Gündem

'Zaman kazanıldı'

Nükleer anlaşma şartlarını yerine getiren İran'a uygulanan yaptırımların kaldırılması, Alman gazetelerinin başlıca yorum konusunu oluşturuyor.

18 Ocak 2016 11:41

İran'ın, dünyanın güçlü ülkeleri ile vardığı
nükleer anlaşmanın
şartlarını yerine getirdiğinin saptanması üzerine bu ülkeye
uygulanan yaptırımlar kaldırıldı. ‘Flensburger Tageblatt'
gazetesi yaptırımların kalkmasını dört gözle bekleyen ihracatçı
Alman şirketlerini şöyle uyarıyor:

“Almanlar hemen sevinmesinler. Aynı zamanda kötü yönetim
yüzünden de aksayan İran pazarının yeniden canlanması birçok
faktöre bağlı. Petrolün ucuzlaması, İran'ın döviz gelirlerinin
düşmesine yol açtı. Aynı zamanda İsrail ve Amerika'nın kuşkuları
da giderilebilmiş değil. Bu faktörlere İran ile Suudi Arabistan
arasındaki gerginlik de dahil edilebilir. Taraflardan birinin
düşmanıyla yaptığı ticarette (örneğin silah satışları)
Almanlardan çekingen davranmalarını istemeyeceğini kimse garanti
edemez.”

‘Die Welt' gazetesinin yorumunda ise nükleer anlaşmanın İran'ı
uzun vadeli hedeflerinden caydırmaya yetmeyeceği ifade ediliyor:

“Nükleer anlaşmadaki şartların 15 yıllık süresinin dolmasıyla
İran'ın atom bombası geliştirmesine kimse mani olamayacaktır.
Komşuları da o tarihe kadar İran'ın nükleer seviyesine gelmiş
olacaklardır. Nükleer anlaşmanın barış getireceği şüphelidir.
Kesin olan, orta vadede nükleer silahlanma yarışı başlatıp,
İsrail'i hayati tehlikeye atabilecek ve Ortadoğu'daki
konvansiyonel anlaşmazlıkların artmasına yol açabilecek
olmasıdır. ABD Başkanı Barack Obama, İran'ın nükleer programıyla
ilgili anlaşmayı dış politikasının ana konusu yapmıştı. Anlaşma,
uluslararası politikaya ve dünya ticaretine entegre edilmesinin
İran'ı daha hür ve barışçı bir aktör kılacağı beklentisi üzerine
inşa edilmişti. Şayet Obama yanıldıysa, bütün
bölge daha fazla
istikrarsızlığa sürüklenecek demektir.”

‘Frankfurter Allgemeine Zeitung'da ise şu satırları okuyoruz:

“Yaptırımların kaldırılmasıyla İran'ın uluslararası
nüfuzunun
artacağı inkâr edilemez. Bu durumun Ortadoğu'daki bazı
aktörlerle ABD'deki hiç de önemsiz sayılamayacak çevreleri
rahatsız ettiği de. Temel güvensizliğin ortadan kalkacağı
ve
İran ile Arap devletleri arasındaki ilişkilerin umulduğu ölçüde
düzeleceği şüphe götürür. Ne de olsa, Viyana'daki Uluslararası
Atom Enerjisi Ajansı İran'ın anlaşma yükümlülüklerini yerine
getirdiğini ve nükleer programını önemli ölçüde küçülttüğünü
tescil etmiştir. İran'ın nükleer programıyla ilgili şartların 15
yıl sonra kalkmasından sonra ne olacağı ayrı bir konu. Hiç
olmazsa 15 yıllık zaman kazanılmış oldu.”

‘Frankfurter Rundschau' gazetesi nükleer programdan dolayı
İran'a uygulanan yaptırımların kaldırılmasını
konu alan
yorumunda daha iyimser ifadelere yer veriyor:

“Nükleer anlaşma, tarihi bir dönüm noktası sayılmalıdır. Lâkin
anlaşmanın tarafları bu köklü değişikliğin
ABD'de, Ortadoğu'da
ve bizzat İran'da güçlü karşıtlarının olduğunu da biliyorlar.
Dış politika eşittir iç politika. Hasan Ruhani bu formül
sayesinde 2013 yılında mutlak çoğunlukla cumhurbaşkanlığına
seçilmişti. Ruhani İran'ı saygı duyulan bir ülke yapmayı ve
teokrasinin içteki keyfi tasarruflarını sınırlamayı vaat
etmişti. Muhalifleri aylardır Ruhani'nin politikasını
eleştiriyorlar. Buna rağmen İran'ın demokratik açılım şansı
diğer bölge ülkelerinden fazladır. İran sivil toplumu bütün Arap
ülkelerinden çok daha fazla gelişmiştir. İran gençliği bölgenin
en yeteneklisidir. Genç kesim ne istediğini ve vaktinin
geleceğini çok iyi biliyor.”