ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanlarından jeopolitik uzmanı Jogn Sitilides, Yunanistan'da S-300 füzelerinin bulunmasının sebebinin 1997'deki Güney Kıbrıs füze krizi olduğunu ifade etti. Sitilides, S-300 füze bataryalarının Güney Kıbrıs tarafından alındığını, ancak Türkiye'nin bataryaları yok etme tehditi karşısında Yunanistan'a taşındığını ve konuşlandırılmadığını belirtti.
VoA Türkçe'ye konuşan Sitilides, 1997 Güney Kıbrıs füze krizi ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Hâlâ belirsiz olan nedenlerden dolayı belki de iç siyasi nedenlerle Kıbrıs hükümeti Rusya’dan S-300 uçaksavar füze bataryaları almaya karar verdi. Bu bataryaların gerçekten meşru bir kendini savunma amacı yoktu. Zira tanrı korusun, Türkiye ile Kıbrıs arasında askeri bir çatışma yaşansa, birincisi Türk ordusu Kıbrıs Savunma Kuvvetleri’nden daha güçlüydü, ikincisi de Kıbrıs, Amerika’nın bir NATO müttefiki değildi. Yani Amerika, Kıbrıs’ın yardımına gitmeyecekti. Bu ülke sadece Yunanistan olabilirdi ancak Atina’nın da Türkiye ile doğrudan Ege Denizi’nde savaşa girmesi durumunda, adaları feda etme olasılığını göze alması gerekecekti. Bu nedenle bu satın alımın nedeni anlaşılamadı. Ancak Türkiye’nin Kıbrıs’ın sistemi konuşlandırması durumunda bataryaları imha etme tehdidi üzerine bu krizi sona erdirmek gerekiyordu. Kimse bölgede Kıbrıslı Rumlarla Türkler arasında Yunanistan’ın da karışacağı bir askeri çatışma görmek istemiyordu. Bu durumdan kurtulmanın çetrefilli bir yolunu bulduk. Nihayetinde Yunanistan ile Kıbrıs bir anlaşma yaptı. Yunanistan S-300leri sahiplenecek ancak konuşlandırmayacaktı. Ege Denizi’nin güneyinde Girit adasında bir hangarda depolayacaktı. Böylelikle Türkiye’nin yok etme tehdidinde bulunacağı bir sistem olmayacaktı ortada. Yani Kıbrıs füzeleri aldı, Rusya parasını kazandı, ama sistem konuşlandırılmadı ve Yunanistan’da yıllarca kapalı kaldı.”
Sitilides Yunanistan'daki S-300'lerin 2013'te faaliyete geçmesiyle ilgili olarak da şöyle konuştu:
“Faaliyete geçirildi, ancak bence bunun nedeni Rus ordusunun Doğu Akdeniz’de ve Güneydoğu Avrupa’da yeniden güçlenmesiydi. Gerçekten de 2014’ten bu yana Kırım’ın ilhakıyla, Ukrayna’nın doğusunun işgaliyle görüyoruz ki Rusya’nın 1970’lerin sonunda Soğuk Savaş döneminden bu yana Güneydoğu Avrupa’da ilk kez bu kadar ciddi askeri güç olduğunu görüyoruz. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’ydi. Sovyetler’in, 1970’lerde Mısırlılar kovuncaya kadar da Kahire’yle çok önemli askeri bağları vardı.
Şimdi Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Avrupa’da çatışmaların barışçı çözümü ve istikrara karşı Rusya çok farklı ve tehlikeli bir yoldan geri geldi. O nedenle bence Amerika ve NATO, Rusya’nın farklı ülkelerdeki S-300 füze sistemleriyle başa çıkmanın yollarını aradı ve bu sistemlerin, en gelişmiş Amerikan savaş uçaklarıyla ne kadar yenilgiye uğratılabileceğini denedi. Bu nedenle de Yunanistan’daki S-300’leri deneme amaçlı kullandılar. İsrail de aynı şekilde S-300’leri denedi.”