Gündem

'Yunanistan tekne mi batırsın?'

Suriye barış görüşmelerinin cuma gününe ertelenmesi ve AB dış sınırlarını yeterince koruyamamakla eleştirilen Yunanistan üzerindeki baskının artması, Alman basınının ağırlıklı yorum konuları.

26 Ocak 2016 00:06


Suriye’deki iç savaşın son bulması için İsviçre’nin Cenevre kentinde dün başlaması öngörülen barış görüşmeleri cuma gününe ertelendi. Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın verdiği bilgiye göre heyetlere davetiyeler bugün gönderilecek. Cenevre'deki görüşmelere ilişkin Düsseldorf'ta çıkan Handelsblatt gazetesinin yorumu şöyle:

“Cenevre’de can düşmanları buluşacak. BM ofisinin yer aldığı devasa Milletler Sarayı’nda Cuma gününden itibaren Suriye’deki iç savaşın siyasi bir çözümle sona erdirilebilmesi için taraflar arasında görüşmeler başlayacak. Bir yanda diktatör Beşar Esad’ın temsilcileri, diğer yanda ise muhalifler. BM tarafları Cenevre’de üçüncü kez barış için müzakere amaçlı bir araya getiriyor. İlk iki deneme gayet hüsran verici şekilde başarısızlığa uğramıştı. Bu üçüncü deneme de çok umut verici bir ortamda başlamıyor, zira konferansın aslında pazartesi start alması öngörülüyordu, ancak şimdi görüşmelerin başlaması cuma gününe kaydırıldı. Muhalefet kanadından Esad rejimi ile görüşmek için kimlerin Cenevre’ye gideceği hâlâ belli değil. Ve savaş alanlarındaki kıyım da devam ediyor.”

Suriye’deki iç savaş Avrupa’ya sığınmacı akınının en önemli nedeni. Hollanda'nın Amsterdam kentinde toplanan AB İçişleri Bakanlarının başlıca gündem maddesi de Avrupa'ya sığınmacı akınının frenlenmesiydi. Münster'de yayımlanan Westfälische Nachrichten gazetesinin yorum sütununda konuyla ilgili şu satırları okuyoruz:

“Avrupa sığınmacı akınını azaltmak için adım adım sınırlarını kapatıyor. Ama aynı zamanda kapalı sınırlar ardında ulusal devlet olgusunun güçlenmesi yönünde endişeler de artıyor. Yüzünü geriye çevirerek ileriye gitmek – bu geçici siyasi çözümün bir bedeli de var. Bu bedel epey yüksek olabilir. Ve sadece ekonomik anlamda da değil. Schengen tarihe karıştığı anda, on yıllar boyu istikrar güvencesi olan Avrupa Birliği de sallanmaya başlar.”

Emder Zeitung da AB dış sınırlarını yeterince koruyamamakla eleştirilen Yunanistan üzerindeki baskının artmasını yorum konusu yapmış:

“AB İçişleri Bakanları Yunanistan’a baskı yapıyor ve Atina hükümetinin Birlik'in dış sınırlarını daha iyi korumakla yükümlü olduğunu vurguluyor. Ama Yunan donanması, kapasitesinden fazlasını taşıyan, sığınmacı dolu bir tekne kıyıya yaklaşınca ve geri dönmeyi ret edince ne yapsın? Tekneyi batırsın mı? Bakanların çıkışı aslında dikkatleri şu ana kadar krize bir çözüm bulunamamış olmasından başka bir noktaya çekmek için atılmış bir adım. Zaten nasıl çözüm bulunacak ki? Şu anda geçerli olan yasalar durum karşısında yetersiz kalıyor. Schengen kurallarının AB anlayışı çerçevesinde rafa kaldırılması imkansız. Güvenli üçüncü ülkelerden iltica başvurusunda bulunanların AB topraklarına ayak basmasına izin vermemek de Dublin kurallarına aykırı. Tüm bu koşullar, aslında şu anda sığınmacı krizi olarak nitelendirdiğimiz olgunun tarihi boyutlarını gözler önüne seriyor. Kimse buna hazırlıklı değildi.”

Nürnberger Nachrichten gazetesinden seçtiğimiz yorum da, AB dış sınırlarına ilişkin:

“Bu durumda Birlik ulusal düşünebilir, ancak Avrupa çapında reaksiyon göstermek zorunda. Eğer söz konusu ülkelerin sınır koruma memurları, sınır kapılarını denetleyecek durumda değilse, Avrupa'nın – AB Komisyonu'nun önerdiği gibi – kendi sınır polisine ihtiyacı var. Yunanistan'daki delikten her gün binlerce kişi Avrupa'ya geçerken, bu birimlerin oluşturulması neden bu kadar uzun sürüyor, anlamak mümkün değil.”