Balıkçı Graça Santos konuşurken sözünü sakınmıyor. Portekiz'in ticari kentlerinden Porto'nun ünlü Bolhao pazarında balık satan 52 yaşındaki Santos, Portekizli politikacıların yolsuzluk yaptığını, beceriksiz ve tembel olduğunu söylüyor. Politikacıların aptallıkları ve bencillikleri yüzünden ülkeyi Euro kurtarma şemsiyesine sığınmaya muhtaç duruma getirdiklerini belirten Santos, “Zenginlere dokunan bir şey olmadı. Fakat bizler, yoksullar onurumuzla yaşamaya devam edebilmek için büyük, insani olmayan fedakârlıklar yapmak zorunda kaldık” diyor.
Maaşların düşürülmesi, emeklilik maaşı kesintileri, vergi zamları, özel kesintiler bir yanda; özelleştirme, çalışma saatlerinin uzatılması, azalan sosyal hizmetler ve sağlık gibi kamu hizmetlerinin kötüleşmesi diğer yanda… Yani Portekiz'in sağ-liberal hükümeti troykanın talep ettiklerini harfiyen yerine getirmiş durumda. Balıkçı Santos, “Annem 80 yaşında ve şeker hastası. Fakat emeklilik maaşı ilaçları almasına bile yetmiyor. Yiyecek alabilmesi için ona para vermem gerekiyor" diyor.
'Kriz daha bitmedi'
Troyka reçetesinin başarılı olup olmadığı ise tartışmalı. Zira Portekiz'de troykanın tasarruf önlemlerinin uygulandığı süre içerisinde ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasında gözle görülür bir değişiklik olmadı, işsizlik hala yüzde 13'ün üzerinde, borçlanma ise gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 130'unun da üzerine çıktı. Orta sınıfa umutsuzluk ve yoksulluk hâkim, 120 bin eğitimli Portekizli ise ülkesini terk etti.
“Troyka Projesi” adlı bir belgesel çeken yönetmen Pedro Neves şöyle konuşuyor: “En kötüsü krizin henüz bitmemiş olması. Tabii ki sosyal açıdan zayıf konumda olanlar krizden en büyük darbeyi alanlar. Kısa bir süre önce aldığı sosyal yardım 20 euro azaltılan bir adamın filmini çektim. Constanino o günden beri sokakta yaşıyor, çünkü odasının kirasını ödeyemiyor.”
Fakat tasarruf politikasının Portekiz ekonomisini yeniden canlandırdığını düşünenler de var. Porto Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Nuno Botelho, her açıdan tasarruf programının olumlu olduğunu söylüyor. İşlerin yeniden açıldığını, yeni şirketlerin kurulduğunu ve eskilerin iflas ettiğini belirten Botelho, tüm bunların troykanın tasarruf programı sayesinde olduğunu söylüyor. Botelho, Yunanistan'ın borçların silinmesi talebine de karşı çıkıyor: “Yunanistan Euro Bölgesi'nden ayrılmak istiyorsa ayrılsın. Bir kulübün üyesi olmak istemiyorsam, çıkmam gerekir.”
Sosyalist Parti iddialı
Portekizlilerin çoğu da bu görüşleri paylaşıyor. Balıkçı Graça Santos, “Borç silinmesi diye bir şey olmaz. Ben borçlarımı kuruşuna kadar geri ödemek zorundayım, Yunanistan da öyle” diyor. Ancak yeni Yunan hükümetinin yolsuzluk ve vergi kaçakçılığına savaş açmış olması Portekiz'de de sempatiyle karşılanıyor. Syriza'nın başarısı, mali krizin etkilerinden sıyrılmaya çalışan İspanya ve Portekiz'deki sol partilerde de büyük bir heyecan yarattı.
Portekiz Sosyalist Partisi'nin yeni lideri Antonio Costa, Atina'da ‘tasarruf karşıtı' bir partinin iktidara gelmesinin sevindirici olduğunu söylüyor. Sosyalist Parti, tıpkı İspanya'daki Podemos gibi, Portekiz'de gelecek sonbaharda yapılacak seçimlerde Pedro Passos Coelho başbakanlığındaki merkez sağ hükümeti düşürmeyi hedefliyor.