Muzaffer Gençdoğan / Ankara
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşması’nın ülke lehine olmadığını belirterek “bu anlaşma bana göre basit bir kağıt parçası haline geldi. AB, Gümrük Birliği anlaşması nedeniyle Türkiye’nin diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşması yapmasına karşı çıkıyor. Türkiye’ye karşı iki yüzlü davranıyor” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Bakanlığının bütçe tasarısına ilişkin eleştiri ve milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Çağlayan, Gümrük Birliği’nin vebalinin bunu kim imzaladıysa ona ait olduğunu belirterek isim vermeden dönemin Başbakanı Tansu Çiller’e gönderme yaptı. Çağlayan, “AB’nin Türkiye’ye karşı iki yüzlülük politikasına rağmen, şayet Gümrük Birliği’nin kalması isteniyorsa, bizim de serbest ticaret anlaşmaları yapmamıza engel olmayın ve vizeyi kaldırın diyoruz, kabul etmiyorlar” şeklinde konuştu.
Türk müteahhitlerinin Libya’dan alacağı hakkediş tutarının 1 milyar dolara gerilediğini de belirterek, bu parayı tahsil etmek için çabaların sürdüğünü, bu ülke yönetiminde muhatap buldukça sorunu görüştüklerini belirtti.
Çözüm sürecine katkı
Yeni teşvik sisteminin “çözüm sürecine” de büyük katkı yaptığını savunan Zafer Çağlayan “11 aydır bölgeden şehit haberinin gelmemesi de bunu gösteriyor. Çözüm sürecinin nihayete kavuşturulması biraz da bize yani milletvekillerine bağlı” dedi. Türkiye’nin zihinsel bir devrime ihtiyacı olduğunu vurgulayan Çağlayan “Biz şimdi bunu yapmaya başladık” diye konuştu.
2008 krizi dünyanın hayrına oldu
Ülkelerin ekonomik sorunları ile yaşanan krizler arasında sıkı bir bağ olduğunu anlatan Çağlayan, “iyiki 2002 krizi yaşandı da geçmişteki hataları gördük. 2008 krizi de dünyanın hayrına oldu ve kalıplaşmış, katılaşmış yapılar ortaya çıktı. Şimdi dünya, bu yapının değiştirilmesi için var gücüyle çaba harcıyor” dedi. Çağlayan, yapı değişikliği sonucu Türkiye’nin dünyadaki tüm ülkelere ihracat yapmaya başladığını, sadece Nauru Cumhuriyeti’nin kaldığını söyledi.
TÜPRAŞ’a baskı iddiaları
“Türkiye’nin ihracat gözdeki TÜPRAŞ’a hükümetin baskı yaptığı” iddialarını da yanıtlayan Çağlayan, “TÜPRAŞ’a 2.9 milyar lira tutarında teşvik belgesi verdik. Hükümetin hasmane bir tutumu olsa vermezdik. Ben özel sektörden gelen birisi olarak incelemenin ne olduğunu biliyorum. Maliye, bakkal Ahmet efendiye de, esnaf Mehmet efendiye de, küçük şirkete de holdinge de aynı şekilde davranıyor, bir ayrımcılık söz konusu değil” diye konuştu.
İhracat destekleri
Çağlayan, geçen yıl Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’ndan (DEFİF) 753 milyon lira, ihracat desteği olarak da 717 milyon lira ödendiğini belirterek, ihracat desteklerinin ödenmesindeki gecikmenin prosedürün uzun olmasından kaynaklandığını kaydetti.
Teşvik sisteminin kapsamı
İhracatın ithalatı karşılama oranının bu yıl yüzde 63 olduğunu hatırlatan Çağlayan, “yeter mi, hayır yetmez. Bu oran en az yüzde 80 olmalı. Bunun için de ithalatın daraltılmasına dönük bir çok önlem aldık. Ama sorunlar tümüyle bitmedi. ‘Ara malı ithalatı neden artıyor’ diyorsunuz. Ara malı ithalatının içinde hampetrol ve doğalgaz da var, onun için yüksek görünüyor. Bu yılın ilk 6 ayında hurda ve atık ithalatına 6.3 milyar dolar ödedik. Örnekleri çoğaltabilirim. Yani ara malı ithalatında içinde kolaycılığı seçen bir sistem var. Yeni teşvik sistemiyle bunun önüne geçmeyi amaçlıyoruz. Enerjide doğalgaza bağımlı bir ülkeyiz. Buna rağmen doğalgaz ve ithal kömüre dayalı yatırımları teşvik kapsamından çıkardık. Buna karşılık ilk kez kömürü teşvik kapsamına aldık” dedi.