Dünya

Yunanistan'la adalar krizi wikileaks belgelerinde

Yunan basını, Wikileaks belgelerine dayanarak, Türkiye ile Yunanistan arasında 2009 yılında adalar ve Ege'de uçuşlarla ilgili bazı tartışmaları yayımladı.

19 Mayıs 2011 03:00
T24-  Yunan basını, Wikileaks belgelerine dayanarak, Türkiye ile Yunanistan arasında 2009 yılında adalar ve Ege'de uçuşlarla ilgili bazı tartışmaları yayımladı.


Atina'da yayımlanan Ta Nea gazetesi, 2009 yılı Haziran ayında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Eşek (Agathonissi) ile Bulamaç (Farmakonissi) adalarını Kardak ile kıyaslayarak ''griye boyadığını'' yazdı.


Gazeteye göre Davutoğlu bu iki adayı ''gri bölge'' olarak görürken, adaların Yunan toprağı olduğunu kabul eden ABD yönetimi bir taraftan Ankara'yı uçuşlara son vermeye davet ederken, bir taraftan da Atina'yı tahrik edici yanıt vermemeye çağırdı.


Bir belgeye göre, 2009 yılının Mayıs ayı başlarında dönemin ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız ile Ege konusunu görüştü.
Türkiye'nin Ege'de hava sahası ve karasularının statüsüyle ilgili tezlerinin çoğunun özlü olduğunu, ancak Eşek ve Bulamaç adalarının egemenliğine karşı itirazlarının kendisine hizmet etmediğini söyleyen Jeffrey, söylediklerinin Iğsız tarafından dikkate alındığını, ancak Iğsız'ın ne uçuşların yapıldığını doğruladığını, ne de bunlara son verilmesini kabul ettiğini aktardı.


Aynı yılın 12 Haziran tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton hem Atina, hem de Ankara'ya gizli telgraflar göndererek, Türkiye'yi tartışma konusu edilen adalar üzerinden uçmamaya, Yunanistan'ı da bir kaza olasılığını artıracak savunmacı tutum benimsememeye davet etti.
Aynı konuyla ilgili olarak birkaç gün sonra ABD Bayakelçisi Daniel Speckhard'ın Atina'da ziyaret ettiği dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Türkiye ile ikili ilişkilerde yeni bir ortamın gerekliliğini dile getirdi ve uçuşların buna yardımcı olmadığını söyledi. Bakoyanni, Türkiye'nin tutumu nedeniyle kendisi ve dönemin Başbakanı Kostas Karamanlis için Türkiye'nin AB yolunu desteklemenin siyasi açıdan kolay olmayacağını belirtti.


Ankara'da yapılan benzeri bir görüşmede ise James Jeffrey'e göre, Eşek ve Bulamaç adaları üzerinden uçuşlar konusuna Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ilk başta tepki gösterdi ve ''bu kayalıklar üzerindeki egemenliğin Kardak gibi itiraz konusu olduğunu, Yunanlıların ABD'yi harekete geçirmek için Ege konularının tümüyle uğraşacaklarına belirli konuları seçtiğini'' söyledi.
Ta Nea, ''başka bir ifadeyle'' Türk Dışişleri Bakanının Kardak, Eşek ve Bulamaç adalarını aynı temele oturttuğunu ve hemen hemen hepsini ''gri bölge'' olarak tanımladığını kaydetti.
Gazete, 2009 yılının Ocak ayında Yunanistan ile Türkiye arasında yeni bir gerginliğin ortaya çıktığını, Ankara'nın Bozbaba'nın askerden arındırılmış bölge olduğunu ortaya sürdüğünü yazdı.
ABD Büyükelçisi Jeffrey'in bu dönemde bir telgrafında Türklerin Eşek ve Bulamaç adalarındaki uçuşlarını sorun olarak nitelendirdiğini, Yunan tarafının Ege ile ilgili argümanlarının analizini yaptığını kaydeden gazeteye göre, 1930 yılının çeşitli anlaşmaları ve Paris Anlaşması'nın Yunanistan ile Türkiye arasında Ege'yi paylaştırmış olduğuna dair iddiaların ''belirsiz'' olduğunu kaydeden Jeffrey, ''Yunanistan'ın Deniz Hukuku Sözleşmesi'nden kaynaklanan kıta sahanlığıyla ilgili taleplerinin aşırı olduğunu'' ifade ederek, ''petrol ya da doğal gazın bulunması durumunda bunun Türkiye'nin Ege'deki haklarını talep etmesi için gerçek bir neden olacağına'' işaret etti.
Yine bu dönemde Yunanistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dimitrios Grapsas, Türkiye'nin tutumu hakkında şikayetlerini ABD'nin Atina Büyükelçisi Daniel Speckhard'a iletti. Speckhard'aın gizli telgrafına göre Grapsas Türkiye'yi ''Yunanistan'ın güvenliğine tehdit'' olarak nitelendirdi ve bu durumun Yunanistan'ı silahlı güçlerinin organizasyonu, dışalımları ve barış misyonlarına katılımını etkilediğini söyledi.


Gazetenin yayımladığı belgeye göre, Amerikalı Büyükelçi bu görüşe katılmadığını bildirirken, Grapsas, ''Türkler ile gerginliği en alt seviyede tutmak istediğini, fakat Türklerin bunu çok zorlaştırdığını'' savundu.