güncelliyorlardı. Yeni bir bilgi girdiklerinde ise bilgisayarın saatini bir istihbarata karşı koyma tekniği çerçevesinde eskiye ayarlıyorlardı. Ki böylece, ola ki belgeler deşifre olduğunda, zamanlama çelişkilerini öne sürerek “her şey sahte” iddiasını öne sürebilsinler.”