44 yıllık hayatının 42 yılını esaret halinde geçiren ve 5 yavrusu ile birlikte arkadaşlarının da ölümünün ardından beton bir tankın içinde son 10 yıldır yalnız yaşayan Kiska’nın kafasını defalarca duvara vurarak intihara kalkışmasının ardından sosyal medyada #HayvanatBahçeleriKapatılsın etiketi açıldı. Yunuslara Özgürlük Platformu’ndan Öykü Yağcı, “Hayvanların ziyaretçilere ve eğitmenlere zarar vermemesi için dişleri sökülüyor, törpüleniyor. 50 yıl yaşayan yunuslar, esarette 12-15 yıl yaşıyor” diyor.
BirGün’den Dilara Şimşek’in haberine göre, Türkiye’de bulunan 40 hayvanat bahçesinde ‘en az’ 20 bin 891 hayvan tutsak ediliyor. Her yıl milyonlarca ziyaretçi hayvanat bahçelerini ziyaret ederken binlerce hayvan bu zulme maruz kalıyor. Bunun son örneği Kanada’nın Marineland parkında yaşayan Kiska isimli balinanın videosu. 44 yıllık hayatının 42 yılını esir halde geçiren ve 5 yavrusu ile birlikte arkadaşlarının da ölümüyle birlikte beton bir tankın içinde son 10 yıldır yalnız yaşayan Kiska, kafasını defalarca duvara vurarak intihar etmeye çalıştı. Psikolojisi bozulduğu ifade edilen balinanın videoları tepki çekti. Videoyu paylaşan eski bir eğitmen olan Phil Demers, “Bu video 4 Eylül’de çekildi. Hayvanların tutsak edilmesine karşı aktivistler MarineLand’e girdiler ve hayatta kalan son orka Kiska’nın kafasını duvara vurduğunu gördüler. Bu zulüm sona ermeli" ifadelerini kullandı.
"İleri geri yürüme, daireler çizme, aşırı kaşınma, dışkı yeme, kendine zarar verme..."
Tepki çeken görüntülerden biri ise 2020’de İstanbul Çekmeköy’de özel bir hayvanat bahçesinde meydana geldiği iddia edilen video oldu. Küçük kapalı bir alanda tutulan bir vahşi kurdun sürekli aynı yerde dolaşıp, toprakta sonsuzluk işareti oluşturması büyük ses getirdi. Görüntülerin ardından sosyal medyada binlerce kullanıcı hayvanların esaret altında tutulmasına son verilmesi için #HayvanatBahceleriKapatılsın etiketi altında toplandı.
Yunuslara Özgürlük Platformu’ndan Öykü Yağcı, hayvanların, tutsak edildikleri tüm ortamlarda kronik stres sonucu ileri geri yürüme, daireler çizme, aşırı kaşınma, dışkı yeme, kendine zarar verme gibi anormal tekrarlayan davranışlar geliştirdiğini aktardı. Yağcı, esaretin etkilerini şu sözlerle anlattı:
“Depresyon, yeme bozuklukları ve zayıflamış bağışıklık sistemi…”
“Avcılık gibi doğal yetilerinin unutturulma ve insana bağımlı hale getirilme sürecinde başta kusmalarına ve yememelerine rağmen ölü balık yemeğe zorlanıyorlar. Özgürlüklerinden alıkonmuş olmaları, havuzlarda veya kapalı deniz alanlarında özgürce ve doğalarının gerektiği gibi hareket edememeleri, ziyaretçilerin alkışları gibi duyusal örselenmeye maruz bırakılmaları depresyon, yeme bozuklukları ve zayıflamış bağışıklık sistemi olarak karşımıza çıkıyor.
2005-2017 yılları arasında Türkiye’ye 75 yunus ithal edilmiş
Resmi belgeler 2005-2017 yılları arasında Türkiye’ye 75 yunusun ithal edildiğini gösteriyor. Doğadan esarete alınan yunusların bu olumsuz şartlara alışmalarının kolay olmadığını biliyoruz. Esarete alındıktan sonraki ilk 1 ay içinde ölüm oranlarının 6 kat fazla olduğu ve doğada 50 yıl yaşayabilen yunusların esarette en fazla 12 ila 15 yıl yaşadığı, ölüm oranlarının da yüzde 60’a ulaştığı tespit edilmiş durumda. Esarette dünyaya gelmiş yunusların yüzde 52’sinin ise, 1 yaşını bile dolduramadan hayatını kaybettikleri gözlenmiş durumda.”
“Esaret altında bir yaşam hayvanlar için zaten ‘yaşayan bir ölü’ olarak hayata devam etmeleri demek”
Hayvanların ziyaretçilere ve eğitmenlere zarar vermemesi için hayvanat bahçelerinde dişlerinin söküldüğünü törpülendiğini anlatan Yağcı şöyle dedi:
“Türkiye dâhil olmak üzere dünya çapındaki pek çok yunus gösteri merkezinde veya deniz parkında rastlanan rutin bir işlem. 2013 yılında uzun süreli mücadelemiz sonucunda kapattırmayı başardığımız Kaş Yunus Parkı’nda tutulan yunuslardan birinin dişleri sökülmüştü. Suç duyuru yapmamıza rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri tarafından hiçbir yasal işlem yapılmadı. Türkiye’den ikinci bir örnek ise Tom ve Misha adlı yunuslardan. 2010 yılında Fethiye Hisarönü’ndeki yunus parkında çekilen fotoğraflarda, yunuslardan birinin dişlerinin törpülendiği ve düzleştirildiği açık bir şekilde görülüyordu. Esaret altında bir yaşam hayvanlar için zaten ‘yaşayan bir ölü’ olarak hayata devam etmeleri demek.’’